Fındıklı ile Artvin'in Arhavi ilçelerinde gerçekleştirilecek festivalin programı oldukça zengin. Festivale dünyaca ünlü caz sanatçısı Senem Diyici'den, Azerbaycan Peri Meclisi'nden Giulare Azafli'ye oldukça renkli bir katılım söz konusu.
Bu seneki temasını TAŞ'lar olarak ele alan festival; etkinliklerini de bu çerçevede gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Festivalin dünü bugünü ile ilgili, Festival Koordinatörü Refika Kadıoğlu ile söyleştik.
Yeşil Yayla Festivali'nin bu yıl beşincisi yapılıyor. Karadeniz'de festival yapma fikri nasıl oluştu?
Yeşil Yayla Festivali hikâyesi şöyle: Birol Topaloğlu dünyada katıldığı festivalleri döndükten sonra anlatır, ben de heyecanla dinlerdim. Coğrafyanın örselenmediği, doğanın saygı gördüğü ve izin verdiği oranda yapılan, geleneksel enstrümanların, ezgilerin ve dansların tanıtıldığı festivaller...
Sanatçının bu tecrübeleri paylaşması bizi Yeşil Yayla Festivali'ne getiren sürecin başı oldu. Örneğin Fransa'nın güneyindeki Tatiu Adasında ilginç bir festival yapılıyor. Okyanus kıyısındaki bu adaya festivalde konser vermek için kayıkla gidiliyor. Konser saatleri okyanusun gel-git olaylarına göre ayarlanarak dönüşler aynı yoldan meşalelerle yürüyerek ve şarkılarla yapılıyor.
Düşünün; görsel ve işitsel tecrübeyi. Bu aktarımlar San Fransisco Dünya Müzik Festivali'nin koordinatörü olan, yakın arkadaşımız Kutay Derin Kuğay'ın dünya müziği tecrübesi ve benim eko-kültürel turizmle ilgili bir turizmci olmamla birleşti. Sonucunda adına "Yeşil Yayla" dediğimiz festival projesine getirdi. Oysa Yeşil Yayla diye bir yer yok. "Yeşil"i ve "Yayla"ları (coğrafik ve kültürel açıdan en az yıpranmış bölgeler olduğu için) sahiplenmemizin bir göstergesi olarak bu adı seçtik. İlk sene projelendirmeyi girişimci arkadaşlarımız ve gönüllülerimizle yaptık. 4 yıldır da aynı festival takımıyla; Gola Kültür, Sanat ve Ekoloji Derneği çatısı altında yürütüyoruz.
Karadeniz bölgesinde il ve ilçe bazında her yaz onlarca festival yapılıyor. Yeşil Yayla bu festivaller içerisinde nerede duruyor?
Aslında niyet olarak diğer festivallerle aynı yerde duruyor. Festivalin yapıldığı yaylaları ve yerleri tanıtmak ve eğlenmek... En önemli farkı herhangi bir belediye tarafından değil de bir sivil toplum kuruluşu tarafından organize edilmesi. Yeşil Yayla festivalinin profesyonel bir ekip tarafından projelendirilmiş bir sosyal proje olması onun farklı taraflarını öne çıkarıyor.
Adı keyifli, kendisi dertli festival! Yeşil Yayla bölgenin sorunlarına dikkat çekmeye çalışan, sanatsal ağırlıklı işler yapan, var olanı paylaşan tematik bir proje. Gola Kültür, Sanat ve Ekoloji Derneği araların11da turizmci, sosyolog, müzisyen, gazeteci-yazar, tarihçi, sinemacı bir grup genç tarafından kurulmuş, yüzü Doğu Karadeniz'e dönük, kültürel ve sanatsal çalışmalar yapan bir sivil toplum kuruluşu.
Tüm projelerini alanlarında uzmanlara danışarak yürütmeye çalışıyor. Dolayısıyla sadece eğlence amaçlı yapılmayan, bölgenin doğru tanıtılmasına yönelik, "insana değen" bir turizm anlayışıyla hazırlanmış, ne sadece müzik, ne sadece coğrafya, ne sadece kültür...
Eko-Kültürel Turizm diyebileceğimiz bir yaklaşıma sahip festival. Geleneksel yiyecek hazırlama atölyeleri, geleneksel danslar, çocuk oyunları, yöre insanına özgü söylemeler, aktarımlar... Bunların hepsini paylaşmayı, bölge kültürlerini tanıtmayı, bölgedeki sorunlara bir nebze de olsa dikkat çekmeyi, farkındalık yaratmayı hedefliyor. Temalar etrafında hareket eden, çoktan terkedilmiş ve vazgeçilmiş ama doğayla barışık yaşam ritüellerini hatırlatan bir festival... Bölgeden bir arkadaşım "Bu festival alanlarını, nereden buluyorsun, nasıl seçiyorsun?" demişti. Oysa baktığınızda her köşe bir festival alanı. İş biraz da görülmeyeni fark etmekte aslında.
Daha evvel yaptığınız festivallerde neler yaşadınız? Zorlukları, kolaylıkları, unutulmayan anları nelerdi?
Bu soru bana en çok yapmam gereken şeyi hatırlattı; yazmak. İnanın Yeşil Yayla Festival süreci, olumlu, olumsuz inanılmaz olaylarla dolu... Hepsi aslında yaşayan tarihe de tanıklık edecek türden olaylar. Süreç çok kolay değildi... Kapalı kalmış bir bölge Doğu Karadeniz. Her ne kadar oralı olsanız da, bir kere İstanbul'da yaşayansınız. Bölgenin sorunlarını nereden bilebilirsiniz? Ve niye yapıyorsunuz bu festivali?
İnanın süreçte karşılaştığımız soruları paylaşsam, saatlerimizi alır. Türkiye'de çok kültürlü yapı yıllarca yok sayılmış, tek tip insan modeli oluşturmaya çalışılmış. Oysa farklılıklarımızla güzel bu ülke ve evren... İnsanoğlu hoşgörüyü kaybetmiş adeta. Bizler de bu sancılı politik süreçten payımıza düşeni aldık sanırım. Ve tabi ki kariyer ve rant kaygısından doğan kavgalar da festivali malzeme etmeye çalıştı. Size "şucu, bucu" diye laf atıp, derelere hidroelektrik santral inşaatlarının ihalesine girenler; "DERE" temalı bir festivale; demediğini bırakmadılar. Ve aslında söyleyenler festivale hiç gelmemiş olup, bizleri ve Gola'yı hiç tanımayanlar...
Yakın bir akrabamızın söylediği bir cümleyi paylaşmak isterim sizinle; geçen sene, dördüncü festivalin hazırlıkları için bölgeye gitmiştim. Yer Rize'nin Fındıklı ilçesi, kalabalık bir arkadaş grubu ile yemekte karşılaştık. Yakından tanıdığımız ve festivale üç yıldır destek vermeyen bir ağabey, yarı mahçup bir tavırla gülerek, "Biz Lazlar; 5N 1K gibiyiz. Ne, neden, niçin, niye ve nasıl sorularının cevabını almadan bir işi sahiplenmeyiz" dedi...
Bu yılki festival programından bahsedelim biraz da. Sürprizler var mı?
Evet, festival sürprizlerle dolu. Bir kere, görsel olarak bölgenin en bakir yerlerini geziyoruz diyebilirim. Bu sene temamız "TAŞ'lar". Bu temayı Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümünden Yrd. Doç Dr. Ali Van ile işleyeceğiz. Doğu Karadeniz bölgesinin taşları üzerinden tanıtma amaçlı bu etkinlikler dizisinde, yine aynı üniversitenin mimarlık bölümünden, aynı zamanda fotoğraf sanatçısı olan Yrd. Doç Dr. Mustafa Reşat Sümerkan da misafirimiz olacak.
Doğu Karadeniz kültürlerinde taşın kullanımı hakkında bilgiler verecek. Dünyaca ünlü caz sanatçısı Senem Diyic, Alain Blesing, Birol Topaloğlu ortak performansı oldukça enteresan bir deneyim olacak. "Karadeniz Kadın Sahnesi"nde Türkiye'den tulum sanatçısı Filiz İlkay Balta'nın yanı sıra, Azerbaycan'dan ve Gürcistan'dan çok değerli sanatçılar yer alıyor.
Kolektif İstanbul grubunun neşeli müziği bu yıl da festival boyunca bizlerle olacak. TAŞ'larla çocuklar gibi oynayacağız. Trabzon'dan sanatçı misafirimiz eşliğinde TAŞ toplayıp, taşları boyayacağız. Gezici olarak hazırladığımız festivalde bu sene Rize-Fındıklı'da Abu (Çağlayan) Köyü ile Artvin-Arhavi Papilat (Arılı) ve Lome (Yolgeçen) köylerindeyiz. Fındıklı'da Pesansör Yaylası, Gürcüdüzü Vadisi, Arhavi'de Çifteköprü, Mençuna Şelalesi, Sazlık, Bataklık ve Taşlık Yaylaları... Şafak Velioğlu bir hafta boyunca, çocuklarla, derelere atılan çöplerin toplanmasıyla hazırlanan materyallerle ritm atölyesi yapacak. "Geri Dönüşüm ve Ritm Atölyesi" Yeşil Yayla Festivali'nde sahnelenecek. Yine İngiltere'den ressam sanatçı çocuklarla 3 gün boyunca sürecek enfes bir resim atölyesi ile bizlerle olacak.
Festivale katılmak isteyenler size nasıl ulaşabilir?
www.yaylafest.org ve www.golader.org internet sitelerimizde tüm detaylara ulaşabilirler. Sıkça Sorulan Sorular (SSS) bölümünde, bugüne kadar sorulmuşlardan seçtiklerimiz var. Özellikle ulaşım ve konaklama ile ilgili bilgilere ulaşamıyor insanlar. Biz de buna dikkat ederek bir organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca Gola Derneği'nin telefonları bu süreçte her zaman açık. Buralardan da bize ulaşabilirler: 0212 2931994 ve 0537 485 23 02
Bundan sonra Gola Derneği olarak; Yeşil Yayla festivali haricinde Karadeniz kültürü üzerine projeler üretmeyi düşünüyor musunuz?
Elbette. Yeşil Yayla Festivalini; aslında ilk başta enstrümanlar üzerine çalışan bir festival olarak planladık. Ama ilk başlarda, hem farklı bir festival anlayışı, hem de "tek enstrüman" ağırlıklı bir organizasyon bölge için marjinal gelebilir diye, öncelikle adım adım Yeşil Yayla'yı hayata geçirmeye çalıştık.
Önümüzdeki yıl; sürpriz bir projemiz daha olacak. Şimdiden onun hazırlıklarına başladık. Onun dışında sözlü tarihle ilgili bir çalışmamız var. 2006 yılında İstanbul'da Tarih Vakfı ile ortak ve gençlere yönelik "Sözlü Tarih Atölyesi" düzenledik. Aynı atölyeyi Tarih Vakfından uzman bir arkadaşın katılımıyla 2007 yazında, 2. Yeşil Yayla Festivali'nde tekrarladık. Buradaki en büyük amaç; gençlere evlerindeki tarih hazinelerini fark ettirmekti. "Dedeni, nineni kayda al!" sloganıyla yaptığımız bu çalışma oldukça başarılıydı. Gola Çocuk Korosu'nu büyüterek yolumuza devam etmek istiyoruz. Gola Çocuk ve Gençlik Korosu'nu yaklaşık 4 yıl önce kurduk. İstanbul'da çeşitli mekânlarda konserler verdik. Tamamı Lazca repertuara sahip koro; oldukça ilgi gördü.
Birol Topaloğlu'nun danışmanlığında, müzik öğretmeni arkadaşımız Gülin Bayraktar'ın desteğiyle benim organize ettiğim bu çalışma; benim için oldukça önemliydi ve çocuklar içinde çok keyifliydi. Lazların yaşadığı farklı ilçelerden Laz çocuklarıyla, şive farkını ortadan kaldıran başarılı bir deneyimdi. Daha sonra; Karadenizli ilçe derneklerinden tutun da, birçok bölgede çocuk koroları çalışmaya başladı... (UB/EÜ)