Ayrıca, her şeyi sigortalayarak, güvenli bir yaşama alışık Alman toplumundaki bu zorluğun farkında olan hükümet, Euro'ya geçilmesine daha aylar varken kollarını sıvamıştı.
Doğmamış prensese prensleri aşık etmek
Hükümet, toplumu, sevgilisi Mark'ı terk etmeye ve Euro'ya aşık olmaya ikna etmek için bütün mekanizmaları harekete geçirmeye başlamıştı. Amaç daha doğmamış bir prensese, prensleri aşık etmek, 1 Ocak 2002'de yapılacak düğün törenine herkesin katılmasını sağlamaktı.
Bundan dolayı, kamuoyunun eski cumhurbaşkanından ünlü sporculara ve sanatçılara kadar güvendiği ve sevdiği isimlerin yer aldığı reklam spotları, 2001 yılının son çeyreğinde televizyonlarda yayınlanmaya başlandı.
Bireylerdeki korkuyu yenmenin ve güvensizliği ortadan kaldırmanın bu ilk adımını, uzmanların katıldığı tartışma programları ve Euro'lu günlere olumlu göndermeler yapan magazin programları izledi.
Güven şırıngası
Ekonomi uzmanları, Euro'nun geleceğin en güçlü parası olacağı yönünde görüş bildirirken, güce duyulan güveni, daha büyük bir güç olacağını söyledikleri Euro'ya tahvil etmeye, Almanya'nın ünlüler listesinin ön sıralarını dolduranlar, ellerinde tuttukları Euro'ları sallayarak çıktıkları reklam filmlerinde "Euro'ya güveniyoruz" sözleriyle, kamuoyunda kendilerine duyulan sevgiyi, Euro için aşka dönüştürmeye çabalıyorlardı.
Paranın basımından sorumlu teknik uzmanlar, taklidi mümkün olmayan bir para yarattıklarını, modern matbaalarda beş ayrı teknik kullanılarak basılan paraların taklit edilmesinin mümkün olmadığını anlatırken, yaratılan güven ortamına teknolojik güveni şırınga etmekteydiler.
Siyasetçiler ise, her gün bir başka programda, bu resmin boş kalan son karesini, Amerika'dan daha büyük bir Avrupa ve Dolar'dan daha güçlü bir EURO "düşü" ile doldurmaya çalışıyorlardı. Bütün amaç toplumu, Mark ile olan evliliğine son verip, Euro ile flörte başlamaya ikna etmekti.
İlk tensel dokunuş
Bütün Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde Euro'ya geçilmesinden sonra yapılan ilk gözlemler, hükümetin "çöpçatanlık" konusunda başarısını doğrular nitelikte...
Bütün diğer ülkelerde olduğu gibi, Almanya'da da, hükümet, toplumun gizli aşkıyla flörtünü kolaylaştırmak için, naylon bir poşet içerisine, 1 cent'den, iki Euro'ya kadar olan madeni paraları koyarak, "Starter-kit" adı altında 20 Aralık 2001 gününden itibaren banka şubelerinde satışa çıkardı.
Bu aynı zamanda aşıkla, sevgilinin ilk tensel dokunuşlarını da başlatmış oldu....
Bu dokunuş, sanki gizli aşkı alevlendirmişti. Herkes, elinde avucunda, cebinde cüzdanında, yastık altında, masa üstünde, kıyıda köşede, elli yılı aşkındır mutlu bir evlilik sürdürdüğü sevgilisi Mark'dan geriye kalan ne varsa, bütün bunlardan kurtulmanın telaşıyla banka kapılarında kuyruğa girdi.
Mark'a vefasızlık
Mark'dan vazgeçmekte zorlanacağı düşünülen bir toplumun, Mark'a karşı gösterdiği bu vefasızlık, belki de en çok Euro sevenleri şaşırttı...
Toplum inanılmaz bir hızla yeni aşkına doğru koşuyordu. Bir an önce aşkına ulaşabilmek için gün saymaya başlamıştı. Aşkı ile ilgili olumsuz haberlere yüz vermiyor, ne içinde fazla miktarda bulanan nikelin yapacağı alerji, ne kağıt banknotların, küçükler ve büyükler tarafından sevilen ve aslında kapitalist sistemi küçük yaşta öğretmeyi hedefleyen Monopoli adındaki bir kart oyununda kullanılan paralara benzemesi, ne de, madeni paraların, naylon poşetlerde satılan yuvarlak ve yassı çikolatayı andırması, onun için hiçbir anlam ifade etmiyor.
O kararlı bir biçimde, Mark'dan boşanmanın hazırlıklarını sürdürüyor. Yeni aşkıyla evlilik tarihi yaklaştıkça, heyecan bütün hücrelerine doğru yayılıyor. Para otomatikleri, sokaklarda duvarlara asılı sigara otomatikleri, tren istasyonlarındaki bilet otomatikleri, kısacası Mark'ın zevkine göre otomatikleştirilmiş ne varsa, yeni sevgilinin zevkine göre yeniden düzenleniyor.
Aşkın ilk "kazığı"
Hatta Mark'a ev sahipliği yapan cüzdanların formatlarının da, Euro'ya göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyleyen çılgın aşıklara bile rastlanıyor...
31 Aralık 2001, heyecan dorukta, büyük buluşmaya saatler kaldı, sokakları, yeni yıla girmenin heyecanından çok, Euro ile gerdeğe girilecek olmanın heyecanı kaplamış durumda. İlk işaret benzin istasyonlarından geliyor.
Gün boyu Mark üzerinden benzin akıtan pompalar, saat 23'ten sonra duruyorlar. 24'ü bir geçe yeniden açılacaklar ve Euro üzerinden benzin vermeye başlayacaklar.
Böylece yeni aşkın ilk "kazığıyla" da tanışılacak. Mark ile Euro yer değiştirirken, benzin fiyatlarında dört feniklik bir artış olduğunu keşfedenler, bunu gizli aşkın vazgeçilmez bedeli olarak yorumlayacaklar.
Ancak bu bedelin yalnızca benzinle sınırlı kalmayıp, bütün ürünlere yansıdığını öğrendikleri zaman biraz öfkelenseler de, atı alanın Üsküdar'ı çoktan geçtiğini düşünüp, durumu kabullenecekler.
Yılın son günü
31 Aralık 2001, yer Berlin, büyük buluşmaya üç saatten fazla zaman var, yüz binlerce insan Brandenburg kapısı önünde toplanmış. Hava soğuk, ısı sıfırın altında eksi beşlerde seyrediyor. Kimsenin soğuğa aldırdığı yok, sabırsızlıkları, hep bir ağızdan söyledikleri şarkılara sinmiş bir biçimde o anı bekliyorlar.
İleride, dev projektörlerin aydınlattığı bir köşe göze çarpıyor. Bunun portatif olarak kurulmuş bir banka şubesi olduğu, saatler yirmi dördü gösterirken, Maliye Bakanı Eichel'in , Mark'a elveda seremonisini başlatmak üzere ilk banknot Euro'yu satın alırken, televizyon ekranına getirilen görüntülerden anlaşılıyor.
Anlaşılamayan çığlıkları yorumlamaya çalışırken, ekrana, bütün ülkede coşku ve şenlik içerisinde kutlanmakta olan Euro gelin'in düğününden başka görüntüler yansıyor...
Bankaların başşehri Frankfurt
Televizyon ekranına yansıyan ikinci görüntü Frankfurt'dan. Burası Alman bankalarının başşehri. Bütün büyük bankaların merkezi burada, borsanın kalbi de bu şehirde atıyor. Lapa lapa yağan karın altında, birbiriyle kucaklaşan insanlar, havai fişek patlatıyorlar, Euro'ya kavuşmanın keyfi, patlatılan havai fişeklerden gökyüzüne yayılan rengarenk kıvılcımlarla paylaşılıyor.
İzleyen tam kendisini, bu kıvılcımların kar taneleriyle yaptığı dansın büyüsüne kaptırıp, Euro'yu unuttuğu sırada, ekrana başka bir görüntü yansıyor.
"O da ne...Yoksa bu görüntüler başka bir ülkeden mi" diye düşünürken, ekranın altında beliren yazıdan yerin, yine Frankfurt olduğu anlaşılıyor. Çalışma saatleri akşam beşi geçmeyen bankalardan bir tanesinin gece yarısı açık olmasının izleyicilerde yarattığı şaşkınlığı anlatmak elbette zor.
Kapı önlerini süpürmekten, akşamları sokak kapılarının saat ondan sonra kilitlenmesine kadar her şeyin yasa ve kurallarla belirlendiği bir ülkede yaşamayanlara bunu anlatmak imkansız.
Euro'suz gece
Bu ülkede dükkanların ve benzeri işyerlerinin kapanış saatini belirleyen yasaya göre, özel izni olmayan hiçbir işyeri akşam saat sekizden sonra açık kalamaz.
İzleyici, Euro ile buluşmanın şerefine olsa gerek, bu yasanın bir seferlik delinmesine göz yumulmuş diye düşünürken, banka görevlisi, spikerin kendisine yönelttiği: "Neden bu saatte bankayı açtıkları" sorusunu şöyle yanıtlıyordu: "Vatandaştan gelen yoğun istek üzerine".
Kamera, banka önünde oluşan kuyruğu gösterince, görevlinin işkembeden konuşmadığı anlaşılıyordu. İnsanlar, Euro sahibi olmak için, gecenin o saatinde sıcak yataklarını terk edip banka önünde kuyruğa girmişlerdi...
Yer yine Frankfurt, bu sefer ekranda bir bankanın para otamatiği ve otamattan ilk Euro'larını çekmek için sıra bekleyen insanlar.
İlk Euro'yu çeken genç bir kadın. Spikere, üç saattir beklediğini anlatıyor. Spikerin, "şimdi neler hissediyorsunuz ?" diye sorması üzerine "çok mutluyum" yanıtını veriyor.
Mark ile son gece
Tam bu kadına, Euro ile mutlu yıllar demeye hazırlanırken, ekrana mutsuzluğu yüzlerine yansımış insanların görüntüleri yansıyor.
Para otomatiğinde Euro kalmadığı için, geceyi Euro'suz geçirecek olmanın hüznü, soğuktan kızarmış yanaklarını daha da bir kızartmış gibi görünüyor. Ben de, Euro'suz gece geçirmek zorunda kalan insanlara sabır dileyip, Mark ile son gecemi doyasıya yaşamak için uykuya geçiyorum...
Çünkü yarın ben de ilk fırsatta, bir para otamatiğinden Euro çekeceğim... Euro'ya hevesli görünmemek için dişlerimi sıkmaktan , diş etlerim acımaya başladı... (HO/NM)