Güvenlikte Türkiye klasiği
Dünyanın bütün ülkelerinde ABD temsilcilikleri şu sıralar sıkı korumaya alındılar. İstanbul'da ise "Güvenlikte Türkiye Klasiği" uygulaması başladı. ABD temsilciliğinin 500 metre ilerisinden yollar kesildi. Otellerinin önlerine beton bariyerler konuldu. Her yan polis kaynıyor. Bu haliyle de Tepebaşı, bir turizm bölgesinden çok, sıcak savaş bölgesi görünümü arzediyor.
Turizmde askerlik dönemi
Büyük otellerin ve iş merkezlerinin bulunduğu Meşrutiyet Caddesi'nin trafiğe kapatılmış ucundan ABD Başkonsolosluğu'na doğru yürümeye başlıyorum. Her zaman taksilerin müşteri kapmak için korna yarıştırdıkları işlek cadde nüfus sayımı günü halinde görünüyor. Geniş bir yaya bölgesi oluşturulmuş sanki... İlk bakışta yayalar için keyifli bir görüntü...
Ama ilk bakışa teslim olmamalı... Büyük Londra Oteli'nin resepsiyon görevlisi Fatih, "yeni güvenlik bölgesi"nin faydalarını anlatıyor:
-Turistler hamal oldular. Çantalarını çeke çeke zor geliyorlar.
İkinci alternatif ise kriz döneminde hiç çekilmez türden:
- Ya da çekip gidiyorlar.
Dürüst olalım geniş caddede in-cin top oynamıyor. Ama herkes zorunlu piyade durumunda... Pera Palas Oteli'nin önü, -abartısız- savaş bölgelerinin kontrol noktaları gibi... Üç tane büyük (4 metre X 1.2 metre) beton bariyer çapraz düzende yerleştirilmiş. Otomobil sekiz çizerek geçebilir, daha büyük bir araç ise asla...
200 rezervasyon iptal
Pera Palas yöneticileri alınan güvenlik önlemlerini "normal" buluyorlar. Konukları otelin arka kapısına kadar otobüslerle gelebiliyormuş. Oradan da merdivenleri çıkıp, otele giriyorlarmış. Valizler ise otel personeli tarafından taşınıyormuş.
Otelin kapısının önündeki savaş barikatıyla, bir turizm işletmesinin bu rahatlığını yan yana koymakta zorlanıyorum. Biraz sonra diğer otelleri de dolaşıp alt düzey temaslarda bulununca, Pera Palas'ta ki "normalliğe" biraz şaşırıyorum.
-200 rezervasyon iptali oldu. 11 Eylül günü hiçbir müşterimiz otelden ayrılmadı!
"Hapisaneye döndü burası"
Amerikan Başkonsolosluğu'nun bulunduğu caddede 10 otel var. Caddenin dörtte üçü güvenlik şeridi olarak ayrılmış, dörtte biri de vatandaşlara ve turistlere bırakılmış.
Lodge Otel'in çalışanları sorunları saklamaya gerek görmüyorlar. Cumhur Saraç, Mahmut Kaya ve Hacı Bozkurt, kendilerini son derece özgür hissediyorlar. Çünkü sıkı kuşatma böyle devam ederse, otel sahipleri tüm personeli mecburi izne çıkartacak. Lodge Otel'in güvenlik mağduriyetleri şöyle:
- Buraya hapsedildik. Açık bir hapishane haline getirdiler. Ne giren var ne çıkan. Su tankerimizi sokmadılar. Emniyet'e gittik, konuştuk yine işe yaramadı. Geçen hafta Bolşoy Bale grubu vardı. Taa, Pera Palas'ın arka tarafından buraya kadar (120 metre) koca valizlerini çekerek getirdiler.
Bir Alman turist alınan güvenlik önlemlerinin görkemine bakarak sormuş:
-Siz de askeri yönetim mi var?
Ajanlar iş başında
Lodge Otel Amerikan Başkonsolosluğu'nun tam karşısındaki sırada... Otelin üst katları Haliç manzaralı. Konuklar akşam Haliç fotoğrafları çekiyorlarmış. Aynı anda ABD temsilciliğinden telefon geliyormuş:
-147 numaralı odadan bizim binanın fotoğraflarını çekiyorlar!
Ardından da ajanlar gelip odaya çıkıyorlar, zavallı turistin korkulu bakışları arasında filmini alıp gidiyorlarmış.
Bu sıradaki otellerin hepsi aynı sıkıntı içinde... Elen Otel'in doluluk oranı yüzde 100'den yüzde 15'e düşmüş.
Otel çalışanları tesislerinin kapanmasından korkuyorlar. Patronlarına da kızamıyorlar. Alternatif önerileri de var:
-Amerika Birleşik Devletleri bizim zararımızı karşılasın. Onların yüzünden oluyor bunlar...
Geri dönüyorum. Viyana Bar'dan sessiz hıçkırıklar yükseliyor. Barın bulunduğu köşe bir polis merkezi durumunda... Sandalyeler atılmış, çaylar demli... Bomba imha ekibi nöbet tutuyor.
Karşıda taksi durağı sohbahar hüznünü yaşıyor. Sadece bir taksi var, o da kaçarak girmiş. Nasıl çıkacağını bilemiyor. Şoför Vehbi Senay diyor ki:
-Bir havaalanı işi çıkarsa, yabancı turistlere mahcup olmayalım diye bekliyorum. Emniyet'e gidip özel giriş belgesi istedik. Burada işyeri bulunanlara veriyorlar. Bize 'siz yürüyen bombasınız' dediler...
Emniyetin nitelemesine göre "yürüyen bomba" ile bomba uzmanları aynı köşenin kaderini paylaşıyorlar. Tepebaşı Üsame bin Ladin 'in yarattığı trafik ferahlığını yaşıyor. (NA/YÖ)