“Sabah 8:00’den akşam 20:00’ye kadar, erkeklerle aynı işi yapmasına rağmen erkeklerden daha düşük ücretle çalışmak zorunda kalıyor.
“Kadınlar yol, yemek, elektrik, su faturalarının tamamının kendilerine ait olduğunu belirtiyor. “Memleketimizde iş olsa buraya neden gelelim?” diyerek yaşadıkları emek sömürüsüne isyan ediyorlar.
“Günlük 90 TL alarak geçimlerini sağlayan kadınlar, hiçbir devlet desteği alamadıklarını söylüyor. Bakın bizler değil, Bursa’da o çadır kentte yaşamak zorunda olan kadınlar anlatıyor. Su faturası bin liradan fazla geliyor.
“Elektrik faturası 30 çadıra toplam 4 bin TL geliyor. Pandemi koşullarında tahtalardan tuvalet, banyo yapıyorlar. Tarladan döndükten sonra saatlerce banyo sırası bekliyorlar. 19 kişilik bir ailenin sadece bir banyosu var, o da tahtadan. Bir tuvaleti onlarca kişi kullanmak zorunda kalıyor.”
Adana’dan, Edirne’ye ülkeyi karış karış gezerek notlar alan, bu konuda raporlar hazırlayan ve kamuoyuna duyuran kişi Ayşe Acar – Başaran.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili.
Hani geçen gün, Ankara’da partisinin genel merkezinin önünde polis olduğu düşünülen bir erkekçe “seni çivilerim” diye tehdit edilen kadın siyasetçi.
Sanılmasın ki bu saldırı sadece Ayşe Acar-Başaran’a yönelik. Bu saldırı, kimliği, politik duruşu, yaşama bakışı ne olursa oldun tüm kadınlara hatta tüm kadın hareketine yapıldı.
Bugün Ayşe Acar-Başaran’ı partisinin önünde tehdit edenlerle, 8 Mart’larda veya Onur Yürüyüşlerinde sokaklara çıkan kadınları, lubunyaları tehdit edenler aynı politik zeminden geliyor.
Bu politik zeminden ilerleyenlerin yolu muhtemelen başka bir gün de CHP’li kadınların, TKP’li kadınların, EMEP’li kadınların veya başka siyasi bir partinin kapısından geçer.
Bu kişilerin kim olduğunu çoğumuz biliyoruz.
Asıl Ayşe Acar- Başaran’a odaklanmak istiyorum. Ayşe Acar-Başaran, Batmanlı bir ailenin dört çocuğundan biri. Muhtemelen Batman’da kalabalık bir ailede büyüyor ve birçok kişinin hayalini kurduğu bir üniversiteye 9 Eylül Üniversitesi’ne Hukuk Fakültesi’ne giriyor.
Üniversite hayatı boyunca da kadın mücadelesi içinde yer alıyor. Mezun olduktan sonra 4 yıl avukatlık yaptıktan sonra HDP’den iki dönem milletvekili seçiliyor.
O günden beri de kadınların ve halkların yanından ayrılmıyor. O kadar ayrılmıyor ki Diyarbakır’daki kayyım protestolarında halkı polis şiddetinden korurken şiddetin hedefinde oluyor, kafasına aldığı jop darbesi nedeniyle hastaneye kaldırılıyor.
Kadın yoksulluğu konusunu gündemleştiriyor. Bunu yaparken onlar yerine konuşmuyor, direkt olarak dinlediği kadınların sorunlarını onların cümleleri ile aktarıyor basına.
İstanbul Sözleşmesi’ne dair söz söylüyor. Sözleşme’ye yönelik ilk saldırılar başladığı andan itibaren Sözleşme’nin önemini anlatıyor, daha fazla mücadele edilmesi gerektiği yönüne görüşlerini paylaşıyor.
Diyarbakır’da İzmir’de, kadın davalarında yine Ayşe Acar-Başaran’ı görüyoruz. Nerede kadınlar, çocuklar için hak ihlalleri var orada yine aynı milletvekilini görüyoruz.
Kadın mücadelesi ile birlikte hareket eden kadın bir milletvekilini “çivilerim” diye tehdit etmek, tüm kadın hareketini tehdit etmekle aynı. Bu nedenledir ki kadın hareketinin birçok parçası güçlü açıklamalarla saldırıyı kınadı, protesto etti.
Bu konuda CHP’den Mehmet Bekaroğlu, Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu gibi erkek milletvekilleri dahi söz söyledi, saldırıya tepki gösterdi, “nefret dilini terk edin” diye seslendi.
Birileri sessiz kaldı, saldırıyı görmezlikten görmeyi tercih etti.
Kimse üstüne alınmasın demeyeceğim. Aksine, herkes üstüne alsın. Özellikle, muhalefet partileri olmak üzere tüm siyasi partilerin kadın vekilleri. AKP’li kadın vekiller de dahil!
Neden çekindiğinizi tahmin ediyorum fakat, söylemeden de edemiyorum. Bir milletvekili, bir kadın haksızlığa uğradığında, göz göre göre tehdit edildiğinde, varlığı yok edilmek istendiğinde onun yanında olmak, ses çıkarmak “henüz” suç değil!
Aslında benim söylemeye çalıştığımı bianet’e verdiği söyleşide Ayşe Acar- Başaran, çok iyi anlatıyor. Diyor ki “Türkiye’de siyaset çok eril. Bunu ayrım gözetmeksizin tüm kadın milletvekilleri ile ortaklaştığımızda aşabiliriz.”
Ayşe Acar- Başaran'ın "ortaklaşma" çağrısına daha güçlü yanıt verilseydi keşke!
Ayşe Acar-Başaran yalnız değildir! Kadınların, çocukların, halkların vekilidir!
(EMK)