* Fotoğraf: Ağrı Cezaevi / AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, başta hasta mahpuslar olmak üzere risk rubunda olan mahpusların bir an önce tahliye edilmesini ve tüm mahpusları kapsayan, eşit ve adil bir infaz değişikliğinin bir an önce gerçekleştirilmesini istedi.
TTB’nin yazılı açıklamasında, İşkencenin Önlenmesi Komitesi ile BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin “cezaevlerindeki insan sayısını azaltmaları için acil harekete geçme” çağrısı yaptığı, COVID-19 salgınının görüldüğü birçok ülkede hükümetlerin cezaevlerinde ayrımsız tahliyeleri başlattığını hatırlattı.
Bugün Meclis Genel Kurulunda görüşülmeye başlanacak olan infaz düzenlemesi hasta mahpuslarla ilgili de bazı değişiklikler içeriyor ancak uygulamanın ne olacağı belirsiz.
“Cezaevleri, huzurevleri, çocuk bakım evlerinde risk çok yüksek”
COVID-19 enfeksiyonunun hızla yayıldığını belirten TTB, “Yaşlı ve kronik hastalığı bulunan kişilerle birlikte, cezaevleri, huzurevleri, çocuk bakım evleri gibi yerlerde kalanlar için risk diğer gruplara göre çok yüksektir” açıklamasını yaptı.
“Adalet Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 355 hapishanede 294 bin mahpus bulunuyor. İçlerinde suçu kesinleşmemiş tutuklular da var.
“Ayrıca cezaevlerinde sayıları yaklaşık 140 bini bulan ve zor koşullarda çalışan doktor, diş hekimi, psikolog, sosyolog, sosyal çalışmacı, sağlık memuru, gardiyan ve jandarma görev yapıyor.
“Bu çerçevede yaklaşık 440 bin kişinin COVID-19 salgınından toplumun diğer bireylerine ve kesimlerine göre etkilenme ve birbirlerine bulaştırma olasılığı çok yüksektir.”
“Hapishane koşullarında korunmak mümkün değil”
“Hapishaneler havalandırmanın yetersiz, kişisel alan ve hijyenin iyi olmadığı kapalı mekanlardır. Yoğun ve sürekli değişen nüfus, cezaevlerinde çalışan görevlilerin dışarı ile sürekli temas halinde olmaları, hapishanelerin özellikleri ve organizasyonu bu tür salgınların yayılması için oldukça elverişli ortamlardır.
“Salgına karşı önerilen en temel yaklaşım, insanların birbirleriyle temasını en aza indirerek virüsün hasta kişiden sağlıklı kişiye bulaşmasının azaltılmasıdır. Hastalığı önlemenin en etkili yolu tıbbi içeriklerine uygun olarak, karantina, izolasyon ve fizik uzaklık uygulamasıdır. Hapishane koşulları ve uygulamalar göz önüne alındığında tutuklu ve hükümlülerin gerekli fizik uzaklığı korumaları mümkün değildir.
“Olabilecek olası bir bulaş sonrasında bütün tutuklu ve hükümlülerin COVİD-19 hastalığına yakalanması ve cezaevi koşullarında sağlık hizmetlerine erişimde yaşanacak sıkıntılar da göz önüne alındığında yaygın ölümlere varan sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.”
“Mahpusların bağışıklık sistemi zaten zayıf”
“Olağan zamanlarda da cezaevlerinde hükümlü ve tutukluların sağlık hizmetlerine erişiminin zor olduğunu biliyoruz. Mahpusların yeterli ve dengeli beslenememeleri, sabun ve deterjan başta olmak üzere, hijyen malzemeleri gibi temel ihtiyaçlara ulaşmada zorluk çekmeleri ve bu ihtiyaçların parayla karşılanması, benzeri nedenlerle hapishanelerdekilerin bağışıklık sistemlerinin son derece zayıf olduğu bilinmektedir. Bu nedenle salgından etkilenme ve hastalanma riskleri yüksektir.
“Salgının daha fazla tehdit ettiği risk gruplarından başta hasta mahpuslar olmak üzere özellikle risk grubunda olanların (60 yaş ve üstü yaşta olanlar, kronik hastalıkları (tansiyon, şeker vb.) olan, bağışıklık sistemi zayıf olan, bağışıklık sistemini zayıflatan ilaçları kullananlar, çocuklu ve hamile olanların) bir an önce tahliyesi ve tüm mahpusları kapsayacak ve mahpuslar arasında ayrımcılığı gütmeyen eşit ve adil bir infaz değişikliği gerçekleştirilmelidir.
“Sağlık hizmetlerine erişim ve yaşam hakkı, mahpuslar için de en temel haktır. Cezaevine girmiş bir kişi alıkonulma nedeni ne olursa olsun, sağlık hizmetlerine erişim ve yaşam hakkından mahrum bırakılamaz.” (AS)