Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele amacıyla ülkelerin ortak hareket etmelerini hedefleyen Paris Anlaşması’nı TBMM’ye sunarak onayladı.
Bugüne kadar 191 ülkenin taraf olduğu Anlaşma; küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı ve bu doğrultuda, yüzyılın ortasına kadar sera gazı emisyonlarının sıfırlanması için ülkelerin ortak çalışmasını teşvik ediyor.
TIKLAYIN - 10 soruda Paris İklim Anlaşması
İklim değişikliği konusunda çalışan kurumların ortak imzasıyla yayımlanan açıklamaya göre, Türkiye’nin Anlaşmaya taraf olmasının olumlu bir adım. Kurumlar, 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefinin benimsenmesiyle de Türkiye’nin iklim politikasında yeni bir dönem başladığını vurguluyor.
TIKLAYIN - Paris İklim Anlaşmasının onaylanması ne anlama geliyor?
Yeni eylem planları
BM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan "Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz” açıklamasını yapmıştı.
Bu taahhüde ve 2053 hedefine ulaşmak için kısa vadede emisyon azaltım hedeflerinin belirlenmesi ve enerji başta olmak üzere sanayi, ulaştırma, bina, tarım, atık ve doğal varlıkların kullanımı konularında yeni eylem planları hazırlanması bekleniyor.
Sera gazı azaltımı
Türkiye, dünyada en fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16. sırada ve kişi başı emisyonları her gün artıyor.
Açıklamaya göre, sera gazı emisyonlarının azaltımı için öncelikle, Türkiye’nin 2053 yılına kadarki süreci kapsayacak kısa vadeli iklim hedefleri belirlemesi gerekiyor.
Paris Anlaşması’nın 1,5 derece hedefiyle uyumlu bir politika geliştirebilmek için, halihazırda sera gazı emisyonlarında artıştan azaltımı öngören Ulusal Katkı Beyanı’nı diğer ülkeler gibi gözden geçirmesi ve daha iddialı emisyon azaltım hedefleri sunması bekleniyor.
Enerji sektörüne müdahale
Açıklamada yer alan bir diğer konu ise Türkiye’nin yeni iklim politikası doğrultusunda sera gazı emisyonlarının azaltımı için yeni eylem planlarını hangi sektörler için hazırlayacağı…
Buna göre, iklim değişikliğinde en büyük etkiye neden olan enerji sektörü başta geliyor. Türkiye’nin fosil yakıtlardan aşamalı olarak çıkması, mevcut fosil yakıt destek ve teşviklerini sonlandırması ve tüm kamu kaynaklarını güneş ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarına, bunun için gerekli altyapı çalışmalarına ve tüm kesimleri kapsayacak adil dönüşüm planlarına ayırması öncelikli konular olarak ortaya çıkıyor.
Kömür santrallerinin yapımı
Kurumlar, hükümetin yeni iklim politikası dahilinde ilk adım olarak yeni kömür santrali yapılamayacağını taahhüt etmesine dikkat çekiyor. 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşmak için yeni kömür yatırımlarının yapılmaması gibi bazı önemli kilometre taşlarının bugün belirlenmesi gerekiyor.
İklim politikasında yeni bir döneme giren Türkiye’nin, geçtiğimiz hafta yeni kömürlü santrallerinin inşaatını durdurmayı amaçlayan “Yeni Kömür Santrali Yok Sözleşmesi” gibi girişimlerin izinde “yeni kömür yok” hedefini mutlaka taahhüt etmesi gerekiyor.
Kömürden aşamalı çıkış
Kurumlar, Türkiye’nin aynı zamanda kömürden aşamalı çıkış için de bir hedef yıl belirlemesi gerektiğini söylüyor. Mevcut kömürlü termik santrallerin, yenilenebilir kaynaklarla ikame edilerek aşamalı olarak emekliye ayrılması, 2053 net sıfır hedefinin gerçekleştirilmesi için olmazsa olmaz.
Bugün itibariyle, Avrupa’da 19 ülke kömürden tamamen çıktı ya da tamamen çıkma taahhüdünü duyurdu. İklim politikasında yeni bir döneme giren Türkiye, kömürden çıkışı planlayarak, bu konuda lider ülkeler arasına girebilir.
Fosil yakıtlardan uzaklaşmanın yanı sıra iklim değişikliğiyle mücadele için atılacak her adım, istihdam, temiz hava, teknolojik gelişim gibi faydaları da beraberinde getiriyor. Bilimsel araştırmalar, Türkiye’nin aktif bir iklim politikası yürütmesi halinde milli gelirinin yüzde 7 artacağını gösteriyor.
Ülkeler taahhütlerini güncelledi
Bugüne kadar Paris Anlaşması’na taraf 110 ülke Ulusal Katkı Beyanlarını güncelledi. 1990 yılı baz alınarak 2030 yılına kadar İngiltere yüzde 68, AB yüzde 55 ve ABD yüzde 43 oranında sera gazı azaltım taahhüdü verdi.
Türkiye’nin mevcut azaltım taahhüdü, söz konusu ülkeler gibi mutlak bir azaltım hedeflemediği, sadece artıştan azaltımı hedeflediği için, 2030 yılındaki sera gazı emisyonu hedefi 1990 yılına göre 4 kattan fazla artış anlamına geliyor.
İmzacı kurumlar:
- 350.org
- Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
- CAN Europe (Avrupa İklim Eylem Ağı)
- Doğa Derneği
- Doğa Koruma Merkezi
- Ege Orman Vakfı
- Genç Düşünce Enstitüsü
- Greenpeace Akdeniz
- İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD)
- Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal)
- Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA)
- TEMA Vakfı
- WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)
- Yeşil Düşünce Derneği
- Yuva Derneği
(TP)