Üç yıl kaldığım ve görüşmecilerimi hep camın zindan kıyısından karşıladığım hapishaneye bu kez, görüşmeci olarak gittim...
Bu cümlenin sonuna üç nokta koyuyorum çünkü henüz söze gelmeyen bir yerler acıyor içimde hâlâ... Henüz küfürde de yankısı olmayan bir yerler...
***
Sabah Tutuklu Aileleri Derneği'ne gittim. Tutuklu aileleri derneğin tahsis ettiği minibüsün gelmesini bekliyorlardı. Hepsiyle tek tek kucaklaştık, hâl hatır sorduk...
Konu çok geçmeden 'barış süreci'ne geldi. Arkasından hemen annelerden biri Kürtçe, 'Yine yalan söylüyorlar, yalan! Yalan değilse niye Şehitlik'te o genci ezdiler!' dedi.
Sonra bir tutuklu babası yanıma sokulup, '4. Yargı Paketi'nin bir faydası olacak mı?' diye sordu. Bildiğimce, ama olabildiğince yanılma (yanıltılma ve şaşırma aslında) payı bırakarak cevaplamaya çalıştım.
***
Biz bunları konuşurken bir yaşındaki Delal kucağımda uyukluyordu. (Delal'ın iki dayısı tutuklu ve Delal 1 yıldır her ay 2-3 kez hapishanede, dayılarını ziyarete götürülüyor.) Doğduğu ilk günleri hatırlıyorum Delal'ın...
Delal'ın iki dayısından büyük olanı Burhan daha önce, 10 yıl kalmış hapishanede ve şimdi de yaklaşık iki yıldır tutuklu. Burhan ilk tutuklandığında şimdi birlikte kaldığı kardeşi Erhan, Delal'ın yaşlarındaymış... (Yutkunuyorum ve Delal genç yaşlarında düşünüyorum.)
***
Ve hapishaneye vardık.
Yan yana, omuz omuza kaldığımız arkadaşlarımı camın ziyaretçi yakasından görmek zordu... Çok zor... Ama aylar sonra birbirimizi tekrar görmek, bizi çok sevindirdi.
Hepsiyle en yakın zamanda, dışarıda buluşmak üzere vedalaştık, o iğrenç 'ziyaret bitti!' sesini duyunca...
***
Delal uymuyordu bu defa. Etrafa gülücükler saçıyordu, esmer yüzünden... Keşke Delal bir yaşının içindeki bu kötü günleri hatırlayamayacak kadar küçükken daha, gerçek barış olsa, değil mi? Olsa da, Erhan'ın çizgisi bitişmese Delal'ın çizgisiyle... (BA/HK)