Hrant Dink davasının beşinci yılında Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz, "Artık karar vermek istiyoruz" dedi. 17 Ocak'taki duruşma son olabilir; Dink Davası'nda karar çıkabilir.
Ancak 2008'den beri Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan (TİB) istenen olay yeri ve çevresindeki telefon kayıtlarıyla ilgili bilgiler henüz gelmişti. Emniyet, savcının isteği doğrultusunda hazırladığı raporda "TİB kayıtlarının incelenmesi sonunda sanıklar arasında irtibat bulunmadığı"na ilişkin görüş belirtti.
Buna karşın dün gerçekleşen 24. duruşmada Dink'in avukatları kendi incelemeleri sonucunda ortaya çıkardıkları bilgileri mahkemeye dört sayfalık bir dilekçe olarak sundu. Dilekçenin yanında kayıt bilgilerinin bulunduğu ekler de var.
Dilekçede, kayıtlarda olay yerinde bulunan ve sanıklarla irtibatlı beş kişinin tespit edildiği bilgisi var. Bunun yanında olay yerinde olmamakla birlikte olay yerinden aranan 14 kişinin de yine sanık ve şüphelilerle irtibatlı olduğu belirtiliyor.
Yeni bir dava açılabilir
Bu bilgi, Dink cinayetinin örgütlü bir şekilde işlendiğine dair ortaya çıkan en büyük kanıt olabilir.
Dink'in avukatlarından Fethiye Çetin bianet'e, "Yeni bilgi, yeni bir araştırmayı ve yeni bir soruşturmayı gerektiriyor. Mahkeme, bunun savcılık dosyasından yapılmasına karar verdi. Hrant Dink soruşturmasını yürüten savcı Muammer Aktaş'la görüşüldü. Kendisi bununla ilgili tedbir alıp, soruşturmaya başlayacak" dedi.
Bu demek oluyor ki, 17 Ocak'ta bu dava bitse dahi, büyük ihtimalle yeni bir dava açılabilecek.
Çetin, "Bir takım bulgular ortaya çıkınca bütün bulgular araştırılacak; bu aşamada emniyet güçlerinin misyonu çok önemli. Bulgular çıkınca yeni bir dava açılabilecek ve Dink davası Yargıtay'da bile olsa iki dava birleştirilebilecek" diye anlattı.
Dilekçede, "Davanın sanıklarından Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı olan ve çok sayıda görüşme yaptığı tespit edilen numaraların, olay günü ve saatinde olay yerinde olduğu, olay günü bazı görüşmeler yaptıkları tespit edilmiştir" deniyor.
Avukatlar mahkemede, bu incelemelerin yapılabilmesi için delil olabilecek bu bilgilerin güvenceye alınmasının zorunlu olduğunu söyleyerek, "18 Ocak ve 19 Ocak 2007 olay yeri ve çevresindeki tüm kayıtların ve listedeki numaraların beş ay geriye ve ileriyle olmak suretiyle kayıtlarının tedbirini talep ediyoruz. Yoksa bunun vebali büyük olur" demişti.
Sanıklarla irtibatlı 14 kişi
Mahkeme heyetine sunulan tedbir talebine dair dilekçede şu bilgiler var:
* TİB tarafından gönderilen 6235 görüşme ve 9300 numaranın yer aldığı kayıtlarda, mahkemenizde yargılanmakta olan sanıklarla irtibatlı herhangi bir kişinin olmadığı bilgisi doğru değildir. Bu kayıtlarda bulunan kimi telefon numaraları ile dosya sanıklarının doğrudan irtibatı tespit edilmiştir.
* Dosyamız sanıklarından Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı olan ve çok sayıda görüşme yaptığı tespit edilen numaraların olay günü ve saatinde olay yerinde olduğu, olay günü bazı görüşmeler yaptıkları tespit edilmiştir.
* Olay günü bölgede bulunan beş kişinin (veya numaranın) sanıklarla doğrudan irtibatlı olduğu ve olay gününden önce değişik tarihlerde değişik kereler görüşme yaptıkları ortaya çıkmıştır.
* Gelen kayıtların incelenmesinde olay yerinde bulunan ve sanıklarla irtibatlı beş kişi rahatlıkla tespit edildiği gibi olay yerinde olmamakla birlikte olay yerinden aranan 14 kişinin de yine sanık ve şüphelilerle irtibatlı olduğu tespit edilmiştir.
* Ayrıca, Ek 1a'daki listede sanıklarla doğrudan irtibatı olan şahıslar bulunmaktadır. Ek 1b ise bu şahısların irtibatlı olduğu ve olay yerinde bulunan kişilerin listesini içermektedir. Bu nedenle, Ek 1b'de yer alan isim ve numaraların HTS kayıtlarının da ileride yapılacak incelemeler açısından gerekli olacağı düşünüldüğünden bu kayıtların da muhafazası gerekmektedir.
Emniyet bulamadı, avukatlar buldu
Dilekçenin en önemli talebi muhafaza çünkü bu numaralar ve kayıtları delil niteliğinde olabilir ama TİB'in bu bilgileri zamanaşımından dolayı imha etme riski bulunuyor. Mahkeme 26.12.2011 tarihli ara kararında, talebin bir önceki celsede verilen muhafaza kararı ile karşılandığını ve bu nedenle yeniden karar verilmesine yer olmadığını belirtmişti.
Oysa bu doğru değil. Bu yeni muhafaza talebi, davada yeni bilgilere ulaşılmasını sağlayabilecek daha geniş bir tedbir kararı için istendi.
Dink'in avukatları şunu soruyor: Bu kadar kısa zamanda biz bu 14 kişinin bağlantısına ulaşabildiysek, teknik olanaklar bakımından çok gelişmiş olduğunu bildiğimiz emniyet birimlerince bu nasıl görülemedi?
Bu bir hata mı?
Avukatlar öyle düşünmüyor. "Bu kayıtlara ulaşmamızın çok zaman aldığı ve zor olduğu gerçeği ile İstanbul Emniyetinin bu kayıtlardan hiçbir veriye ulaşılamadığı şeklindeki açıklamasını birlikte değerlendirdiğimizde İstanbul Emniyet Müdürlüğünün yargı makamlarını yanıltma, delil karartma, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleme yönündeki tutumunu ısrarla sürdürdüğünü not etmek gerekir."
Önümüzdeki günler Dink davasında bir son değil, yeni bir başlangıç olabilir. (IC)