Üniversitelerdeki rektörlük seçimleri, YÖK’ün sıralamaları, cumhurbaşkanın rektörü ataması… İstanbul Üniversitesi’ndeki seçimler, rektörlük seçimi sistemini yeniden gündeme getirdi.
YÖK ve cumhurbaşkanlığı süreçleri en yüksek oy alan adayların atanmamasına yol açtığı için anti-demokratik olduğu yönünde eleştiriler alıyor. Üniversitelerdeki seçimlerde de katılım problemi var.
Mevcut sistemde yalnızca öğretim üyeleri seçimlerde oy kullanıyor, öğrencilerin, çalışanlar ve araştırma görevlilerinin seçimlerde temsiliyeti yok.
Bu konuyu Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Tahsin Yeşildere ile konuştuk.
Mevut sistemi “ucube” diye tanımlayan Yeşildere, öğrenci, çalışan ve tüm öğretim görevlilerinin de seçimlere katılımının sağlanması gerektiğini söyledi. Yeşildere, “üniversitenin nasıl yönetileceğini her üniversitenin kendisi belirlemeli” dedi.
“Ucube sistem”
Kamu üniversitelerinde rektörler üç aşamada belirleniyor. Öğretim üyelerinin oylarıyla profesör unvanlı kişiler arasından seçim yapılıyor. En çok oy alan altı kişi YÖK’e sunuluyor. Yükseköğretim Genel Kurulu, bu adaylar arasından seçeceği üç kişi Cumhurbaşkanlığına sunuyor. Cumhurbaşkanı, bunlar arasından birini seçip rektör olarak atıyor.
Yeşildere, öğrencilerin ve çalışanların seçimlerde söz hakkı olmadığını belirterek sistemin tamamında sorun olduğunu anlattı.
“Bu bir sistem meselesi. Askeri rejimin ürünü olan YÖK’ün merkezci, otoriter yapısının üniversitelere yansıdığını görüyoruz. Sistemin bozuk olması, rektör seçimlerine, bilim üretmeye, eğitim öğretim niteliğine dek yansıyor.
“YÖK ve cumhurbaşkanı rektörü, rektör de dekanları, dekanlar anabilim dalı başkanlarını belirliyor. Hiyerarşik bir düzen var.
“Üniversiter yapıya, demokratik, özerk üniversite modeline yakışmayan bir model. Özerklik, akademik özgürlük yok. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yok. Ucube bir sistem, başından beri karşı olduğumuzu dile getirdik.”
“Tek model olmasın”
Üniversitelerin nitelik kaybettiğini belirten Yeşidere gidişattan kaygı duyduklarını, bu gidişatın önüne geçilmesi için YÖK’ün koordinasyon kurulu hale gelmesi ve üniversitelerin özgür bırakılması gerektiğini söyledi:
"Mevcut sistemden vazgeçmek gerekir. Raşit Tükel'in de vurguladığı gibi öğrencilerinden çalışanlarına üniversitenin tüm bileşenlerinin iradesi seçime yansımalı. Atamalar söz konusu bile olmamalı."
“Özerk ve demokratik üniversite için tüm bileşenlerin katıldığı bir seçim çok önemli. Ama burada kriter belirlememek lazım. Ben merkezci yapıdan ziyade üniversiteler nasıl yönetileceklerine kendileri karar vermeli.
“Öğrenciler ve çalışanlar kendi içlerinde delegasyon seçebilir, başka bir üniversitede başka yöntem bulunabilir… Bunları üniversite kendi içinde tartışmalı.
“Kimsenin rektörü atamasına gerek yok, tek model yapmayalım, her üniversite sistemini kendisi yaratsın."
“Seçimde birinci çıkan atanmalı”
YÖK, İstanbul Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimlerinde İÜ Demokratik Üniversite Girişimi’nin adayı olarak en yüksek oyu alan Prof. Dr. Raşit Tükel’e ikinci sırada yer verdi. Şimdi sıra cumhurbaşkanında.
Yeşildere, önceki cumhurbaşkanları döneminde de üniversitedeki sıralamanın değişmesine karşı olduklarını belirtti. Atamaları gerçekleştirecek Erdoğan’a da sandık iradesine saygı çağrısı yaptı:
“Cumhurbaşkanı söylemlerinden ter düşmemesi gerekir. Eğer demokrasiyi gerçekten içselleştirmişse, ‘sandık iradesine saygı duyun’ söylemini üniversite için de yapsın. Akademisyenlere saygı duysunlar, akademisyenlerin verdiği kararları hiçe saymasınlar.
“Raşit Tükel atanmalıdır. Kabul etmediğimiz bu sistemde bile üniversitenin özgür iradesine saygı duyularak seçimde birinci çıkan herkes atanmalı." (BK)