"Türkiye 1968'inin bugünün gençlerine mirası nedir? Bu miras çok yararlı, ufkumuzu açan, bize güç ve direnç veren, özgürlükler ve demokrasi için mücadele etmemizi teşvik eden bir miras mıdır? Denizlerin yolu 68'de mücadele vermiş ağabeylerimizin, ablalarımızın, anne babalarımızın yolu, evrensel vizyonu olan enternasyonalist, humaniter ve demokrat bir yol mudur?"
Rasim Ozan Kütahyalı "hayır" demiş buna. 68 mirasının milliyetçilik olduğunu söylemiş. Özgürlükçü ve demokrat olmadığını savunmuş. Denizlerin antiemperyalist mücadelesinin bugünün ulusalcılık fecaatine yol açtığını söylemiş.
Bir yerde açmıştır açmasına. Fakat bunu Denizler sağlamamıştır. Onların emperyalizme karşı verdiği mücadele, bugünün faşist ulusalcılığınca milliyetçilik olarak yorumlanmış, emperyalizmin, sömürgenin ta kendisi haline gelmiştir. Bunu gerçekleştirense kendisine solcu, devrimci şeklinde sıfatlar takan milliyetçiler, faşistlerdir.
Yazıda, 68 kuşağının "silaha sarılmaya eğilimi" eleştirilmiştir. Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı en umutlu hareketi, adeta bir savaşa benzetilmiştir. Denizler, Mahirler "katil" ilan edilmiştir. Oysa kaç tane çatışmada, sırf bir insanın kılına zarar gelmesin diye, karşılarındaki faşizmin uşakları askerler dahi olsa, onlarcasını öldürerek kurtulabilecekleri çatışmalardan teslim olarak çıktıkları göz önüne gelmiş midir? Hiçbir zaman, kimsenin, canına kasıtları olmamıştır. Silahlı mücadelelerin hiçbirinde öldürmek üzere ateş edilmemiştir.
Kendi kendilerini öldürmediler
Cunta taraftarı oldukları iddia edilmiştir. Ölüm kararlarını veren şey, cunta. Hepimizi mantığa davet ediyorum. Başta Hüseyin, Deniz ve Yusuf olmak üzere, '68 kuşağının hayatlarını ortaya koyarak mücadele ettikleri şeyin, onları öldürten faşist cunta olması mümkün olabilir mi acaba? Bu yola öleceklerini bilerek çıktılar.
Canlarını faşizmin alacağını adları gibi iyi biliyorlardı. Deniz avukatlarına, infaz kararı çıktıktan sonra itiraz etmemelerini isterken "Biz bu yola ölmek için çıktık. Gerekirse şerefimizle öleceğiz" demişti. Ayrıca bunu son mektubunda babasına, "...Oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. O bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu..." diye belirtmiştir. Onlar kendi kendilerini öldürmediler...
Bugünün ulusalcı hareketiyle '68 ruhunun ilgisi yok
Yazar, Denizlerin milliyetçi olduğunu söylüyor. Antiemperyalist mücadelelerini milliyetçilik olarak anlatıyor. İddia edildiğinin aksine başta Deniz ve 68 kuşağı, milliyetçiliğe tamamen karşıydı. Yabancılardan nefret ettiği söylenmekte. Kendi vatanını işgal etmeye gelmiş olan, Amerikan emperyalizminin askerlerinden nasıl olur da nefret etmez? Amerikan sömürgeciliğinden de nefret ediyordu. Fakat daha önce de bahsettiğim gibi, hiçbir zaman, bir Amerikan askerinin dahi, canına kastetmediler. Denizler eğer söylendiği gibi milliyetçi olsalardı 6. Filo'nun tamamını katledebilirlerdi.
Hiçbir zaman -söz konusu zaman Amerika'nın Türkiye'yi "işgal" ettiği zaman da olsa- hiçbir durumda -"nefret ettikleri" kişi ellerinde dahi olsa- hiçbir kişinin -söz konusu kişi Amerikan emperyalizminin bir parçası dahi olsa- asla ve asla canına bir kasıt olmadı. Hiç bir çatışmaya öldürmek üzere girilmedi.
Yazıda belirtildiğinin aksine, bugünün Ulusalcı zihniyetiyle '68 ruhunun hiçbir alakası yoktur. Bir yanda, Türkiye'nin bugüne kadar gördüğü en umut verici devrim hareketi, kardeşlik ve barış, öbür yanda milliyetçi, faşist ve yalancı bir zihniyet. Sömürü...
Deniz'in mektubunda, verilen bir 2. Kurtuluş Savaşı'ndan bahsediliyor. Ülkeyi işgal altına alan emperyalist Amerika'ya karşı. Yazıda da, günümüz Ulusalcılarının aynı savaşı, ülkemizi işgal etmeye çalışan(!) zavallı Kürtler ve Ermenilere karşı verdiği söyleniyor. Dikkat edin. Biri işgalciler, biri kardeşlerimiz, vatandaşlarımız. Burada yine Türk faşizminin ve milliyetçiliğinin bir diğer kurbanı olmuş gazeteci Hrant Dink'in sözünü hatırlayalım, "Evet, bizim bu topraklarda gözümüz var. Gelip altına girmek için..."
Amerika, dünyada emperyalizm deyince, sömürü deyince akla gelen ilk isimdir. Denizler de bizi bundan korumuştur...
Milliyetçi değil, antiemperyalist
Burada çıkarılması gereken anlam, Denizlerin milliyetçi değil, antiemperyalist olduğudur. Ulusalcıların ise "antiemperyalist" sıfatını kullanan milliyetçi faşistler olduğudur.
Yazıdan kısa bir alıntı:
"Ulusalcılığa cephe alan ve kendini özgürlükçü-sol olarak gören bireylerin, grupların hemen hepsi, Türk 68 hareketiyle ve Denizlerle gurur duyuyor, onların yollarının takipçisi olduklarını söylüyorlar."
Bu grupların ve bu insanların 68 hareketiyle uzaktan yakından alakalarının olmadıklarını belirtmek istiyorum. 68 ruhunun "takipçileri" oldukları ise onların meşhur yalanlarıdır. Amaçları, solculara kendilerini yandaş olarak gösterip onları kazanmak, sonra da milliyetçi yola itmektir. Bu kişilerle Denizlerin bağdaştırılması ise faşizmin, yalanın ve bir saçmalığın ta kendisi.
Son olarak en önemli noktaya değinmek istiyorum. Denizler hiç ama hiçbir zaman şahsi bir çıkar gözetmemişlerdir. Hayatlarını halklarının "bağımsızlılığı ve mutluluğu" için verdiler. Tıpkı son sözlerinde de belirttikleri gibi. Hiçbir çıkar gözetmeden mücadele vermişlerdir. Asılmadan hemen önce, "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım" demişti Hüseyin.
Bu söz, üçü için de geçerliydi.
Yazıda, Denizlerin bize bıraktıkları mirasın olumlu olmadığı yönünde bir yargı var.
Doğru! Çünkü günümüz milliyetçileri-sözde Kemalistleri, bu mirası milliyetçilik olarak yorumladı ve hepimize böyle gösterdi. Biz de buna göz yumduk. Onlar antiemperyalizm dedilerse, biz buna milliyetçilik dedik. Onlar "Kahrolsun faşizm" diye bağırdılar ve öldürüldüler. Biz de burada gelmiş onların faşist bir cuntayı desteklediklerini tartışıyoruz...
Yanlış! Onların akıllarında milliyetçilik yoktu. Kalpleri devrim için attı. Hayatları ülkelerinin bağımsızlığı için geçti. Ve sonunda düşünceleri için soldu...
Onlar bu bayrağı bize devrettiler. Emperyalizmden kurtulmak görevini bize verdiler. Denizlerin yolu bizi nereye götürür biliyor musunuz? Bizi kurtuluşa götürür, ışığa götürür.
Denizlere saygılarla... Yürümesini bilene... (TA/TK)