Üniversitelerin yemekhane ücretlerine yaptığı zamlar, öğrencilerin geçim koşullarını yeniden gündeme getirdi. Üstelik zamlı fiyatları protesto eden öğrenciler bir de polis şiddetiyle karşılaştı. İstanbul'da ulaşıma gelen zamlar da eklenince üniversiteliler, geçinemediklerini toplu halde sosyal medyadan duyurmaya başladı. Türkiye'nin birçok kentinde meydanlara masa kuruldu, internetten imza kampanyası başlatıldı.
TIKLAYIN - İTÜ'deki Okuldan Uzaklaştırmalara Yürütmeyi Durdurma Kararı
TIKLAYIN - "Rektörün Kutlamalarına Bütçe Var; Öğrencinin Yemeğine Yok"
İstanbul'da farklı üniversitelerde okuyan öğrencilerle yaşam koşulları, gelecek kaygılarını, harcamalarını sorduk.
TIKLAYIN - Üniversitelilerden Zamlara Karşı Kampanya: Açlıkla Sınav Olmaz
İstanbul Kadıköy'de konuştuğumuz Ceyda Yılmaz 19 yaşında İstanbul Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı öğrencisi. Aslında, psikoloji ya da felsefe okumayı istediğini ancak bu alanda iş bulmanın zor olacağını düşünerek 'dil bölümünü" tercih ettiğini söylüyor. Gelecek kaygısından söz açılmışken Ceyda Yılmaz şunları söylüyor:
"Kaygılar tercih dönemi başlıyor"
"İlgi alanım psikoloji ve felsefeydi fakat Türkiye’de bu bölümlerden mezun olup bir iş yapabilmek çok zor. Özellikle felsefe okumayı çok daha fazla istiyordum ama işsiz kalma ihtimalim de çok yüksek. Liselerde öğretmen olabilirdim ama zaten KPSS’de atanma sorunu var, binlerce öğretmen atanamıyor, işsiz bekliyor. Bütün bunları ortaokul yıllarımda düşüyordum, lisedeyken bu bölümlerde geleceğim olmadığını düşünerek karar değiştirdim
“Bölüm tercih ederken benim gibi kaygı taşıyan birçok üniversiteli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda yalnız değilim, birçok öğrenci gelecek kaygısı ‘iş bulabilir miyim?’ düşüncesiyle istediği bölümü değil iş bulabileceği bölümü okumayı tercih ediyor.
“Fakat her bölümde okuduğum bölümde de gelecek kaygısı taşıyorum. Çünkü mezun olduğumda ne yapacağımı bilmiyorum. Muhtemelen birçoğumuz kendi alanlarımızda iş bulamayacağız ve başka sektörlere yönelmek zorunda kalacağız. Aslında geleceksizlik hayal kuramama durumumuz lise çağlarımızda başlıyor.
"Çalışmak zorundayız"
“Biz şu an gençlik çağımızdayız, en deli dolu, en kanımızın kaynadığı yaşlardayız. Ama biz bu şekilde yaşamıyoruz. Hem çalışmak zorunda kalıyoruz, çalışırken okulu düşünmek zorunda kalıyoruz. Tiyatroya sinemaya gitmek için birkaç gün yemek yemiyoruz. Ancak bu şekilde gidebiliriz çünkü büyük çoğunluğumuz için sinema, tiyatro lüks kalıyor.
“Gençlik enerjisi gençlik ruhu taşımıyoruz çünkü çok mutsuzlaştık. Ve biz şu anda bu duygulardaysak bunları hissediyorsak ileride nasıl olacağız düşünemiyorum. Çalışmak zorunluğu hissetmek bir üniversitelinin önceliği olmamalı, bir öğrenciyiz."
Param olmadığı için sosyal hayatım da yok"
19 yaşındaki Zeynep Tirüdi de İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okuyor. Kastamonu’dan İstanbul’a Siyaset Bilimi okumaya geliyor:
“Üç kardeşiz abim ve ben üniversite okuyoruz. Annem ve babam ayrı. Babamdan destek görmüyoruz. Aldığımız bursla okumaya çalışıyoruz. İstanbul’a Kastamonu gibi küçük bir şehirden geldim. İstanbul’un pahalılığı yüzüme vurunca oldukça zorlandım.
“Devlet yurdunda kalıyorum, 200 TL veriyorum. Yurt okula yakın olduğu için yol parası vermiyorum ama yemek parası zaten o kadar fazla ki, bursum yemek ve yurt parasıyla bitiyor. Günde üç kez yurt ya da okulda yemek yediğimde 10 TL’den fazla veriyorum.
"Param kalmadığı için de hiçbir sosyal hayatım yok. Okul ve yurt arasında gidip geliyorum. Kaldığım yurt Fatih’te, çevresinde çok fazla tarihi yerler, müzeler var, gitmek istiyorum ama cebimde param yok. Ayasofya hemen yanımda ama gidemiyorum.
“Ben siyasete ilgi duyduğum için bu bölümü seçtim. Meclis’te bakanlıklar da yer almak istiyorum. Buralarda yer almak için artık büyük torpillerin olması gerekiyor. Ama ben yine de amacımdan vazgeçmeyeceğim belki ben mezunu olana kadar Türkiye’de bir şeyler değişir, liyakat gelir. O zaman ben de ideallerime ulaşırım."
"İş bulma umudum hiç kalmadı"
22 yaşındaki Melike Korkmaz ise İstanbul Esenyurt Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencisi. Melike Korkmaz, çevresinin de yönlendirmesiyle 'iş bulma ihtimali yüksek' düşüncesiyle diyetetik bölümünü tercih ediyor. Şu an iş bulma umudunun kalmadığını söylüyor:
"Üniversiteye girdiğim dönemde popüler bir bölümdü. Diyetisyen olma hevesiyle seçmedim yani bölümü, iş bulabilirim diye seçtim. Ben hazırlanırken her sağlık ocağında diyetisyenin çalıştırılacağı söylenmişti, işsiz kalmam diye düşündüm. Ama yanıldım.
"Üç ay sonra mezun olacağım ve ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok. Vadedilen bir gelecek yok. KPSS puanları çok yüksek, 94 ile atamamız yapılıyor ve 50-100 kişi alınıyor yani atanmak neredeyse imkânsız.
"Bütün bunları düşünmekten sosyalleşemiyorum. Umutla baktığım bir gelecek yok. Üstümüzde çok fazla yük var. Biz üniversiteliler insanca öğrenci gibi yaşamak istiyoruz. Geçen gün bir haberde okumuştum bir alışveriş merkezi çalışanlarının hepsi üniversite mezunu, işte bize vadedilen gelecek. Kimse kendi mesleğini yapmıyor."
"Konfor değil kitap parası istiyoruz"
Baran ise İstanbul Üniversitesi öğrencisi. "Öğrenci hayatı konforlu değil, bunu biliyoruz, biz zaten konfor beklemiyoruz. Ama kitap, dergi alırken bari cebimizde para olsun istiyoruz" diyen Baran, şöyle devam ediyor:
"Ailelerimizden hocalarımızdan duyuyoruz öğrencilik dönemlerini, anlatıyorlar. Eskiden üniversiteliler, üniversiteli gibiymiş ama biz bir araya gelip bir konsere bile gidemiyoruz, çünkü cebimizde para yok. Bu bir yana okulda bile zar zor zaman geçiriyoruz. Çünkü bir çoğumuz çalışıyoruz ve okul ile iş arasında geçiyor hayatımız.