Aileniz, arkadaşlarınız, sevdiğiniz insanlarla, aynı kentte mutlu bir şekilde yaşadığınızı düşünün. En fazla dert ettiğiniz konular hayatın gündelik koşuşturmasındaki rutinler; sabah erken kalkmak, arkadaşınızın sizi aramaması, kimi zaman spora geç kalmanız. Ülkenin en iyi üniversitelerinden birin de okuyorsunuz. Okul çıkışlarında kütüphaneye gidiyorsunuz, arkadaşlarınızla kentin popüler kafelerinde takılıyor, alışverişe çıkıyorsunuz. Sağlık sorunlarınız yok, sizin için her şey yolunda. Derken, yavaş yavaş ülke ekonomisi bozulmaya başlıyor. Aleviler-Sunniler, hükümet-muhalifler çatışmaya başlıyor. Sevdiğiniz insanların gözaltına alındığı öldüğü haberleri geliyor. Apartmanınıza okulunuza bombalar yağıyor. Hayat artık sizin için bu kentte yaşanmaz hale geliyor. Suriye’den Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılan 28 yaşındaki Eva’nın başına da aynı böyle bir şey geldi.
İstihbarat takip etti
Eva, anne - babası ve iki kardeşiyle birlikte Halep’te yaşıyordu. Lakatya (Lazkiye) Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiydi. Plastik sendikasının finans bölümünde çalışıyordu. Aynı zamanda Suriye’nin en önde gelen sosyalist partilerinden SSNP’nin (Syrian Social National Party) üyesiydi. Ülkede iç savaş patlak verince sorunlara duyarsız kalamadı. Eşitlik ve özgürlük talep edilen sokak eylemlerine, mitinglere katıldı. Bazı günler muhaberat güçleri (istihbarat) tarafından takip edildi.
Gözaltında kaldığı dokuz saat boyunca şiddet gördü
Bir miting sonrasında da iki Kürt arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Eva, o günü şöyle anlatıyor: Normal şartlarda kadınları ve erkekleri ayrı ayrı karakollara götürürler. Ama, bu miting en önemli ve katılımın yüksek olduğu mitinglerdendi. Bu nedenle gözaltı sayısı çok fazlaydı. Kadınların bir kısmını da erkeklerle aynı karakola götürmüşlerdi. Erkeklerle aynı karakolda küçücük bir nezarethaneye tıkıştırılan kadınların arasındaydım. Kürt kadın arkadaşımla birlikte tam dokuz saat orada kaldık. Bu süre boyunca da içeri gelen polisler tarafından dövüldük. Onlarca insanın olduğu nezarethanede önlerine kim çıkarsa yüzüne gözüne kafasına vücudunun herhangi bir yerine sopalarla vuruyorlardı.
Ermenistan pasaportunu gösterince bıraktılar
Eva ve Kürt arkadaşını dokuz saatin ardından serbest bırakmışlar. Eva, “Onlara Ermenistan pasaportumu gösterdim. Beni Ermenistan vatandaşı sandılar. Bu kez de saçımı tarayıp elimi yüzümü yıkayıp yaralarıma ilaç sürüp öyle çıkardılar” diye anlatıyor. Kürt arkadaşını da bırakmışlar. Ama Eva çıktığı için hiç sevinmemiş, aklı geride kalanlardaymış. “Ya onlarla hep birlikte çıkmalıydık o gözaltından” diyor “Ya da hiç çıkmamalıydım”
Ailesi Ermenistan’a kendisi Türkiye’ye gelmiş
Ülke yaşanmaz hale gelince ailece karar vermişler başka bir ülkeye gitmeye. Annesi babası ve iki kardeşi Ermenistan’a gitmekten yanaymış. Ama O, Türkiye’ye gelirlerse daha rahat edeceklerini düşünüyormuş. Anne ve babası da aksine, Türkiye’de Ermenilere pek iyi gözle bakılmadığını, mutsuz olacaklarını düşünüyormuş. Anne babası ve iki kardeşi uçakla Ermenistan’a gitmiş. Onlar gittikten tam dört gün sonra kendilerine ait araçla Türkiye sınırına doğru yola çıkmış. “Cesaretliydim” diyor. Sınırı geçmek çok kolay olunca Hatay’da almış soluğu.
Eva: “Herkes için eşitlik ve adalet istiyorum”
Yaklaşık 10 aydır Hatay’da yaşıyor. İş bulursa marketlerde çalışıyor. Suriye’de yaşananları, “Biz Suriyelilerin ne istediğini kimse sormuyor. ABD, Çin, Irak kendi savaşlarını bizim topraklarımız üzerinde sürdürüyor. Bu, bizim savaşımız değil. Herkes için eşitlik özgürlük ve adalet istiyorum. Bir Kürt kendi okulunda okusun. Kime zararı var? Esad şuan Rusya ne isterse onu yapıyor. Kendi halkı için doğru olanı yapmıyor” diye değerlendiriyor.
“Suriye’yi insansızlaştırmak istiyorlar”
Eva, Suriye yönetiminin Suriye’yi insansızlaştırmak istediğini bu nedenle de sınır kapılarından giriş çıkışların çok kolay olduğunu anlatıyor. “Çünkü yönetim, insanlar kalırlarsa ölecekler hiç olmazsa yakındaki ülkelere gitsinler diye düşünüyor” diyen Eva’nın, hayalinde hep Suriye.
Vatandaşlık hakkı istiyor
Vatandaşlık hakkı almak istediğini anlatan Eva’nın son sözleri: Suriye’ye dönecek miyim bilmiyorum. Hem hani Suriye’ye döneceğim. Belki de Suriye o zamana kadar bölünmüş olacak. Suriye’ye demokrasi ve özgürlük istiyorum.
Mira: “Wahed wahed wahed, bir bir bir Suriye”
Eva’nın yaşadıklarının bir benzerini de birlikte çalıştığı Mira yaşamış. Eva ve 29 yaşındaki Mira’nin yolları Hatay’da çalıştıkları markette kesmiş gibi görünse de Suriye’deki tanıklıkları aynı. Lazkiye’de bir okulda hem öğretmenlik hem de İngilizce-Arapça tercümanlık yapan Mira, Suriye’de yaşananlara tepkiliydi. Barışçıl mitinglere katılıyordu. Ülkesi için özgürlük ve barış istiyordu. Katıldığı mitinglerde Suriye’nin bir araya gelmesini, Hıristiyan, suni, alevi tüm farklılıkların eskisi gibi yan yana yaşaması gerektiğini düşünüyordu. Çatışmalar bitsin istiyordu. Katıldığı mitinglerde “Wahed wahed wahed, bir bir bir Suriye” diye slogan atıyordu.
"Babanız ülkeyi derhal terk etmenizi istiyor"
Babası ve dört kardeşi de mitinglere ve sokak eylemlerine katılıyordu. Herkes gibi onlarında endişeli oldukları bir dönemde babaları muhaberat (istihbarat güçleri) tarafından gözaltına alınmış. Babasına ulaşan avukatların aileye, “babanız ülkeyi derhal terk etmenizi istiyor” diye haber yollamış. Ama onlar babalarının birgün geleceğini düşünerek biran olsun ülkeyi terk etmeyi düşünmemişler. Babaları bir hafta sona çıkagelmiş. Ona işkence yapılıp yapılmadığını bilmiyor Mira, çünkü babası hiç bu konulara girmemiş, gözaltına neler yaşadığını hiç anlatmamış.
"Babam direnmeye devam ediyor"
Babasının gözaltından çıkıp eve gelmesine sevinememişler çünkü her gün en yakınındaki kişilerin tek tek gözaltına alındığını görüyorlarmış. Bu gözaltı dönemlerinde de Mira boş durmuyor, peçesi ile yüzünü kapayıp rejim güçlerinin tüm engellemelerine rağmen, çatışmaların bitirilmesi barışın gelmesi talepli eylemlere katılıyormuş. Üstelik babasını sürekli takibe alan rejim güçleri, en yakın arkadaşını da gözaltına almışlar. Tutuklamış ve sekiz ay hapiste kalmış arkadaşı. Bu süre boyunca da işkence görmüş. Sonra bir yolunu bulup Ankara’ya kaçmış. Bunları bilen Babası, “O’na sıra sana geliyor derhal ülkeyi terk et” diyormuş ama O, “Asla ülkemi terk etmem. Suriye için mücadele etmeye devam edeceğim” diye karşılık veriyormuş. Ailece toplantı yapmışlar. Annesi ve kardeşlerinin Türkiye’ye gelmesi noktasında karar alınmış.
Babası, annesinin Türkiye’de kardeşlerine bakamayacağını mutlaka Mira’nın da onlarla gitmesi gerektiğini anlatmış. Annesi ve kardeşleri söz konusu olunca kıramamış babasını Mira. Bir gece Hatay’a doğru araçla yola çıkmışlar. Babası orada kalmış. Silahlı mücadelenin ön saflarında yer alan ve rejim güçleri tarafından hakkında arama kararı çıkartılan Mira, “Babam orada ülkesi için direnmeye devam ediyor” diyor.
“Hatay’da hayata sıfırdan başladım”
Aylar önce gelen amcaları karşılamış onları Hatay’da geçici bir eve yerleştirmişler. Mira ve ailesi yaklaşık 10 aydır burada. Mira çalışıyor ailesine bakıyor bir yandan da Suriye’de yaşanan gelişmeleri takip ediyor. Aklı fikri babasında. Hatay’da ilk uyandığı sabah “Benim burada ne işim var. Burası benim ülkem benim insanlarımın olduğu bir yer değil” diye düşünmüş. Sıfırdan başlamış her şeye. Kapıdan dışarı çıkmak istememiş. Çıkmamış da. Kendisini yabancı gibi hissetmiş. Ama ailesini geçindirmek zorunda olduğundan iş aramak için sokağa çıkmaya başlamış. Şimdi, umutlu gözlerle konuşuyor, gözleri doluyor Suriye’den söz ederken, “Bir gün ülkemize döneceğiz”
“Tüm liderler diktatör”
Suriye’de yaşananları da değerlendiren Mira, Esad’ın ilk yönetime geldiğinde Suriye’ye özgürlük geleceğini düşündüklerini anlatıyor. Ama Esad’ın yönetime gelmek için 40 yaşından küçükler başbakan olamaz şeklindeki yasayı değiştirdiğini ve Esad’ın 34 yaşında başbakan olduğunu söylüyor. O zaman anlamalıydık diktatörün başımıza geldiğini diyen Mira’ya göre politika çirkin pis bir şey. İnsanların mutluluğu eşitliği için değil. Tüm politikacılar da liderler de yalancı ve diktatör. Mira, “Hangi ülke olduğu fark etmez tüm liderler diktatördür. Hepsi bizim hayatımızı yönetmiyor mu?” diye soruyor. (EK/HK)
Evrim Kepenek'in Hatay haber dizisi
- Çocuklar "Ölümsüz Ağaçlar Dikiyor" [21 Ağustos 2013]
- “Bomba Yoksa Cennetteyiz; Bizim İçin Suriye Bitti” [20 Ağustos 2013]