* Fotoğraf: Pexels
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Doç. Dr. Ali İhsan Şekertekin ve yüksek lisans öğrencisi Fatemeh Ghasempour fosil yakıtların çevreyi nasıl kirlettiğini uydu verileriyle ortaya çıkaran bir yazılım geliştirdi.
2018 yılından bugüne günlük veya aylık toplanan veriler ışığında, İstanbul, Ankara ve İzmir’in Türkiye’nin en kirli kentleri olduğu tespit edildi. Bu illeri sanayi ve nüfusun yoğun olduğu Bursa ile Kocaeli, Karadeniz’de Zonguldak ile Samsun, güneyde ise Mersin, Adana ve Antep takip etti.
Prof. Dr. Kutoğlu, “Özellikle pandemi nedeniyle kapanmanın olduğu, ulaşımın yasaklandığı dönemlerde kirlilik son derece azalmış. Ama açılmayla birlikte ulaşımın artmasıyla yeniden kirlilik miktarının arttığını gördük” dedi.
TIKLAYIN - Türkiye'de sadece 2 şehrin havası temiz
Azotdioksit ölçülüyor
Uydu verilerini kullanarak, fosil yakıtların yarattığı çevre kirliliğinin tespitini sağlayan yazılım, azotdioksit (NO2) fosil yakıtların, yani gaz, kömür ve yağların yanması sonucunda ortaya çıkan hava kirleticileri ölçüyor. Yazılım sayesinde, uyduya dayalı verilerde, Türkiye’nin 2018, 2019, 2020 ve 2021 Eylül ayı ortalamalarının istatistiki verileri hesaplandı.
Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, uydulara yerleştirilen hiperspektral kameraların, bitkilerin gelişimi, analizi, havadaki, sudaki kirlilik gibi bilgileri, jeolojik bilgileri çıkarma gibi dünya üzerinde birçok analizde kullanıldığını söyledi.
Kutoğlu: Kirleticilerin azaltılması gerekiyor
Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, geliştirdikleri yazılımla Türkiye genelindeki özellikle fosil yakıtların yarattığı hava kirliliğini görüntülediklerini belirten Prof. Dr. Kutoğlu şunları anlattı:
“Son dönemde iklim değişikliği nedeniyle hava kirliliği son derece önemli. Hatta ekonomik tedbirler de alınmaya başlandı. Yeşil mutabakat diye bir ekonomik sözleşme söz konusu. Cumhurbaşkanımız da Paris Sözleşmesi’ne imza attı. Bu kirliliğin takip edilmesi, iklim değişikliğini azaltılabilmek için küresel ısınmayı azaltılabilmek için bu kirleticilerin azaltılması gerekiyor.
“Dolayısıyla bunun azalıp azalmadığını anlayabilmek için de takip edilmesi gerekiyor. Buna yönelik arkadaşlarımızla çalışma yaptık. Bu karbon içerikli malzemelerin yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkan zararlı gazlardan bir tanesi. Bunu bir uydu sensörüyle izlemek mümkün. Bu yazılımda Türkiye üzerinde azotdioksit miktarının aylık ve günlük olarak değişimlerini görebiliyoruz.”
Fatemeh Ghasempour ve Hakan Kutoğlu
Elektrikli araçlar ve kirlilik seviyesi
Yazılımın önemli bilgiler sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Kutoğlu, hangi bölgede ne kadar çok karbon emisyonu olduğunu, ne kadar çok karbon içerikli kirleticinin havaya saçılmış olduğunu görebildiklerini ifade etti. Prof. Dr. Kutoğlu, nüfusun ve ulaşımın yoğun olduğu illerde kirletici miktarının yoğun olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Özellikle pandemi nedeniyle kapanmanın olduğu, ulaşımın yasaklandığı dönemlerde bu kirletici son derece azalmış. Ama açılmayla birlikte ulaşımın artmasıyla yeniden kirlilik miktarının arttığını gördük. Bu anlamda mademki ulaşım bunda çok etki yapıyor o zaman bizim de yakın gelecekte dünyada olduğu gibi özellikle mazotlu araçlardan elektrikli araçla dönemimiz ülkemizdeki kirlilik seviyesinin azalmasına katkı verecektir.
TIKLAYIN - Fosil yakıtlara hava kirliliğinden daha fazla fon ayrılıyor
“Bizim yaptığımız çalışma bunu gösteriyor. Bazı bölgelerde özellikle Marmara, İzmir, Ankara bölgesinde ulaşım kaynaklı olduğunu görüyoruz ama bazı bölgelerde nüfus yoğunluğu düşük olmasına rağmen oralarda da zaman zaman bu kirleticinin yükseldiğini görüyoruz. Bu da farklı sanayi tesislerinden kaynaklanabilir.
“Güneydeki kirlenme ulaşımın yanı sıra tarımsal faaliyetlerden de kaynaklanabilir. Çünkü anız yakma olayında da bu kirlilik ortaya çıkıyor. Yine yanlış gübrelemede de azotdioksit ortaya çıkıyor. Buradaki yoğunluğun tarımsal faaliyetlerden kaynaklandığını düşünüyoruz.”
Kara Rapor 2021 ne diyordu?
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı “Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” çalışmasına göre, 2020’de Türkiye’de 42 şehirde kanserojen olan ince partikül (PM2.5) seviyesi yeterli düzeyde ölçülmedi. Yeterli veri alınabilen 72 ilin partikül madde değerleri (PM10) incelendiğinde 45 ilde hava kirliliğinin ulusal sınır değerleri dahi aştığı tespit edildi.
Raporda, hava kirliliğinin Türkiye’nin 12 şehrinde artık tüm yıla yayılan bir sorun olduğunun altı çizildi. Rapora göre; Muş, Iğdır, İstanbul, Sinop, Malatya, Edirne, Tokat, Kayseri, Denizli, Düzce, Karabük, Ağrı ve Ankara’daki 15 istasyonda 2020 yılı boyunca yapılan ölçümlerde “yüksek hava kirliliği” gözlemlendi.
Rapora göre, 2020’de İstanbul’da PM10 ortalaması önceki yıllara göre daha düşük seviyelerde olsa da uzmanlar bu seviyenin dahi DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerlerin iki katı olduğuna dikkat çekti. 2020’de İstanbul’un Mecidiyeköy, Sultangazi, Esenyurt ve Alibeyköy ilçelerinde PM10 ortalamasının DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 3 katından fazla seviyede olduğu tespit edildi.
Ankara Siteler istasyonunun yakınında ise yıllık PM10 ortalaması DSÖ kılavuz değerlerinin dört katını aştı.
İzmir’deki en kötü hava kalitesi, 2016 yılından beri ölçüm verileri kamuoyu ile paylaşılmayan Aliağa’da ölçüldü. İlçede, DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 2 katından fazla bir kirlilik yaşandığı ortaya konuldu.
(TP)