Teras Sergileri<40 ile Genç Heykel Üzerine
Metrodan çıkıp Maslak’ın plazalarla kaplı iş kokan havasının içine saklanmış bir çağdaş sanat müzesi Elgiz. Bahçesinde heykeller ve içeride sergilenen eserlerle tam bir kaçış noktası. Müze, bu sene Guggenheim Uluslararası Direktörler Konseyi’nin desteğiyle üçüncüsü gerçekleştirilen Teras Sergileri<40’ta 40 yaş altı heykeltıraşların eserlerine yer veriyor.
Sergide korkudan umuda, baskıdan toplumsal kaygılara birçok konuyu ele alan eserler bulunuyor. Sergi ekibinden Grazia de Colle eserlerin konu çeşitliliğiyle ilgili “Eserlerin seçimi yapılırken özellikle herhangi bir tema veya konu üzerinde durulmuyor. Eserlerin çoğunun güncel konulara değiniyor olmasına tesadüf diyebiliriz çünkü güncel sanatçılarla çalışıyoruz ve onlar da doğal olarak güncel konuları ele alıyorlar. Gündelik yaşamın ve sorunların çağdaş sanattaki yansıması da diyebiliriz buna” diyor.
“Genç sanatçılara eserlerini sergileme imkanı”
2001’de açılan Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi genç sanatçılara ve küratörlere destek platformu olma amacıyla kurulmuş. Grazia de Colle’e “Neden 40 yaş altı heykeltıraşlar?” sorusunu yönlendirdiğimizde cevabı “Gençlere sergileme imkânı verilebilsin diye” oluyor.
“Serginin haberini bütün üniversitelere duyuruyoruz. Bize başvurular gönderiliyor, danışma kurulu başvuruları değerlendiriyor ve eğer eserler sergiye uygun bulunuyorsa kabul ediliyorlar. Her sene sergilenen eserlerin sayısı, kalite ve ilgi artıyor. Türkiye’nin her yerinden başvurular geliyor, bu seneki sergide Erzurum’dan, Ankara’dan, Mersin’den ve hatta İtalya’dan eserler var.”
Genç heykeltıraşlar anlatıyor
Ramazan Duymaz: İcat çıkarma, otur oturduğun yerde |
“Genç sanatçılar için toplumdaki ataerkil yapının etkisi çok büyük bir engel. Çocukluktan itibaren her an duyduğumuz ‘İcat çıkarma, otur oturduğun yerde’ ve ‘Eski köye yeni adet mi getireceksin?’ sözleri toplumun yenilikçiliğe bakış açısındaki eksiklikleri gösteriyor ve yetersizliklerin sürdürülmesine neden oluyor. "Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Bütün bunların yanında devlet desteklerinin düzensizliği ve yetersizliği de çok büyük bir engel. ” “Kadına şiddet adlı eserimde bugünkü toplumsal kurumların kökenindeki anlayışları sorguluyorum. Gerçekten adil bir toplumsal düzenin kurulabilmesi için birçok toplumsal eşitsizlikten yalnızca biri olan erkek egemenliğinin üstesinden gelinmesi gerektiğine vurgu yapıyorum. Kadın, toplumsal kurum ve kamusal alan içerisinde ancak özgürlüğüne zincir vuran ataerkil yapının bozuma uğraması ve yeni bir aile yapısının oluşması ile söz sahibi olabilir.” Eserin adı: Kadına Şiddet |
Hande Şekerciler: Gerçeküstü gerçeklik |
Mahmut Aydın:İnsanın potansiyeli |
“Heykellerimi üretirken hayattan besleniyorum. Benim ilgimi genellikle var olan gerçeklik değil, kendi gördüğüm gerçeklik çekiyor. "Ne var ki, geçen yıldan beri benim hayalimin bile ötesinde gerçeküstü bir gerçeklikte yaşıyoruz artık. Ben de bu kaosun içinde kimin ne tarafta olup ne düşündüğünden bağımsız olarak insanların kendilerini adadıkları fikirler ve inançlar için neler yapabildiğine bakıyorum. "Çoğu zaman hayrete düşüyorum ve hatta dehşete kapılıyorum. Medeniyet kıyafetinin içindeki ilkellik ve vahşet beni çok şaşırtıyor.” Eserin adı: Kalbimin Derinliklerinden |
"İktidarlar dünyasal arzularını ve güçlerini dünya üstü bir güç olarak anlatarak toplumların karanlık kanununların zapturaptı altında cebelleşerek yaşamasını arzu ederler. "Yapmış olduğum; kadın heykelinin yüzünün ve vücudunun bir kısmını kapatıp geri kalan bölgeleri açık bırakarak,insanın var olan kurallarla bir nebze kontrol edilebileceğini ancak bireyde her an kendi gücünü korkusuzca gösterecek potansiyelin var olduğunu göstermektir." Eserin adı: Çarşafa Bürünmek |
“Kamusal alanda anıt, galerilerde dekoratif obje” |
Şenay Ulusoy: “Türkiye'de geçmişten bugüne kadar heykel sanatının kamusal alanda anıt, galerilerde ise dekoratif obje olmanın dışına çıkamadığını ve şu anki devlet politikaları sayesinde heykelin put kategorisine sokularak alaşağı edilmeye çalışıldığını düşünüyorum.” Halil Daşkesen: “Türkiye’deki genç sanatçılarda geçim kaygısı ve işsiz kalma korkusu var. Bu onların özgürce sanatlarını yapmalarına ciddi anlamda engel oluyor. Sanatını ticari kaygıyla ve bireysellikten uzak, beklentilere göre yapmaya mecbur bırakılan genç sanatçılar var. Bu problemlerin aşılabilmesi adına ilk adım olarak sanatçılara devlet desteği verilmeli ve sanat ortamı oluşturulmalı diye düşünüyorum.” Eserlerin adları: Kırmızı Çizgi – Pratyahara |