6 Aralık 2009’da, Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasının protesto edildiği bir gösteride, Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü 2. sınıf öğrencisi Aydın Erdem, silahla vurularak öldürüldü.
Görgü tanıkları olay anını savcılara anlattı, Aydın’ı katledenlerin silahına ait altı adet boş kovan Polis Evi tuvaletinde bulundu ancak soruşturma dosyası “takipsizlik” kararıyla rafa kaldırıldı.
Avukatların kanaati şu: Aydın Erdem polis tarafından vuruldu ve deliller örtbas edildi.
“Gebertildi” mi?
Demokrat Haber’de 28 Eylül 2012’de yayınlanan bir haberde bir hacker grubunun Emniyet Müdürlüğü’nün fişleme bilgilerine ulaştığı ve bu bilgilere göre Aydın hakkında en son “gebertildi” şeklinde bir not düşüldüğü iddiası yer alıyor.
Aydın’ın annesi oğlunun ardından “Başka Aydın’lar katledilmesin!” demişti ama bu kez bir başka oğlu, Cengiz Erdem katledildi.
“Eğer Türkiye’de adalet olsaydı, şu ana kadar Aydın’ın katilleri bulunmuş ve cezalandırılmış olacaktı. Kürtlere zulüm uygulanmamış olacaktı. Türkiye’de adalet, kör, sağır ve dilsizdir. Bu adalet değildir. Tek isteğim benim Aydın’ım katledildi başka Aydın’lar katledilmesin. Katilleri bir an önce yargı önüne çıkarılsın.”
Nasıl?
Evet, Cengiz Erdem de katledildi. Cengiz ve beraberindeki üç kişinin Mardin’in Kızıltepe ilçesinde bir araç içinde, polislere ait zırhlı bir araçtan taranarak katledildiği haberi şu an beynimde çalkalanıp duruyor, yüreğimi sıkıştırıyor.
Cengiz’in o sürekli gülen yüzü, gözleri hatırımda gezinip duruyor. “İnanamıyorum,” diyor her duyan; “Nasıl olur ya? Nasıl? Cengiz…”
“Daha kırk gün önce falandı. Aydın’ı mezarı başında anıyorduk, annesi ayakta duramıyordu. Şimdi nasıl? Nasıl?...”
Nasıl’lar düğümlenip kalıyor dilimizde, söz utanıyor kifayetsizliğinden ve öylece donup kalıyoruz…
“Kaç kardeşti Cengiz’ler?” diye sordum arkadaşa.
“İkisi katledilmiş, 4 erkek, 2 kız,” dedi, “En küçüklerinin adı Amed Aydın.” Aydın abisinin adı, Amed, abisinin vurulduğu kentin “resmi olmayan” adı.
Annem sürekli “Allah bana kardeş acısı yaşattı, evlat acısı yaşatmasın!” diye dua ediyor, demek ki bambaşka bir yangın evlat acısı… Öyle hiç sönmeyen, öyle hep cayır cayır yakan…
Aydın’ımızın, Cengiz’imizin annesi! Senin yüreğin nasıl kaldıracak şimdi bu acıyı? (BA/HK)