Tüm Televizyon kanallarında, gece bombardımanları altında inleyen Bağdat'ın füze ve roketlerle "ışıl ışıl bir yeşilliği" ekranlara geliyor. Medyanın bize söylediğine göre sözde x marka roket sözde y adındaki silah deposunu havaya uçuruyor.
Televizyon izleyicileri bu görüntülere ve yorumlara 1991 Körfez savaşından, Afganistan ve Kosovo savaşlarından beri alışık. Ancak sunulan resim ve yorumların gerçeklikle örtüştüğü sorgulanmak zorundadır.
Becker: Mide bulandıran sözde bilgilendirme
"Savaş başladı ve bizler bir kez daha eleştiriden uzak ve mide bulandıran bir sözde bilgilendirmelerle karşı karşıya kalıyoruz" diyen siyaset bilimci Jörg Becker, "dört hafta sonra ise gazete ve dergilerin özellikle sanat ve kültür sayfalarında eleştirel yorumlar yazılmaya başlanacaktır. Ancak o zaman savaş çoktan bitmiş olacaktır" ifadeleriyle, medyanın savaş anındaki taraftarlığını öne çıkartmaktadır.
Manipülasyon, yalanlar, önceden üretilmiş savaş jetleri videoları, panzerlerin saldırılarını gösteren animasyonlar ve medya üyelerinin etki altına alınmaları Becker"e göre artık "doğal bir hal" almış ve amaçlı ve hedefi önceden belirlenmiş yanlış bilgilendirme savaş halindeki orduların olağan bir aracı olmuştur. Becker'e göre savaş propagandası artık bir reklam ajansı gibi çalışmaktadır.
Ben Amca'dan 'Baby' Bush'a
Toplumu savaşa iknada reklam ajanslarının çalışma yöntemlerinin seçilmesinin en belirgin kanıtı ABD de gözlenmektedir. George W. Bush, Amerikan pirincinin en kaliteli olduğunu ve tüm insanlığın "Uncle-Ben-Pirinci" yemeleri gerektiğini savunan reklam filmi yapımcısı Charlotte Beers"i Public Diplomacy ve Public Affairs konularında sorumlu olan devlet bakanlığının başına getirmiştir.
Öte yandan bugün Amerika Birleşik Devletleri (ABD) savaş propagandalarını yalnızca reklam ajanslarına bırakmamaktadır. 11. Eylül"den sonra Bush yönetimi "Officce of Strategic Influence" (Stratejik Etkileme Bürosu) adında bir girişim başlatmıştır. Bu daire bir süre sonra kapatılmıştır.
Basının verdiği bilgilere göre, ABD Savunma Bakanlığına bağlı çalışan bu dairenin en önemli görevi, Pentagonun hareketlerine sempatiyle bakılmasını sağlamak amacıyla yabancı medya kuruluşlarına manipüle edilmiş bilgiler sızdırmaktı. ABD Savunma bakanı Donald Rumsfeld dünya çapında gelişen tepkilerden ve bu dairenin amacının ortaya çıkmasından sonra, dairenin çalışmalarının durdurulacağını ilan etmiştir.
Bir daire kapanır yenisi gelir
Kısa süre önce "Office of Global Communications" (Küresel İletişim Ofisi) gibi masum bir isimle yeni bir daire kapatılan "Stratejik Etkileme Bürosu"nun yerine geçmiştir. Bush, Irak"a saldırıdan daha bir kaç gün önce, ABD hükümetinin görüşlerini dünyaya yayacak ve yurtdışında "yanlış anlamaları" önleyecek yönde çalışmalar yürütecek bir ofisin kurulması yönünde bir kanun hükmünde kararname imzalamıştır.
Bu yönde kurulan ofisin ilk işi ise dikkat çekicidir: ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlığı ile Milli Güvenlik Konseyi üyeleriyle Irak hakkında bir rapor hazırlanmıştır. 32 sayfalık bu raporda Washington hükümetinden, Bağdat yönetimine İslamı ve halkın sefaletini kendi çıkarları doğrultusuna araç haline getirdiği suçlaması öne çıkartılmıştır.
Jörg Becker gizli haber alma teşkilatlarının kamuoyunu yanılttıklarının artık herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğunu vurgularken, "bir çok görevle sadece bu iş için eğitilirler" demektedir.
Becker buna örnek olarak, Irak'ın sözde kitle imha silahları depolarının varlığını kanıtlayacak olan ve alelacele hazırlanan "CIA raporu"nun yarısından çoğunun yıllar öne Kaliforniyalı bir öğrencinin ödevinden (ç)alındığının ortaya çıktığını göstermektedir. Reklam ajansı ya da "Etkileme" ofisi, adı ne olursa olsun, geniş kamuoyunun desteğini almayı amaçlayan girişimlerde sunulan resim ve bilgiler her an "gündelik silahlara" dönüşebilmektedir.
Tehlikeli kavram seçimleri
Bazı medya kuruluşu tarafından herhangi bir düzeltme olmaksızın ordu açıklamalarından alınan kavramlarla, savaş "basitleştirilebilmekte" ve "doğal" bir hal olarak sunulabilmektedir. Örneğin 1999 yılında 60 sivil halkın Sırbistan"da bir bombardıman sonrasında öldürülmesi "denge bozukluğu kaybı" olarak nitelendirilebilmişti.
Bugüne gelirsen, CNN televizyonunda haftalar hatta aylardır savaş propagandası yapılmaktadır. Örneğin, ABD limanlarından Kuveyt'e doğru yol alan ABD uçak gemilerinin görüntülerini altında, toplumsal histeriyi körükleyici tarzda "Countdawn Iraq" yazıları yayınlanmıştır.
CNN e göre daha aylar önce "her an savaş başlayabilir"di...Buna bağlı olarak, baba Bush"un 1.Körfez Savaşı ise CNNe göre "The unfinished war", (sona erdirilememiş savaş) olarak betimleniyordu...
Ya bizden, ya düşman
Verilmek istenen mesaj çok belirgindi ve yaşamak ve izlemek zorunda olduğumuz savaşın başladığı günden çok önceleri hedef belirlenmişti: Yeni bir savaş kaçınılmazdı ve CNN gibi medya kuruluşları bu kaçınılmazın başladığı anda "ilk" ve birinci" sırada yer almak için kendilerini ısınma hareketleriyle hazırlıyorlardı.
Bu gelişme Bush yönetiminin Enformasyon-Savaşları alanında büyük bir zaferi değil mi? Abartı düşüncenin yerini almadı mı? Davranış tarzı artık ya evet, ya da hayır şeması halini almadı mı? Dünyaya bakış, ya bizdensin, ya da bizim düşmanımızsın şekline gelmedi mi?
Bilinçli ya da daha az bilinçli olarak manipüle edilmiş medya haberlerinin listesi uzatılabilir. Ancak, günümüz siyaseti - özellikle ABD siyaseti - yalnızca medyaya güvenmekle yetinmemektedir. Amerikan sinema sanayisi de savaş propagandasında önemli görevler üstlenmektedir.
Film sanayisinden şiddet retorikleri
Siyaset Bilimci Jürgen Becker, İletişim bilimlerinde ortaya konulduğu gibi, Hollywood ve Pentagon arasında bir etkileşimden söz etmektedir. Yapay düşman oluşumları sayesinde fanteziler ve gerçeklikler içiçe geçmektedir.
Örneğin 1940 ile Pearl Harbor saldırısının yaşandığı 1941 yılına kadar Hollywood Avrupa da yaşanan savaş hakkında yaklaşık 40 sinema filmi gerçekleştirmiştir. Bu "başarılı" ortaklığı günümüz ABD yönetimi tekrar canlandırmak istemektedir.
2001 Kasım ayı başında, Bush hükümetinin yönlendirmesiyle, Los Angeles'de ellinin üzerinde Film ve Televizyon Stüdyo temsilcisi toplanarak, hükümeti destekleyici kampanyalar konusunda anlaşmaya varmışlardır. Öte yandan, Afganistan'daki "vahşilere" karşı savaşı çoktan zaferle sonuçlandırmış "Rambo 4" gibi konuya ilişkin bir dizi film çoktan çevrilmişti,
Vietnam Savaşından beri Pentagon "doğru bilgileri", yani vermek istediği bilgileri, kamuoyuna ulaştırmayı hedeflemektedir. Son örnek olarak Afganistan verilenilir. Bilindiği gibi, Afganistan"da ordu ve gazeteciler arası çalışma uzun süreli olmamıştır.
İlk ölen gazeteciyi öne çıkartan Pentagon, güvenlik hakkında endişe duyduğunu söyleyerek, gazetecilerin geri plana çekilmesine karar vermiştir. Bin Laden'i yakalama amaçlı olduğu söylenen bombardımanın dördüncü gününde ise ABD etki alanının dışındaki El Cezire'nin Kahire bürosu bombalanmıştır. Baby Bush'un annesi Barbara Bush'un dediği gibi: "Savaş çok kibar değil." (HO/NM)