Merkezi İstanbul’da bulunan Gola Kültür, Sanat ve Ekoloji Derneği’nce bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan Yeşil Yayla Festivali yarın başlıyor. Ancak festival, içeriğinden çok, öncesinde yaşananlar nedeniyle gündeme geldi.
Amacı “Doğu Karadeniz’deki kültürel ve ekolojik değerleri geleceğe taşımak” olan derneğin her yıl düzenlediği Yeşil Yayla Festivali’nin bu yıl Hemşin’de düzenlenecek bölümü, öncesinde yürütülen anti-propaganda faaliyeti nedeniyle iptal edildi. Festival tümüyle Fındıklı’ya taşındı.
Gola Kültür Sanat Ekoloji Derneği’nden Nilüfer Taşkın, festival hazırlık çalışmaları sırasında bölgede yükseltilen aşırı milliyetçi dalgayı hissettiklerini ve bunun 15 Haziran’da Rize Dernekler Federasyonu’nda düzenlenen festival tanıtım toplantısında da kendilerine yansıtıldığını söylüyor.
Festival başlamadan milliyetçi propoganda
Taşkın’a göre anti-propagandalar festivalin yurtdışı sponsoru The Christensen Fund vakfı ve festivalde sahne alacak olan Grup Helesa’nın repertuarından dolayı başladı.
Taşkın sürecin nasıl başladığını anlatıyor:
“Grup Helesa Karadeniz’de her dilden şarkılar söylemekte. Hemşince de bunlardan biri. Ankara’da Hemşinli sivil toplum örgütlerinin de bulunduğu Rize Dernekler Federasyonu’nda festivali tanıtmak amaçlı düzenlediğimiz toplantıda bu grubun repertuarına ve dolayısıyla Hemşinlilerin etnik yapısına ilişkin ciddi hassasiyetler olduğunu gördük. Sonuç itibariyle grup bölgedeki kimlik konusundaki aşırı hassasiyete saygı duymaları sebebiyle repertuarının tamamını Türkçe yapma kararı aldı. Buna rağmen dedikodular artarak devam etti.”
Festival’e fon sağlayan The Christensen Vakfı’nın da bu dedikodularda kullanıldığını söyleyen Taşkın “The Christensen Fund; tıpkı Türkiye’de ve dünyada var olan pek çok vakıf gibi dünya çapında özellikle çevre konularındaki çeşitli projelere destek veren ve AB Hibe Fonları sistemine benzer bir biçimde tüzel kişiliklerin hibe başvurusunda bulunabildikleri bir aile vakfı" diyor.
"Vakfın destek verdiği diğer projelere web sitesinden ulaşılabilir. Vakfın ismi, kurucu ailenin soyadından gelmektedir. Ancak bu isim manipüle edilerek misyonerlik yaptığımız imasında bulunmak ve derneğimizi açık hedef haline getirmek için kullanılmak isteniyor.”
Ankara ve İstanbul’da yaşayan, bir kısmı aktif siyasetin içinde de bulunmuş aşırı milliyetçi ve ulusalcı çevreler tarafından internette çıkan bir takım spekülatif yorumlardan yola çıkarak ‘Ermeni propagandası’ dedikodusunun yayıldığını belirten Taşkın son olarak Yeniçağ gazetesinde ve Hemşinliyiz.biz internet sitesinde çıkan haberlerle bu kanının güç kazandığını söylüyor.
Hidroelektrik yanlılarını da rahatsız etti
Ulusal basında çıkan haberlerde sanki tüm Hemşin halkının festivali bölgeden kovduğu gibi bir izlenim yaratıldığına da dikkat çeken Taşkın, kaymakamlığa dilekçe verenlerin iki kişi olduğunu söylüyor:
“Hemşin’de festival yapmayı uygun gördüğümüz ve ilgili kişilerle görüşmelerini yaptığımız Çüpendüzü arazisinin bağlı bulunduğu Muhtar ve arazinin yüzde 5'lik hisse sahiplerinden birinin akrabası bir kişi kaymakama festivalin yapılmaması hususunda bir dilekçe verdi. Ama festivalin Neşet Ertaş konseri dahil olmak üzere ikinci ve üçüncü gün etkinliklerini bu alanda yapmaktan kaymakamlık değil bizler vazgeçtik, kaymakamlık bu kişilerle uzlaşma sağlandığı takdirde festivalin yapılmasında bir sakınca görmedi. Ancak bizler, sanatçıların rahatlık ve uyumlarını düşünerek, zaten alt yapı olarak da oldukça sıkıntılı olan bu alandan çekmeyi uygun gördük festivalin konser ve gezi etkinliklerini.”
Taşkın’a göre antipropaganda yürütenlerin bir diğer derdi de Hidroelektrik Santraller: “İlginç olan bu antipropagandayı yürütenlerin aynı zamanda HES (Hidroelektrik Santraller) konusunda olumlu düşünmeleri. ‘Dereler’ teması ile HES’lere karşı gelen sivil insiyatifin festival aracılığıyla sesini duyurmak isteyenler de böylece zarar görmüş oluyor.”
Bütün bu olumsuzluklara rağmen festivalin tümünün Fındıklı’ya kaydırılarak gerçekleştirileceğini belirten Taşkın herkesi bu festivali sahiplenmeye çağırıyor:
“Bu tür olayların Türkiye’de demokrasi, çoğulculuk adına işler yapan hemen bütün aydın ve sanatçıların başına geldiğini biliyoruz. Yaptığımız işe son derece güveniyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Festival, Türkiye’nin her yerinden Karadeniz’in sosyal ve fiziksel olarak içe kapalı yapısı dolayısıyla gelmeyi erteleyen pek çok konuğu ve çok değerli aydın ve sanatçıları ağırlıyor. Tüm bunların bu spekülasyonlarla gölgede kalmamasını istiyoruz.”(SÇ/EZÖ)
Festivalin ayrıntılı programı için tıklayınız.