*Görsel: webtekno.com
Yeşil Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu, Dışişleri ve Çevre Komisyonlarında bugün görüşülecek olan "Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi"ne dair bir açıklama yaptı.
Yeşil Sol Parti'nin yaptığı açıklamada, "Paris'in onaylanması yetmez, iklim krizini önleyici adımların hemen atılması gerekiyor. Parti olarak her düzeyde bunun takipçisi olacağız" denildi.
İktidarın aymazlığı
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"İktidar 2016’da imzaladığı Paris Anlaşması’nı çeşitli uluslararası ekonomik ve politik baskılar sonunda onaylanmak üzere meclise gönderiyor. Aslında imza ile onay arasında geçen bu kadar zaman günümüzün en önemli kriz alanlarından olan iklim kriziyle mücadeleyi ne kadar az önemsediğinin bir göstergesi.
"Türkiye’nin, iklim krizinden en çok etkilenecek, krizin getirdiği kuraklık ve olağan dışı hava olaylarıyla en çok karşılaşacak ülkelerden biri olduğu bilinse de iktidarın bu konudaki aymazlığı nedeniyle her gün hektarlarca orman yangınına, ülkenin çeşitli yerlerinde korkunç sellerin yol açtığı can kayıplarına, kuraklık nedeniyle doğal hayatın olduğu gibi tarımsal üretimin de olumsuz etkilendiğine tanık oluyoruz.
"2015’te BM çatısı altında imzaya açılan Paris İklim Anlaşması, en başından beri dünyada yaşam savunucuları ve bilim insanlarının bir dizi eleştirisini aldı. Eleştirilerin başında bu anlaşmanın herhangi bir denetim ve yaptırım mekanizması içermediği yer alıyor. Yani anlaşmaya imza atan devlet, verdiği vaatleri yerine getirmezse herhangi bir şey olmuyor.
"Bunun dışında anlaşmanın hedefi, 2100’e gelindiğinde ortalama küresel sıcaklıktaki artışın sanayi devrimi öncesine göre 2oC, hatta mümkünse 1,5oC ile sınırlandırılması olarak ifade edilmesine rağmen, anlaşmaya taraf olan devletlerin yapacaklarını sıraladıkları “Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanları”nı inceleyen bilim insanları, her devletin vaat ettiklerini harfiyen yerine getirseler bile (ki yukarıdaki belirttiğimiz gibi bunun garantisi de yok) 2100’e gelindiğinde sıcaklık artışının yüzde 90 ihtimalle 2oC’den fazla, yüzde 33 ihtimalle de 3oC’den fazla olacağını ortaya koydular.
Dertleri "yaşanabilir bir dünya" değil
"Türkiye’nin verdiği “Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanı” bunun neden böyle olduğunu açıkça gösteren en açık delillerden biri. Zira diğer devletlerin pek çoğu yetersiz bile olsa 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını azaltma vaadinde bulunmasına karşın Türkiye, saldığı sera gazlarını 2012’nin iki katına çıkarma vaadi verdi!? Bunu yaparken de dostlar işte görsün namına aslında hiçbir şey yapmasa çok daha fazla gaz salacağını, ama alacağı tedbirle bu artışı sınırlayacağını söyledi. Üstelik verdiği rakamlar üstünde oynanmış rakamlar. Kısaca Türkiye aslında iklim krizine karşı hiçbir şey yapmama sözü vermiş oldu."
Dünya devletlerinin bu anlaşmada ortaya serdikleri “niyet”lerle tüm dünyayı çok büyük risklerle karşı karşıya bıraktığını söyleyen Yeşil Sol Parti, bunun nedeninin de bu anlaşmayı hazırlayanların gerçek derdinin yaşanabilir bir dünyaya ulaşmak olmadığını ve var olan ekonomik-politik düzenin devamını garantiye almak istemeleri olduğunu söyledi.
Anlaşmayı yetersiz buluyoruz
Açıklamanın devamında şöyle denildi:
"Yeşil Sol Parti olarak Paris İklim Anlaşması’nı yetersiz buluyoruz. İklim krizini önlemenin devletlerin niyetlerine bırakılmasını ise şiddetle ret ediyoruz. TBMM ‘de Paris İklim Anlaşması’nın onaylanacak olması bir adım olmakla birlikte bu anlaşmada Erdoğan hükümetinin ortaya koyduğu “niyet”e kesinlikle karşıyız. “Niyet beyanı”nda iklim krizinin önlenmesi için 2030’a kadar nükleer enerji santrali işletilmesi beyanı ve nükleer enerjiye dayalı yaklaşım asla kabul edilemez. Erdoğan hükümetinin 2030’a kadar güneş ve rüzgardan elde edilecek elektrik enerjisi vaatleri son derece yetersiz ve sorunludur. "Toplu taşım" ve "iyi tarım" konularında verilen vaatlerde olduğu gibi Erdoğan hükümetinin vaatleri muğlaktır ve iklim krizini önlemeye yönelik adımlardan çok uzaktır.
"Glasgow’da Kasım ayında yapılacak olan BM COP26 zirvesinde, dünyanın her yerinden yükselen eleştiriler ve iklim adaleti mücadelesinin yarattığı basınç devletleri sıkıştırmakta, Paris’i imzalarken ortaya koydukları “niyet”lerini revize etmeleri konusunda zorlamaktadır.
"Türkiye iklim adaleti mücadelesi verenler olarak; iktidarı gerçekçi adımlar atma ve yaşama geçirme konusunda zorlamamız ve süreci aşağıdan basıncı diri tutarak takip etmemiz gerektiğini düşünüyor, tüm yaşam savunucuları ve toplumsal muhalefeti ortak mücadeleye çağırıyoruz.
Alternatif eylemler ve toplantılar
"Dünyanın kaderini bir avuç devlet yöneticisi ve sermayeye terk etmeyeceğiz. COP26 zirvesinin yapılacağı İskoçya’nın Glasgow kentine dünyanın dört bir yanından gelecek yaşam hakkı savunucuları olarak alternatif eylemler ve toplantılar düzenleyeceğiz. İklim krizinin dolayısıyla ekolojik krizin önlenmesi için küresel mücadeleyi yükselteceğiz. Yeşil Sol Parti olarak iklim krizi dahil her türlü yaşamsal ve toplumsal sorunun tabandan yükseltilecek, demokratik ve kolektif mücadeleyle çözüleceğine inanıyoruz.
"Anlaşması’nın onaylanacak olması bir adım olmakla birlikte bu anlaşmada Erdoğan hükümetinin ortaya koyduğu “niyet”e kesinlikle karşıyız. “Niyet beyanı”nda iklim krizinin önlenmesi için 2030’a kadar nükleer enerji santrali işletilmesi beyanı ve nükleer enerjiye dayalı yaklaşım asla kabul edilemez. Erdoğan hükümetinin 2030’a kadar güneş ve rüzgardan elde edilecek elektrik enerjisi vaatleri son derece yetersiz ve sorunludur. "Toplu taşıma" ve "iyi tarım" konularında verilen vaatlerde olduğu gibi Erdoğan hükümetinin vaatleri muğlaktır ve iklim krizini önlemeye yönelik adımlardan çok uzaktır."
(SO)