Babam altı çocuğundan en az dördü için rotasyonlu olarak mütemadiyen "Aklınız yok da hürsünüz" derdi. Biz de "Olmayıversin öyle akıl, hepimiz hürüz" der der dururduk.
Tipik bir ilkokul öğretmeniydi. Disipline edemediği davranışlar için uydurduğu yöresel deyişlerin hemen hepsi hafızaya kazınacak, klasiklere yerleşecek türdendi. Hayatıma omuz veren cümleleri ise ayrı konu. Neyse...
Teke tek kendimle yaşadığım özlemi anlatmayı bir dost mektubuna bırakayım. Hopa'da polisin sıktığı gazla ölen değil "öldürülen" emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun haberini duyunca "Babamın kesin tanıdığı biridir" dedik. Lakin babamın bizim oralarda tanımadığı insan sadece yeni jenerasyona mensup biri olabilirdi. Hoş tanımasa da aynı tepkilerle izlerdi.
Etrafını unutturan küfür seçkisi ve sonra saklanmaya çalışılan gözyaşı nöbeti.
Metin Abi'nin haberini duyunca gerçek kalıntılarından oluşturduğum kurgusal görüntülerle babamı yâd ettim. Böyledir İnsan. Acını yaslayabileceğin başka başka acılar ararsın. Bir yanıyla acı, acıdır gerçi. Acının dengini aramak ayıp kaçar ama dengi olmayan acıların yalnızlığını bilmek, kabul etmek gerekir. Babamı adı lazım olmayan bir hastalık aldı ellerimizden. Neye, kime kızabilirdik, kimin yakasına yapışabilirdik, kimin kapısına dayanabilirdik...
Hayat diyebildim ve sonrasında "Başın sağ olsun" ve "Geçecek, alışılıyor" cümlelerini dinledim. Sessiz kalanlara dile getirmeye kıyamadığım teşekkürlerim hep gözümün nuru olacak.
Ama dedim ya, o derin bir nefes alışla uzun uzun söylenilen "Hayatttt"dı gelip dayandığım yer. Öfkelenilmesi anlamsız kaçacak hemen hemen tek çaresizlikti. Metin Abi'nin çocukları var mıdır bilmiyorum, ama yakınlarının, eşinin, dostunun, sevdiklerinin şimdi yaşayacağı öfkeyle karışık acıyı yaşamadan anlayabilme küstahlığına girişiyorum. Yüreğe sığmayan koca laflar etmekten utanırım. Evet ama doğrudur acı en çok da düştüğü yeri yakar.
Birkaç hafta önce Çevik Kuvvet birimlerinin planlanandan (!) daha fazla gaz bombası kullanıldığı için mühimmat stokunun bittiğini okumuştum. Haberin trajik yanındansa komik olan tarafıyla ilgilenmiştim.
170 bin gaz bombası ve yangın söndürme aparatı için başbakanlığın örtülü ödeneğinden 2.3 milyon lira Emniyet Genel Müdürlüğü'ne aktarılmıştı. "Planlanandan fazla" olması çok komik gelmişti. "Ne kadar çok gaz bombası o kadar çok isyan var demek" diye de bir kendini bilmez devrimci selamı çakmıştım.
Bir an için Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Batman Milletvekili Adayı Aylak Akat Ata'nın bu aparatlardan biriyle yaralandığını, Bismil'de gene yoğun gaz bombası kullanımından dolayı Kazım Şeker'in hayatını kaybettiğini unutuvermiştim. Unutuvermiştim gene ateşin düştüğü yer meselesi...
Sevgili güzel insan Saadet Yıldız'ın "Ölü Mü Denir Şimdi Onlara?" kitabının adını ilk duyduğumda sadece bu ad için kitabının okunmaya değer olduğunu düşünmüştüm.
Şimdi Metin Abi için "Ömrü bu kadarmış" mı diyeceğiz. "Hayattt" mı diyeceğiz ya da bu olaydan sonra Trabzon'a geçen Recep Tayyip Erdoğan gibi "Sizi fazla beklettim, hakkınızı helal edin. Zira Hopa'ya eşkıyaların indiğini bilmiyordum. Meğerse eşkıya Hopa'ya da inmiş" mi diyeceğiz?
Bir de şikâyette bulunmuş kendince. Pankartın birinde "Tek yol sokak, tek yol devrim" yazıyormuş. Zira tarih bilgisi kıt başbakanımız için bulunduğu şehrin Artvin olması hele hele Artvin'in Hopa ilçesi olması hiçbir anlam ifade etmiyordu. Babamın küfür nöbeti ne yazık ki aramızda değil.
Ne ekersen onu biçersin atasözünün sonucu olan yüksek adalete inanmakta ısrar edenlerdenim. Sonları benzemesin, Deniz Gezmişlerin idam kararını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı emekli Tuğgeneral Ali Elverdi'nin ölüm sebebinin yediği yemeğin nefes borusuna kaçmasından dolayı solunum yetersizliğinden olduğunu duyduğumda pek de hoş olmayan "Eee işte budur" gibi bir tepki vermiştim. Hani allahtan kork derler ya, ne bileyim en azından eli maşalı seni korkudan altına i..ten bir erdeme sahip olmak gerekir.
Atılan taşlardan dolayı yaralanan koruma polisine buradan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Haddim olmayarak bir dahaki sefer memleketimin köylerini, yaylalarını, derelerini (kalırsa!) görmeye gelmesini önererek, gönlünün alınacağı sözünü veriyorum. Ekmek parası işine laf etmek istemiyorum. Metin Abi'nin yakınlarına ise hiçbir şey diyemiyorum. Ne sabır ne alışılıyor telkini ne de hiçbir şey. (FG/ŞA)