"Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOKAP) diye adlandırılan proje, bu saldırıların son aşaması. Her askeri, büyük savaş bir politik düzenlemeyle biter. Sosyal, politik, kültürel coğrafyanı yaratılmasıyla. Her savaş, kendi barışını dayatarak biter."
Rice, İsrail'in Lübnan'a saldırısını "Yeni bir Ortadoğu'nun doğum sancıları" diye nitelendirdi; "Yeni bir Ortadoğu'nun zamanıdır. Farklı bir Ortadoğu istemeyenlere üstün geleceğimizi söylemenin zamanıdır" dedi.
"ABD Ortadoğu Türkiye" kitabının yazarı Gerger'le, ABD'nin "Yeni Ortadoğu"sunu, Türkiye bağlantısını ve bu projeye karşı toplumsal direniş olanaklarını konuştuk.
Rice'ın sözünü ettiği Yeni Ortadoğu nasıl bir Ortadoğu?
Bu ABD'nin Ortadoğu'daki Pax Americana'sı.* 4. aşaması var.
1. aşama, bir stratejik yarma harekatıydı. ABD Irak'a girdi; Ortadoğu'yu ve Irak'ı öyle bir çürüttü ki, "artık bu olgun meyve ağzıma düşer" diye düşündü. Ama başaramadı. Hesap Bağdat'tan döndü.
2. aşama, birinci aşamanın sonucuyla ortaya çıktı. İsrail, Ortadoğu'daki ilk savunma hatlarını vuruyor. Hizbullah, Hamas gibi yapılar, özellikle İran'ın "güvenlik hinterlandı"nı (iç bölgesini) oluşturuyor. ABD, Irak'a ve Suriye'ye saldırırsa, devlet olmayan bu direniş odaklarının cepheyi genişletip derinleştireceğini, harekatı zora sokar. İsrail'in yaptığı, bu ilk savunma hattını ve hinterlandı, askeri terimle "yumuşatmak". Topçular, hava saldırıları, özel tim ve psikolojik savaşla.
3. aşama, stratejik mevzileri, yani Suriye ve İran'ı ele geçirmek. Büyük hesap bu.
Bunların sonucunda, savaş kazanılırsa meyveleri toplanacak. Bu da coğrafyayı yeniden düzenlemek demek.
Ortadoğu'da değerler hegemonyası
ABD sadece güce dayalı bir hakimiyet olmayacağını biliyor. ABD'nin eski Savunma Bakanı Yardımcısı Prof Joseph Nye, "Kaba kuvvet yetmez. Yumuşak gücü de egemen kılmak gerek" diyor. Yani, kültürel, ideolojik, sosyal politik cazibe merkezi haline dönüştürmek gerek. Gramsci'nin deyişiyle, "değerler hegemonyasını" da kurmak gerek. Önce kaba kuvvetle düşman bastırılır; ama kalıcı hakimiyet kurmak için şiddet yetmez, egemenliğin moral dayanaklarını, değerler hegemonyasını da kurmak gerek.
İşte BOP, savaş sonrasında bunu yapmak demek. Önce ABD sermayesi ve küreselleşme tarafından belirlenmiş değerlere bağlı egemen seçkinler grubu yaratmak; sonra da bu değerleri topluma yaymak.
Bu, küreselleşme ve ABD hayat tarzına dayanarak Ortadoğu kültürünü yeniden biçimlendirmek demek. Yeni İslam, yeni toplum, yeni Ortadoğu bireyi yaratmak. Demokratikleşme dedikleri bu.
Bunu yaparken, düzenin kendisi, toplumsal kurumlar, hatta gündelik yaşamın kendisi, ABD yaşam tarzını ve değerlerini yeniden üreten mekanizmalara dönüşecek. Güç kullanma ihtiyacı da kalmayacak.
Ama daha askeri harekatlar bitmedi. Bütün Ortadoğu askeri olarak düşürüldükten, şiddet amacına ulaştıktan sonra, yeni Ortadoğu yaratılacak.
Bağdat'tan dönen hesap
ABD'nin gördüğü, 11 Eylül'den sonra pekişen bir şey var: ABD bütün Soğuk Savaş boyunca Ortadoğu'yu bastıramadı. Ardından kuşattılar ve çürüttüler.
ABD'nin iki saptaması var: Birincisi Ortadoğu yeni dünya düzenine ve küreselleşmeye eklemlenemedi. Hâlâ sınıfsal, dinsel ve ulusal direniş odakları var. Oysa yeni dünya düzeni bunların tümden bastırılmasını öngörüyor.
İkincisi, Ortadoğu piyasaya eklemlenemedi; piyasa içinde eritilemedi. Böylece bir ayrık otu gibi duruyor.
Üstelik, petrol bölgesindeki tarih dışına düşmüş rejimler, yani ABD'nin ve Britanya'nın yarattığı vekilharç rejimler, güvenilir dayanaklar olmaktan çıktı. Toplumsal destekleri yok. Dolayısıyla "bunların ipiyle petrol kuyusuna inilemez."
Yeni muhafazakarların bir teşhisi doğrudur. Bu vekilharç rejimlerin çürüdükleri için kendi alanlarını istikrarsızlık ve terörist üreten bataklıklara dönüştürdüğünü söylüyorlar. Dolayısıyla, "Doğu'da dost ya da dost olmayan fark etmiyor, bütün rejimleri baştan dizayn etmek gerek."
Anacak bu tasarımın sadece şiddet yoluyla yapılabileceğine dair yanlış hesap Bağdat'tan döndü. Yumuşak güç olmaksızın, sadece şiddet yoluyla kalıcı egemenlik kuramayacaklarını Irak'tan sonra anladılar.
Tutmayan bir diğer boyut da, NATO'ya, BM'ye gel diyerek ABD önderliğinde bir ultra-emperyalist düzenleme girişimiydi. Bundan Avrupa Birliği de geri durdu. Şimdi hâlâ Lübnan'a NATO gelsin diye uğraşılıyor.
ABD için Ortadoğu: Doldurulması gereken boşluk
Peki bu Yeni Ortadoğu Türkiye için ne anlama geliyor?
Türkiye 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Ortadoğu'yu bastırma projesinde yer alıyor. Soğuk Savaş'ta Eisenhower'ın söylediği şuydu: "Ortadoğu soğuk savaşta stratejik bir boşluktur ve doldurmak gerekir." Bu boşluk şöyle doldurulacaktı. Yerel, işbirlikçi güçlerle, her ülke içinde işbirlikçi sınıflarla, bölgedeki işbirlikçi devletlerle, yani Pakistan, İran, Türkiye'yle. Bu gerekleşmedi.
Ama Türkiye baştan beri, ABD adına o boşluğu doldurmaya aday ülkelerden biriydi. Bu hiç değişmedi.
Şimdi ABD, Ortadoğu için "küreselleşmeye eklemlenmemiş boşluk" diyor. Eisenhower'ın söylediğiyle aynı model. İnsansız bölge olarak gördükleri Ortadoğu'yu uluslararası sermayenin çöplüğü yapmak istiyorlar. Pentagon'un ideoloğu Prof. Thomas Barnett "Bunu yapana kadar Ortadoğu'nun peşini bırakmayacağız. Bizim için düşman İslam falan değil, küreselleşmeye eklemlenmemiş Ortadoğu'dur" diyor.
Türkiye bunun bir parçası.
* Türkiye ABD'nin ve İsrail'in bütün stratejik amaç ve değerlerini paylaştığını söylüyor. Stratejik vizyon belgesi de bunun göstergesi.
* Türkiye "BOP'un ayrılmaz unsuruyuz" diyor.
* Türkiye'nin terör tanımıyla ABD'ninki aynı. Ortadoğu'da bütün direniş odaklarına terörist diyorlar. Hamas'a da terörist, şimdi siyasallaşmak istiyor deniyor.
"Ortadoğu'nun birinci İsrail'i Türkiye'ydi"
ABD Soğuk Savaş'ta Türkiye'yi İsrail'in yerinde görüyordu. Birinci İsrail Türkiye'ydi, İsrail değildi.
Ama şimdi Türkiye'nin tetikçilik yapmakta 3 engeli var. Onun için İsrail gibi davranamıyor. Örneğin Erdoğan, "NATO Kuzey Irak'a da girsin" diyor. Yani hem Lübnan'a girsin hem Kuzey Irak'a demek bu.
Kürt sorunu: Türkiye tetikçilik yapabileceğini, ama İsrail'e nasıl diğerleri sunuluyorsa, kendine de Kürtlerin sunulmasını istiyor. Ama ABD-Türkiye ittifakı şimdilik buna izin vermiyor.
Muhalefet: Türkiye kamuoyunda bu saldırılara karşı büyük bir tepki, muhalefet var. Ama bu muhalefet kolayca manipüle edilebilir. Örneğin Kürtlerle ilgili Türkiye'nin istediği olursa, bu muhalefetin büyük bölümü kolayca "Amerikancı" olabilir.
Askeri yetenek: Türkiye'nin askeri yetenekleri burjuva basının abarttığı ölçüde değil. "Oraya gidersek Hizbullah bizi mahveder" diyorlar.
Türkiye bu nedenlerle tetikçilik yapamıyor.
"BOP'a karşı direniş işçi sınıfı hareketinden gelebilir"
Bu durumda, Türkiye'deki, Ortadoğu'daki barış yanlılarına, demokratik güçlere, işçi sınıfına düşen ne? Bu "Yeni Ortadoğu'ya karşı ne yapılabilir?
Türkiye'de işçi sınıfı var, ama sınıf hareketi yok. Her şeyden önce sınıf hareketini inşa etmek gerek. Bu olmadan toplumsal muhalefetin gücü olmaz.
Bir örnek: Irak işgaline en etkin toplumsal muhalefet, nitelik ve nicelik açısından üç ülkede, İtalya, İspanya, Britanya'da gerçekleşti. Milyonlar yürüdü. Ama bu ülkeler Irak'a ilk asker gönderenler oldu.
Çünkü milyonlar sınıf hareketinin bir parçası olarak yürümediler. Eğer öyle olsaydı, Aznar ve Berlusconi Irak'a giremezdi.
* Sınıf hareketini inşanın yolu, işçi sınıfının politik temsilcilerinin aralarındaki örgütsel parçalanmışlığı giderecek önlemleri almalarından geçiyor. BOP'un tek çaresi, sınıf hareketinin yeniden inşasıdır. Sosyalistlerin, komünistlerin örgütsel dağınıklığa çare bulması gerekiyor.
İkincisi, Sadece ABD'ninkine değil, kendi devletinin Ortadoğu'daki tasarımına da karşı çıkmak.
* Üçüncüsü de Kürtlerle stratejik ittifakın yolunu bulmak. Ortadoğu'daki Kürt halkıyla stratejik ittifaktan söz ediyorum. Kürtlerin eşitliğine dayalı bir kardeşlik, özgürlük projesi sunmak zorundalar. Ancak bunu sunarlarsa stratejik bir ittifak olur. O zaman Kürtler de denize düşmüş yılan gibi ABD'ye sarılmaktan vazgeçer.
ABD saldırısı, halkları köleleştirme saldırısı. Buna karşı halkların cephesi için sınıf hareketi öncü olmak zorunda. Antiemperyalizm İslamcı güçlere bırakılamayacak kadar önemlidir. Devrimciler, işçi sınıfı devreye girmek zorunda.
Eğer sol derlenip toparlanmazsa, Ortadoğu'daki halklara da kötülük etmiş olur. Çünkü sorumluluğu, bölgenin halklarınadır. (TK)
* Pax Americana: Latince "Amerikan Barışı" demek. 2. Dünya Savaşı'nın sonundan başlayarak, ABD'nin askeri ve ekonomik egemenliğini ifade ediyor. Terim, ABD'yi modern bir Roma İmparatorluğu (Pax Romana) olarak tanımlamak için kullanılıyor.