Çocukların hevesle duvara yaslanarak resim yaptığı o kare, Instagram’daki milyonlarca filtreli güzel fotoğraf arasındaki en gerçek kareydi. Foto-illüstratör Ece Gökalp’in paylaştığı fotoğrafın altındaki #vansanatprojesi hashtag’i Van’da umutlu bir şeyler olduğunun göstergesiydi.
Bu vesileyle Van Sanat Projesi’nin yaratıcıları Leyla Akca ve Zeynep Kocaoğlu ile konuştuk. İkisi de yurtdışındaki eğitim ve iş deneyiminin ardından Türkiye’ye dönüp çalışmaya başlayan iki başarılı kadın.
Leyla Akca, ABD’deki 10 yıllık eğitim ve iş hayatından sonra İstanbul’a dönmüş. New York’taki Sandy Kasırgası’ndan sonra afetzedelere kriz danışmanlığı ve duygusal destek sağlamak amacıyla koordinatör olarak çalışmış. Ayrıca gelişim bozuklukları, ruhsal bozukluklar, travma, madde bağımlılığı gibi geniş bir alanda çocuklarla, ergenlerle ve yetişkinlerle klinik ve profesyonel çalışmaları da var.
Zeynep Kocaoğlu da, Amerika’da psikoloji ve dans üzerine lisans, hareket öğrenimi ve kontrolü üzerine yüksek lisans eğitiminin ardından Türkiye’ye dönmüş. Çapa Tıp Fakültesi’nde iki yıl boyunca sanat psikoterapileri ve rehabilitasyon programında kronik psikiyatri hastaları ile dans/hareket terapisi grupları yürütmüş.
Projenin tohumları derste atılıyor
Van Sanat Projesi, Leyla Akca’nın aklına ‘Uluslararası Sanat Terapisi Nasıl Yapılır?’ dersini dinlerken gelmiş. “Türkiye’de en acil ihtiyaç nerede?” diye düşününce Vanlı depremzedeler aklına gelmiş. Hemen Zeynep Kocaoğlu’nu aramış ve projenin ilk adımları atılmış.
Projeye daha sonra sürpriz iki isim de eklenmiş: Amerika’dan sınıf arkadaşları Samantha ile derste dinlediği konuşmacı ve projeye ilham veren Ashley. Daha önce Van’a ayak basmamış, ikisi Türkçe bile konuşamayan dört kadının macerası 2012’de başlamış.
Sanat terapisi konusuna gelecek olursak, çok basit tanımıyla; danışanların düşüncelerini, duygularını, fikirlerini ve deneyimlerini özgün ve kişisel bir şekilde sanat yoluyla keşfetmeleri ve ifade etmelerini destekleyen; pek çok ülkede kabul edilmiş bir tedavi yöntemi.
Kelimelerin yetersiz kaldığı yerde
Sanatın travmayla nasıl mücadele ettiğini Akca şöyle anlatıyor:
“Kelimelerin yetersiz kaldığı, duyguların ve düşüncelerin kelimelere sığmadığı durumlarda sanat terapisi kişiye rahatlama sunmanın yanı sıra farkındalık duygularını geliştirip iletişimi mümkün kılıyor. Sanat terapisinin farkı, kişinin kendi tedavisinde birebir aktif rol almasını sağlaması ve yaratıcılık sürecinde bulunan kişinin özgüvenini artırması.”
Sanat terapisinin özellikle çocukların travma öncesindeki normal işlevsellik düzeyine geri dönmesinde faydalı olduğunu anlatıyor. Tabii diğer yöntemlerde olduğu gibi sanat terapisinde de kesin çözüm garantisinin olmadığını da ekliyor.
“Devamlı psikolojik destek yok”
Akca ,Van Anadolu Kontenyner Kenti’nde şu an için devamlılığı olan herhangi bir psikolojik desteğin olmadığını; gönüllü olarak belirli aralıklarla gidip gelen bir psikiyatr olduğunu ama onun da ancak sınırlı sayıda kişiyle acil ihtiyaç bazında görüşebildiğini söylüyor. Yani, bölgeye hemen hemen hiç destek verilmiyor...
Van’a gittikleri ilk yıl 2012’de VAKAD (Van Kadın Derneği) ile kurdukları Bağımsız Kadın Çadırı’nda çalışmalarına başlamışlar. Temmuz 2013’te ise VAKAD’ın işletmeciliğini yaptığı Kevenli Kadın ve Çocuk Merkezi’nde atölyelerini kurmuşlar. 2013-2014 çalışmalarına Sanat Psikoterapileri Derneği, Van Sanat Projesi için para toplama olanağı vererek destek olmaya devam ediyormuş.
Akca, kadın ve çocukların, proje ekibini ilk günden bu yana olumlu karşıladıklarını şöyle anlatıyor:
“Birçoğu bizimle sıkıntılarını ve sorularını paylaştı. Ve verim aldıklarını belirttiler. Hali hazırda psikolojik ve duygusal desteğin yok denecek kadar az olması ve katılımcıların destek almaya istekli olup da imkansızlıktan alamıyor olmaları bizim projemizi çabuk benimsemelerinde yardımcı oldu."
Şimdiye kadar neler yapıldı?
Deprem travması yaşayan kişilerin psikolojik olarak ne kadar etkilendiklerine şahit olan ekip, ikinci yıl Van’a gittiklerinde başka bir manzarayla karşılaşmış. Bu kez de daha korunaklı ve yerleşik hayata geçiş vaadiyle verilen TOKİ’lere geçişin ardından aidatların ödenememe endişesi başlamıştı. Ayrıca aile içi şiddetin de arttığını gözlemlemişlerdi.
2014’ün ilk projeleri ise oldukça dolu geçmiş. Sömestr tatilinde Van’da yaptıkları işleri şöyle anlatıyor Akça:
“Altı gün boyunca yapılan atölyelerde, çocuklar ile duyguları tanıma ve çeşitli duygulara verilen tepkilerin farkındalığı için yap-boz çalışması, duyguların bedende yarattığı fizyolojik hisleri ayırt edebilmek için duygu bedenleri, farklı bakış açıları ile problem çözebilme yetisini geliştirmek için makas resmini dönüştürme, içimizdeki iyi ve kötü yönleri tanıma için canavar yüz çizimi, bireysellikten toplum bilincine geçişi aşılamak için petek çalışmaları gerçekleştirdik.”
"Çocuklarda güven ve mutluluk arttı"
Son gün, çocukların hazırladığı çalışmalardan bir sergi hazırlamışlar. Ayrıca Anadolu Konteyner Kent sakinlerinin tahsis ettiği boş konteynerına çocuk atölyesi kurup ‘Bizim Çocukların Atölyesi’ ismini vermişler ve atölyeyi Berkin Elvan’a ithaf etmişler.
Diğer atölye grubunda ise güç duygularla başa çıkabilme üzerine çalışmalar yapılmış. Atölyenin detaylarını Gökalp şöyle anlatıyor:
“Bunlardan ilki konteyner kentteki anılarından birkaçını görsele dönüştürmek üzerineydi. İlk etapta boyalarla boş kağıtlara yapılan çalışma, sonraki aşamasında çocukların yaşadıkları konteynerlerin önlerinde anılarını canlandırarak fotoğraf çektirmeleri ve bu fotoğrafların baskılarına resim yapmaları şeklinde devam etti. Son aşamada ise 'Rüya Kitabı' isimli yastık altı kitabı çalışmasıyla, rüyalarını ya da kabuslarını bu defterlerde toplayarak onlarla başa çıkabilme yöntemi üzerine çalışıldı.”
Zamanları kısıtlı olduğu için çalışmaları sadece çocuklarla yapmayı planlamışlar ama Konteyner Kent’e vardıklarında kadınların da psikolojisinin en az çocuklar kadar bozuk olduğunu duyunca, talep üzerine akşamları da kadınlarla çalışmışlar.
Projenin başından bu yana, gözle görülen inanılmaz farklar olduğunu şöyle anlatıyor Akca:
“Bunların en somut örneği atölye içerisinde azalan kaos ve şiddetle iletişim ile doğru orantıda artan tolerans ve paylaşım. Çocuklarda güven, huzur ve mutluluk duygusu arttıkça ve yaptıkları çalışmalarla problem çözme becerilerini pekiştirdikçe, sağlıklı sosyalleşme gerçekleştikçe onların şiddete eğiliminin azaldığını ve birbirlerine gösterikleri anlayışın arttığını gözlemledik.”
Zeynep Kocaoğlu da, çocukların ve kadınların yaratıcı süreçlerinde gittikçe daha özgürleştiklerini, yaptıkları işten keyif aldıklarını ve beraber üretmenin onlara iyi geldiğini söylüyor.
Kadınların üretimi facebookta
Kadınların üretime ve beraberinde hayata dahil olmalarını sağlayacak Kadın Atölyesi için kolları sıvayan ekip bu hayali de yakın zamanda gerçekleştirmiş.
Dayanışma ile toplanan atölye malzemelerle birlikte 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Van Anadolu Konteyner Kent Kadın Atölyesi’nin açılışını yapmış.
Atölyede üretilenler Kazova direnişçilerinin mağazasında da satılıyor. Kadınlar üretmeye devam ediyor ve ürünleri satacakları yeni yerler arıyor. Güzel haberse, yakında atölyenin Facebook sayfasından satışa başlanacak olması.
Ekibe yeni katılanlar da var Bu yıl gerçekleşen çalışmalara, Kamera Sokak ekibinden Kazım Kızıl'ın dahil olmuş. Kızıl, 27 Aralık 2013- 17 Ocak 2014 tarihleri arasında Van Anadolu Konteyner Kenti'nde barınma hakkı üzerine bir belgesel hazırlamak üzere çalışmış. Bu çalışmaların haricinde de ekibe destek olan Kızıl, atölye çalışmalarını fotoğraflamış ve videoya çekmiş. Van'da doğup büyüyen Mesut Nas da projeye bu yıl dahil olmuş. Resim eğitimi alan Nas, depremden sonra üç ay deprem koordinasyon merkezinde çalışmış. Daha sonra sanat terapisine olan ilgisinden dolayı Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yatan hastalarla sanat ve rekreasyon terapisi seansları yapmaya başlamış. Ece Gökalp ve Merve Nebioğlu da ekibe katılmış. Gökalp, Fotoğraf ve Video eğitiminin ardından insan habitatı üzerine çalışan genç bir sanatçı. Şu anda Universitæt der Künste Berlin'de Art in Context yüksek lisansı yapan Gökalp, İstanbul-Berlin arası çalışmalarını sürdürüyor. Nebioğlu ise, sosyoloji eğitiminin ardından iki ayrı üniversitede Sosyoloji ve Kültürel Çalışmalar yüksek lisansına devam ediyor. Kürt Kadın Hareketi üzerine çalışan Nebioğlu, Van'da Gökalp'le birlikte 6-10 yaş arası çocuklara foto-illüstrasyon atölyesi vermiş. |