8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bizler için, her yıl içimizi derdimizi dökeceğimiz bir şenlik, dakikalarca güleceğimiz bir eğlence, kaygısızca hareket edeceğimiz bir festival, sonunu düşünmeden koşacağımız bir yarışma gibidir.
Erkek şiddetine öfke mi? O gün dökülür ağzımızdan. Depremde yapılan hak ihlallerine tepki mi? Buyurun o da dövizlerde pankartlarda. Erkeklerin öldürdüğü kadınların isimlerini anarız tek tek.
"Çocuk istismarcılarına iyi hal indirimi yapmayın" diye sesleniriz. Polis gördük mü? "Kadınları değil katilleri engelle" deriz, LGBTİ+ bayrakları toplatılmak istendiğinde "Homofobik devlet yıkacağız elbet" diye haykırırız. Yetmez elbette üstüne ekleriz, bağırırız nefes tükenene kadar "Nerdesin aşkıııııım"
Önce gazeteciler
Kadın ve LGBTİ+ olmaya dair ne varsa, o gün çıkartırız içimizden, yeniden saçarız dört bir yana. Neşemiz de öfkemiz de iki yakın dost gibidir.
Bu yıl 8 Mart'ta da İstanbul'da Cihangir Parkı'nda toplanan kadınlar ve lubunyalar olarak, etrafımızdaki binlerce polise de rağmen haykırdığımız son slogandan sonra oldu ne olduysa.
Bir çok kadın ve lubunya alandan ayrılırken bir grup kadın, Taksim'e çıkmak istedi.
Biz gazeteciler de onları takip etmeye başladık. Durur mu patriyarkanın yılmaz bekçisi polis, sıktılar biber gazlarını, kalkanlarla sardılar etrafımızı. Toplumsal olaylarda polisten duyduğumuz o ses geldi "Önce gazetecileri çıkarın" çıkarttılar alandan gazetecileri.
Kadınları ve lubunyaları tek tek darp ederek gözaltına almaya başladılar. Biz çekim yapmaya çalıştıkça da kalkanlarla kameralarımızı fotoğraf makinelerini engellediler. Klasik.
Polise defalarca "Bu da bizim işimizi orada kadınlar nasıl gözaltına alınıyor, çekeceğiz" dedimse de ikna edemedim. Malum.
Alandan ayrıldım fakat aklım orda kaldı. Bu kadınlar nasıl gözaltına alındı? Neden sürekli çığlık sesleri geliyordu? Ne oldu?
O gece 28 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan Burcu ile tanıştırayım sizi ve 8 Mart'ta yaşananları anlatsın.
Sadece şunu baştan belirteyim, kaynamasın, polis şiddetinden dolayı iş göremez raporu ve darp raporu alan Burcu'nun sol kaburgasında ezilmeler, elmacık kemiğinde kırık var. Önümüzdeki hafta, polis şiddetine dair suç duyurusu yapacak.
Burcu anlatıyor:
Her sene Taksim'e çıkmak bizim için önemli. Orasının bizim için anlamı var. Ayrıca bu sene bir de deprem katliamı gerçekleşmişti bunun duygusuyla o gece yürüyüş alanına gittim.
Eylem bittikten sonra, biz grup olarak Taksim'e çıkmak istedik. Polisler bizi kalkanları ile engellediler. Bizi kalkanların arasına aldılar. Önce yüzüme gelen bir tekmeyi hatırlıyorum. Yere düşmüştüm. Sürekli olarak kafama ve yüzüme doğru tekmeler atılıyordu. Bu dakikalarca sürdü. Bir kadın polis saçımdan çeke çeke beni hareket ettirmeye çalışıyordu. Sanırım saçlarımın yarısı orada koptu. ne olduysa, kafama ve yüzüme gelen tekmeler bir anda bitti.
Bizi, toplamda 13 kişiydik gözaltına aldılar. Oradan da doktor kontrolü için hastaneye götürüldük. Bu işlem de çok uzun sürdü. Beklete beklete doktora gösterdiler, inanın bu da bir işkenceydi.
Yalnız o kadar çok tekme yemiştim ki zaten beynim patlamak üzereydi. Yüzüm gözüm her tarafım mor ve şişlikler içindeydi. Canım yanıyordu. Röntgen çektiler, sol kaburgamda ezilme ve elmacık kemiğimde kırık vardı. Darp raporu ve iş göremez raporu verdiler. İfade işlemlerinin ardından da serbest bırakıldım.
Bu şiddet sahadan, alandan 8 Mart'ta yan yana olmaktan bizi alıkoyamaz. Çünkü bana uygulanan bu polis şiddetini, kadınlar, kocasından, sevgilisinden ya da hiç tanımadığı erkeklerden görüyor. Bizi bu şiddet mücadelemizden alıkoymuyor, daha çok mücadele etmemiz için bize daha çok neden sağlıyor.
Basın açıklamasının ardından Taksim'e çıkmak isteyen kadınlara polis biber gazıyla saldırdı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı.
— bianet (@bianet_org) March 9, 2023
Avukatların müvekkilleri ile görüştürülmesine izin verilmedi
???? @kepenekevrimm https://t.co/NyCTzBGKaL pic.twitter.com/hdORePr32Z
******
Yaşasın 8 Mart...
TIKLAYIN - Fotoğraflarla 21'inci 8 Mart Gece Yürüyüşü
(EMK)