İstanbul Şişli'de 19 Ocak 2007'de Agos gazetesi önünde öldürülen gazeteci Hrant Dink cinayeti davasının 24. duruşması Beşiktaş 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Bir sonraki duruşma 17 Ocak'ta gerçekleşecek.
Mahkeme başkanı, "Tüm sanık avukatları 17 Ocak'ta mahkeme salonunda olsun. Artık karar vermek istiyoruz" dedi.
12.15
Avukatların mütalaası sırasında, Yasin Hayal söz isteyerek, cezaevinde saldırıya uğradığını, gardiyanların kendisini tehdit ettiğini söyledi.
Hayal, "Basın buradayken, tüm dünyanın bilmesini isterim ki Türk devleti beni ortadan kaldırmaya çalışıyor. O birileri umarım buradadır. Bu tehditlerle, baskılarla ben sinmem. Lütfen bu tarihi not edin, isyan başlatıyorum" diyerek mahkeme başkanı Rüstem Eryılmaz'a bir kağıt uzattı.
Hayal, "Mahkemede bu kağıdın okunmasını istemiyorum, gizli. Ama bu şartlar yerine getirilene kadar Türkiye devletine karşı isyan başlatıyorum. T.C. benim yoksulluğumdan, gençliğimden, heyecanımdan, cahilliğimden yararlanmıştır. Şimdi de beni ortadan kaldırmaya çalışıyorlar" dedi.
13.00
Duruşmada avukatlar, Trabzon Jandarması, Trabzon Emniyeti, İstanbul Emniyeti ve İstihbarat Daire Genel Başkanlığının, cinayette ihmali olduğunu ve kasten insan öldürme suçundan sorumlu olduklarını vurguladılar.
Hrant Dink'in avukatlarından Fethiye Çetin, Yasin Hayal'in konuşmasının ardından söz aldı ve Hayal'e "Seni tehdit edenler kim? Ne diyorlar? T.C. beni kullandı diyorsun. Kimler seni kullandı? İsim ver artık" dedi.
Hayal, "Okuduğunuz mütalaada, Erhan Tuncel'den Ramazan Akyürek'e kadar ismi geçen herkes beni kullandı. Bana şimdi gözdağı veriyorlar; ölüm tehditi altındayım. Gardiyanlarla yüzleştirme yaparsanız onları teşhis edebilirim" diye cevapladı.
Çetin, Hayal'in mahkeme başkanına sunduğu şartları kimin yerine getirmesini beklediğini sorarak, "İsyan çıkartırım diyorsun, o isyanın içeriği ne olacak?" dedi.
Hayal, "Kimse bu saatte sonra benden saygı beklemesin. Çirkeflik, isyan, canım çıkana kadar çevremi rahatsız edeceğim" dedi.
Çetin'in, Hayal'in tavrını değiştiren şeyin ne olduğunu sorması üzerine Hayal, "Beş senedir burada beraberiz. Biliyorsunuz saygılıyımdır, genelde az konuşurum. Ama ben o zaman 25 yaşında çok yoksul bir çocuktum. Her tür yardım verdiler bana. Yiyecek, giyecek, para... Ben bunları Erhan Tuncel'in elinden aldım. O zamanlar Tuncel, Trabzon'daki Alperen Ocakları'nın başkanıydı. Ben ona çok saygı duyuyordum; oraya sadıktım. O yüzden bunların hiçbirini sorgulamadım" dedi.
Avukat Bahri Belen, "Hayal, Tuncel ve Samast, İstanbul'dan gelen insanlarla toplandı ve o toplantıda Samast'ın tetikçi olarak seçileceği kararlaştırıldı. O toplantıda kimler vardı?" diye sordu.
Avukatlar, Hayal'e "Artık siz sahipsizsiniz, konuşacağınız bir yer varsa orası burasıdır. Kendini korumak istiyorsan, ne biliyorsan burada söyle; başka yerde muhattabın yok. İsim söylersen seni tehdit edemezler" dediler.
Hayal ise, "Ben Erhan Tuncel vasıtasıyla gittim, bir sürü insanla tanıştım ama isimlerini bilmiyorum. Polislerin evine bile gittik. Tuncel'e sorun" dedi.
Erhan Tuncel'in avukatı söz alarak "Herkes olayı tekrar Erhan Tuncel'in üzerine atıyor. Ama Yasin Hayal, Tuncel'in devlet istihbarat elemanı olarak onunla konuştuğunu bilmiyor muydu?" diye sordu.
13:30
Dink'in avukatları, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan (TİB) gelen kayılarla ilgili mahkemeye verdiği dilekçede, kayıtlarda, olay yerinde bulunan ve sanıklarla irtibatlı beş kişi rahatlıkla tespit edildiği ve olay yerinde olmamakla birlikte olay yerinden aranan 14 kişinin de yine sanık ve şüphelilerle irtibatlı olduğunun tespit edildiğini belirtti.
"Davanın sanıklarından Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı olan ve çok sayıda görüşme yaptığı tespit edilen numaraların, olay günü ve saatinde olay yerinde olduğu, olay günü bazı görüşmeler yaptıkları tespit edilmiştir."
Avukatlar, bu incelemelerin yapılabilmesi için delil olabilecek bu bilgilerin güvenceye alınmasının zorunlu olduğunu söyleyerek, "18 Ocak ve 19 Ocak 2007 olay yeri ve çevresindeki tüm kayıtların ve listedeki numaraların beş ay geriye ve ileriyle olmak suretiyle kayıtlarının tedbirini talep ediyoruz. Yoksa bunun vebali büyük olur" dedi.
15.20
Aranın ardından 13.45'te yeni oturum başladı.
Dink'in avukatlarının mütalaalarını bitirmeleri üzerine 19.9.2011'de mütalaasını veren savcı Hikmet Usta'ya mütalaasında değişiklik yapmak isteyip istemediği soruldu.
Dink'in avukatlarının "cinayetin öncesi ve sonrasını bir bütün olarak düşünmek gerek" demesini eleştiren Usta, Dink cinayeti, rahip Santoro'nun öldürülmesi ve üç gayrimüslim kişinin ölümüyle sonuçlanan Malatya Zirve Kitapevi baskını gibi olayların bir bütün olarak devletin eylemiymiş gibi değerlendirmesinin yanlış olduğunu söyledi.
Usta "Çünkü bu, devleti katil ilan etmektir, bir garabettir" diyerek, Dink cinayetinin Ergenekon Terör Örgütü'nün Trabzon'da faaliyet gösteren bir hücre yapılanması tarafından işlenmiş olduğu savını tekrarladı.
Mütalaasını değiştirmeyeceğini söyleyen Usta, "Dink, siyasi bir muhalif değil, sadece bir gazetecidir. Bu cinayette aslında onun Ermeni olup olmamasının önemi yoktur. Terör, etnik ayrım yapmaz, terör terördür. Devlet terörü istemez, sadece teröristler ister. Müdahil vekillleri resmin bütününü göremiyor. Kendi mütalaalarında jandarmanın, emniyetin ihmali olup olmadığı gibi ilgisiz şeyler incelenmiştir" diye konuştu.
Ardından Erhan Tuncel'in avukatı Erdoğan Soruklu söz aldı. Soruklu, devletin içinde suç işlemek için oluşturulmuş organizasyonlar olduğunu ve Ergenekon'un kaos yaratarak Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) yıpratmaya çalıştığını söyledi.
Rahip Santoro ve Malatya'daki Zirve Kitabevi cinayetlerinin bu amaçla işlettirildiğini ifade eden Soruklu, Avrupa Birliği'nin (AB) bu cinayetlerden hükümeti sorumlu tutarak Türkiye üzerinden desteğini çekmesinin istendiğini; Danıştay cinayetinin de laik kesimin hareketlendirilmesi, hükümete karşı kamuoyu oluşturmak için işlendiğini söyledi.
Soruklu, "Dink cinayeti de Ergenekon bağlantılı bir halkadır. Tuncel, bir istihbarat görevlisi olarak, Hayal ve bu cinayetle ilgili tüm bilgilendirmeyi resmi makamlara yaptı. Hayal, takip edilse cinayet engellenebilirdi. Tuncel, görevini yaptığı halde hiçbir önlem alınmadı. Bu nedenle bu devlet içine uzanan bağlantıları araştırılması gereken bir cinayetti. Ama mahkeme bunu şu ana kadar araştırmadı" diye konuştu.
16.00
Erhan Tuncel'in avukatı Soruklu, TİB kayıtlarının ve incelenmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Dink cinayetinin Ergenekon bağlantılı bir cinayet olduğunu ama Erhan Tuncel'in görevini yaptığı için Ergenekon terör örgütü üyesi olarak görülemeyeceğini söyleyen Soruklu, Yasin Hayal'in sabahki beyanlarına ilişkin "sürekli Erhan Tuncel suçlanıyor. İsim ver denildiğinde ise 'Erhan Tuncel'den Ramazan Akyürek'e kadar' diyor. Ramazan Akyürek, Tuncel'i emniyete alan kişidir. Akyürek de görevini yapmıştır, onu suçlayamayız" dedi.
Soruklu sözlerine şöyle devam etti:
"Görevini kötüye kullanmış devlet görevlileri vardır ama bu kişiler sebebiyle kurumları suçlamak yanlıştır. Yasin Hayal demin söyledikleriyle bir mesaj vermiştir, bu mesaja dikkat edilmesi gerekir. Olay sürekli Büyük Birlik Partisi'ne (BBP) bağlanmaya çalışılıyor. Bu bir hedef saptırmadır."
"Yasin Hayal hayli zeki biri. Onun konumundaki birinin bir partiye verdiği desteğin partiye vereceği zararı bilir. Buna rağmen sürekli BBP'nin ismini zikretmesi düşünülmelidir."
Soruklu, 17 sayfalık bir savunma verdi ve Tuncel'in beraatini istedi.
Yasin Hayal ve Osman Hayal'in avukatı Eda Salman ise örgüt suçlamarını reddetti, "Savcı kendi iddianamesinde davayı Ergenekon'a bağlıyor fakat dava birleştirmesi yapılmıyor. Bunu Ergenekon'a bağlamaya devam edecekseniz, mahkeme hatırında tutsun ki o dava başka bir yerde sürüyor. Başka bir örgüt olduğu iddia ediliyorsa da, örgüt tanımını tekrar yapmanız gerekiyor" diye konuştu.
17.00
Tutuksuz sanık Mustafa Öztürk'ün avukatı şu anda savunmasını veriyor.
Savcı Hikmet Usta'nın mütalaasında davanın Ergenekon bağlantısı hakkında yeterli delil bulunmadığını söyleyen Avukat Havva Sezer, ortada örgüt olmadığını öne sürdü.
"Mahkeme heyeti üzerinde oluşan medya baskısı ve maktülün konumu dolayısıyla bunun sıradan insanların işlediği bir cinayet olduğu kabul edilemiyor; bu nedenle dava, savcı tarafından Ergenekon'a bağlantılandırılmaya çalışılıyor. Ancak ortada örgüt yok" diyen Sezer, tutuksuz yargılanan müvekkilinin beraatini talep etti.
Tutuksuz sanıklar Ersin Yolçu ve Ahmet İskender'in avukatı Feyzullah Şama ise ilginç savunmasıyla salonda gerginliğe sebep oldu.
Şama, "Hrant Dink belki iyi biriydi ama bu ülkenin hassasiyetlerini anlayamadı. Örneğin Ahmet Kaya, Türkiye'de yapamayacağını anlayıp yurtdışına gitmişti. Sıkıntılı ortamlarda derdini anlatamayacağını anlayıp gitmek gerekebilir" şeklinde konuştu. Bunun üzerine Dink'in avukatlarından Fethiye Çetin, "Hrant Dink bunu hak etmişti diyorsunuz yani" dedi. Salondan çıkanlar oldu. Mahkeme Başkanı Eryılmaz, Şama'yı "Müvekkilinizin savunmasını yapın, konuyu dağıtmayın" diyerek uyardı.
Daha sonra diğer tutuksuz sanıklar Zeynel Abidin Yavuz, Tuncay Uzundal, Salih Hacı Salihoğlu ve Ekrem Tunca'nın müdafiileri de savunmalarını Mahkeme Başkanı'na yazılı olarak vererek müvekkillerinin beraatini istedi.
18.00: Gereği düşünüldü
Müdahil vekillerin bu celse sundukları olay yeri çevresindeki telefon görüşme kayıtlarının geriye doğru beş ay ve ileri doğru bir ay süreyi de kapsayacak şekilde genişletilmesi ve kayıtlara tedbir konmasıyla ilgili taleplerinin Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
Gardiyanlarca tehdit edildiğini söyleyen Hayal'in beyanlarının geçtiği tutanak sayfasının takdir ve ifası için Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
Kararın çıkması beklenen bir sonraki celsede Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolçu, Ahmet İskender, Mustafa Öztürk, Tuncay Uzundal'ın avukatlarının duruşmada bulunmalarının zorunlu olduğu konusunda ihtar edilmelerine,
Erhan Tuncel'e esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için son kez süre verilmesine karar verildi.
Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz, "Artık karar vermek istiyoruz" dedi.
Bir sonraki duruşma, Dink'in ölüm yıldönümü olan 19 Ocak'tan iki gün önce 17 Ocak'ta, saat 10:00'da. (IC/NV/ÇT)