bianet’ten staja kabul edildiğime dair e-maili ilk okuduğumda hayatımın tüm şans puanlarını bunun için kullandığını hissettim, çünkü geçen yıl olduğu gibi bu yıl da reddedilmeyi bekliyordum. Bu kabul ediliş benim için bir şanstı ve iyi değerlendirmem gerektiğini biliyordum.
İlk gün herkesten önce gelip kapıda kalmamı geçersek, okuduğumuz haberlerin üretildiği odaya girdiğimde hissettiğim ilk şey büyük bir şaşkınlıktı. Çünkü herkes bir arada çalışıyordu kimsenin bir odası yoktu genel yayın yönetmenlerinden editörlerine kadar herkes büyük bir salonda, bir masa başındaydı. İstanbul’a ilk defa gelmenin ve böyle bir ortamda ilk defa bulunmanın tedirginliği ile ne yapacağımı bilmezken Haluk Abi’nin küçük bir araştırma konusu verip haberi yazmamı istemesi tedirginliği üstümden atmanın en kolay ve kısa yolu oldu.
Belki Haluk Abi diye yazmamı onaylamayacak kimseler olur ama buraya geldiklerinde bu samimiyeti bulmak için burada saatler veya günler geçmesine gerek yok.
Burada staj yapmak, diğer kurumlardaki stajyerlerin anlattığı gibi boş boş oturmakla geçmedi. Geçmesi de imkansızdı zaten. Kendi haberinizi üretmeniz isteniyor burada, size sizden daha çok güvenen insanlar bunu başarabileceğinize inanıyor. Benim gibi konu bulmada iflah olmaz bir beceriksizseniz bile burada çalışanlar size yardımcı olmaya hazır.
Yine şanslıydım ki staj dönemimin bir süresi Gazeteciler İçin Haber Atölyesi’ne denk geldi ve bana da gözlemci olarak katılabilme imkanı sundular, bunun için de ayrıca teşekkür ederim.
Bugün son günüm ve demek istediğim tek şey, burası harikaydı her şeyi ile haberleri, insanları, haber dili ve özellikle insana yaklaşmayan kedisi Cemile ile... Burası gerçekten farklı bir dünya, “başka bir iletişimin mümkün olduğuna” inandığınız bir dünya.
Her şey için herkese çok teşekkürler, unutulmaz bir ilk tecrübe oldu benim için. (EE/AS)