Son aylarda Avrupa Birliği ülkelerini kasıp kavuran iktisadi bunalım peşinde İzlanda, İspanya, Yunanistan ve İtalya olmak üzere bir çok ülkede de siyasi bunalım da yarattı.
Nitekim İtalya'da Berlusconi'nin istifası ardından hediye paketinden çıkan bankaların adamı Mario Monti geçen hafta şapkasından tavşan çıkarttı.
Yeni vergiler, olan vergilere zam, emekli olma şartlarının zorlaşması ve bunun gibi bir çok işçi sınıfına yük getiren paketten beklenen hediyeler çıkmadı.
İtalya'da ülke zenginliğinin yüzde 45'i nüfusun yüzde 10'una ait. Paketten çıkabilecek üst düzey zenginlere ek vergi üzerine hükümet çalışma yapmadığını açıkladı.
Monti konu üzerine şöyle konuştu: "Eğer bu çalışmayı başlatsak kimin ne kadar mal varlığına sahip olduğunu belirlemek için iki yılımızı harcamamız lazım ve bu sırada bir çok kişi hesabını yurt dışına çıkartabilir, biz de boşuna çalışmış olabiliriz."
Başbakanın yaptığı açıklama mantıklı gözükse de aksinin oluşma ihtimalinde alınacak ek vergi işe yarayabilir ancak bu sırada hiçbir şey yapılmadan durulduğunda bu olasılık tabii ki sıfırdır.
Öte yandan İtalyan yurttaşı olup İsviçre'de hesabı olan bir çok kişi mevcut ve bunların hesaplarındaki miktarın yaklaşık 119 milyar Avro olduğu tahmin ediliyor.
Bu kişilerin bir kısmı İtalya'da çalışıp yaşamasına rağmen yatırım gelirleri üzerinden ödemeleri gereken vergileri İsviçre'ye ödüyorlar.
Bu konu üzerine iki sene önce Almanya ve İngiltere hükümetleri İsviçre devleti ile yaptığı anlaşmada İsviçre'de hesabı olan yurttaşlarının hesap hareketleri üzerine bilgi edinme hakkına sahipler ve böylelikle ek vergi uygulamaları yapabiliyorlar. Bu konu da Monti'nin paketinde mevcut değil.
Son Berlusconi hükümetince çıkarılan bir senelik kara para aklama kanunu yurt dışında yüksek miktarda olan paraların İtalya'ya geri dönmesini kaynağını sormadan sağlamak amacındaydı.
Aynı sene Almanya hükümeti de aynı uygulamayı yapmış ve bu miktarlar üzerine yüzde on vergi zorunluğu getirmişti. O sırada İtalyan hükümeti bu miktarı yüzde beş olarak sabitlemişti yani İtalya'ya kara paranın geri dönüşü daha ucuzdu.
Monti hükümeti de aynı şeyi uygulamak istedi yani 2009 yılında giriş yapan bu miktarın üzerine ek vergi getirmek, ne yazık ki bu ek veri yüzde bir nokta beşte kaldı yani yeniden İtalya ucuz kara aklama ülkesi olarak kaldı.
İç borcu yaratan masraflardan kısıntı da İtalya'da beklenen yeniliklerdendi. Bir çok aşırı ve gereksiz devlet harcamasına karşı mücadele bekleyen İtalyan halkı bu konuda da tatmin edilmedi. Başta siyasi sınıfın harcamalarının kısıtlanması ertelendi.
Temsilciler meclisi ve milletvekili meclisinin İtalya'ya yıllık maliyeti bir milyar 200 bin Avro. Beş senelik görev sonrasında her üye emekli oluyor hem de en yüksek gelirle bunun haricinde vergilerden muhaflar ve her türlü masraf devlet tarafından karşılanıyor.
İtalya meclislerinde siyaseti iş olarak yaklaşık otuz senedir yapan milletvekilleri ve temsilciler var ve son ekonomik paketle de bu kitlenin yarattığı yüke dokunulmadı.
Bunların haricinde İtalya yurt dışında tam yirmi yedi askeri misyonda yer alıyor. Kosova, Somali, Afganistan, Lübnan, Irak, Libya, Laos, Mısır ve bunun gibi bir çok ülkede yıllardır gerek bağımsız gerekse de Avrupa Birliği (AB) veya NATO veya Birleşmiş Milletler (BM) gibi bir çok uluslararası toplu çalışmada yer alıyor.
Bu mevcudiyetin İtalya'ya yıllık maliyeti 700 ila 800 milyon Avro arasında. Monti bu konuda da kısıntıya gidilmesini ön görmedi.
Tabii ki bu maddelerin hiç biri dokunulmadan göz ardı edildi aynı Kilise'nin vergilerden muhaf tutulmaya devam etmesi gibi.
Katolik Kilisesi'nin İtalya'ya yıllık maliyeti yaklaşık 4 milyar Avro. Hiçbir ticari veya ticari olmayan yapı vergi ödemiyor, elektrik, su veya gaz masraflarından muhaf ve edindiği hiçbir bağış ve ticari gelir vergiye tabii değil.
Konu üzerine Mario Monti, Vatikan'ın hayır işi yaptığını ve bu sebeple konu üzerinde konuşulmasının doğru olmadığını söyledi. Halbuki Vatikan sadece hayır işi yapmıyor bir çok ticari kuruluşu da var.
Turizm sektöründen insan ve kargo taşımacılığına ve radyo televizyon sistemlerinden hediyelik eşya ticaretine kadar bir çok dalda çalışan Kilise hiçbir geliri üzerinden İtalya'da vergi ödemiyor.
Paketten çıkmayanlar bunlar, ya çıkanlar? İlk eve vergi, emeklilik yaşı ve iş günü sayısının artması, yerel yönetimlere verilen kaynakların kısılması, çalışanların aylık ödediği verginin arttırılması, eyalet yönetimlerine gelir amacıyla benzine yüzde bir artış uygulayabilme hakkı ve araç ve banka vergilerinde artış.
Dün (12 Aralık) üç büyük sendika CGIL, CILS ve UIL üç saatlik genel grev yaptı. Sebep çok basit: bu şartlarla ülke içinde yurttaşlar arasında adaletsiz bir ek vergi sorumluluğu yaratıldı ve bunalımın masraflarını ödeyen gene emekçi sınıfı. (MÇ/HK)