Barış İçin Vicdani Ret Platformu, açlık grevine başlayan ve iki gündür hastanede tedavi altına alınan vicdani retçi İnan Suver'in serbest bırakılması için basın açıklaması yaptı.
Bugün Galatasaray Meydanı'nda "İnan'ınki Firar Değil Ret" yazılı afiş açan 50 kişilik grup, "Reddet, diren, 'hayır' de, askere gitme" "Askere gitme kardeş, kanı dökme", "Öldürmeyeceğiz ölmeyeceğiz, kardeş kanı dökmeyeceğiz", "Orduya sadece fındığa gideriz" sloganları attı.
Geçen hafta polis tarafından gözaltına alınan ve 6 Ağustos'tan beri Kasımpaşa Askeri Cezaevinde tutuklu bulunan Suver 9 Ağustos'ta açlık grevine başlamıştı. 12 Ağustos'ta da Haydarpaşa Askeri Hastanesi'ne kaldırılan Suver, 2001'de askere alınmış, ancak vicdani ret hakkını kullanmıştı. Evli ve üç çocuk babası olan Suver, 2003 yılında yakalanmış, vicdani retçilerin adlandırmasıyla, "Şirinyer Askeri İşkencehanesi'nde" tutulmuştu.
"Vicdani ret bir haktır"
Suver için bugün yapılan basın açıklamasında, şu ifadelere yer verildi:
"Bugüne kadar eline hiç silah almamış ve almamakta kararlı olan bir insana zorla askerlik yaptırmak, öldürmeyi öğrenmeye zorlamak hangi hukukta vardır. İnan, askerden kaçarak bir suç işlemiş olamaz. O sadece 'öldürmeyi reddetme' hakkını kullandı. Bu yüzden bir an önce serbest bırakılmalı ve yaşadığı işkenceler nedeniyle Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndaki (TİHV) tedavisine devam edilmeli."
Açıklamanın ardından söz alan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Abdülbaki Boğa, vicdani reddin, özgürlük, düşünce gibi bir hak olduğunu söyledi.
Boğa, "Bu ülkede İnan'ların çok olması 40 bin insanın ölmemesi, faili meçhullerin olmaması demektir. Savcıların zerre kadar vicdanları varsa İnan'ın tutuksuz yargılanmasını ve tedavisine devam edilmesini istiyoruz" dedi.
"Her Türk insan ve sivil doğar"
Yeşiller Partisi Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Ümit Şahin de "Vicdani ret anayasal bir hak olarak tanınmalı ve zorunlu askerlik kaldırılmalıdır" diye konuştu.
İnsan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan şunları söyledi:
"Her ülkede ilk vicdani retçiler her zaman en büyük acıları çekmişlerdir. Bu ülkede 'Her Türk askere gider' diye bir söz vardır. Ben de anneme sordum; 'Ben üniformalı mı doğdum' diye. Hayır, çıplak doğmuşum, yani sivil. Her Türk insan ve sivil doğar."
Eyleme, aktivist ve oyuncu Mehmet Atak, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile Barış Anneleri de destek verdi.
Türkiye'nin vicdani ret karnesi
Türkiye, 28 NATO ülkesi içinde vicdani ret hakkını tanımayan tek, 47 üyeli Avrupa Konseyi'nin vicdani ret hakkını tanımayan üç ülkesinden biri. 2006 yılında vicdani retçi Osman Murat Ülke'nin davasından dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde mahkum oldu. Türkiye, tutuklanan ve işkence gören vicdani retçilerden dolayı Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi tarafından sürekli uyarılıyor.
Suver'in vicdani ret gerekçesi
Suver, yazdığı bir mektubunda askere neden gitmek istemediğini şöyle anlatıyordu:
"...Çünkü ben biliyordum 12 Eylül'de işkencelerde öldürülen insanları, ben biliyordum insanlık için mücadele eden devrimcileri idam sehpalarında sallandırdığınızı, ben biliyordum işsizlikten dolayı, kaçakçılıktan başka mesleği olmayan amcamı sizin öldürdüğünüzü, ben biliyordum köylerini yakıp evsiz yurtsuz bıraktığınız insanları, ben biliyordum ana dillerini yasakladığın eğitimini yabancı dilde verdiğinden ve de parasızlıktan dolayı eğitimsiz mesleksiz bir halkı, ben biliyordum öldürülen gazetecileri, ben biliyordum seçimlerdeki barajları, ben biliyordum gelir dağılımda ki eşitsizliğinde bu ülkenin dünyanın en üst sıralarında bulunduğunu, ben biliyordum bu ülkede hiçbir başbakanın, bakanın, paşanın çocuğunun doğru düzgün askerlik yapmadığını, ben biliyordum ki bu ülkede hiç bir halkın diğer bir halkla bir sorununun olmamasına rağmen, iki kardeşi bir birine öldürttüğünü. ben biliyordum parası olanın rüşvet ile bir şekilde kacak dolaştığını, ben biliyordum bedelli askerlik altında zenginlerin çocuklarının ayırt edildiğini... " (BT)
İnan Suver'in mektubunun tümünü okumak için tıklayınız.