O nedenle top sivillere takdim ediliyor.
Yani siyasi partilere... Ama terörle mücadele sırasında partiler de "temizlenmiş" gitmiş...
Güneydoğu'da yapılan gizli ve açık araştırmalar bir tane partinin ayakta kal- dığını ortaya koyuyor:
Halkın Demokrasi Partisi, kısa adıyla HADEP. Bugün seçim olsa yüzde 10'Iuk seçim barajını bir tek HADEP geçebilirmiş...
Hafta başında Milliyet'in manşetinde bu konu vardı:
"Askerlerde HADEP kaygısı!"
Bu durum Ankara'da endişe yaratıyor. Peki ne yapmalı?
Aziz Nesin'in tespiti
Bunun aklı başında bir çözümü olamaz... Anayasa güvencesinde, Siyasi Partiler Kanunu'na göre faaliyet gösteren bir parti, Seçim Yasası sınırları içinde sandığa gidiyor. Tıpkı diğer partiler gibi...
Diğer partiler yüksek oy alırsa, sorun yok. Ama HADEP yüksek oy alırsa, yani Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit haklara sahip, özgür iradeli vatandaşlarının ilgisini kazanırsa "bu durum" sıkıntı yaratacak!?.
Bu kaygının Türkçe tercümesi, "Kürtlere demokrasi çok" demekten başka anlama geliyor mu?
Aziz Nesin, "Bulgaristan'da Türkler, Türkiye'de Kürtler" kitabı nedeniyle 1989'da Istanbul DGM'de "bölücülük" iddiasıyla yargılanıyordu. Biz de duruşmayı izleyen gazeteciler arasındaydık.
Nesin, eski Türkçe yazdığı savunmasını okurken şöyle demişti:
"Türkiye'nin en ciddi kurumu Genelkurmay Başkanlığı'dır. Bu korum o kadar ciddidir ki, Genelkurmay Başkanları gülmezler. Bu ciddi kuruma bağlı bir yüzbaşının yazdığı bir Beyaz Kitap var. O kitapta yüzbaşı diyor ki:
-Eskiden dağlarda yaşayan Türkler, ilkbaharda erimeyle sertleşen karların üzerinde yürürken kart-kurt diye sesler çıkartırlardı. İşte bu 'kart- kurt'lar zaman içinde değişik söylencelerle Kürt şeklini aldı!''
Aziz Nesin burada durdu... Mahkeme heyetine bakarak devam etti:
''Hiç tevazu göstermeyeceğim. Ben dünyanın sayılı mizah yazarlarından biri olarak kabul ediliyorum. Ama bugüne kadar 'kart-kurttan Kürt oldu' gibi bir mizah eseri yazamadım!''
Ciddi DGM hakimleri bile kendilerini zor tuttular...
Aziz Nesin bu ''mizahi" davadan beraat etti. Ama görülüyor ki, kart-kurt anlayışı devam ediyor. O halde biz de devam edelim...
Aile boyu oy sistemi
Ankara'daki "HADEP kaygısını" ortadan kaldırmanın birden fazla yolu var. Örneğin "Kürtlere Aile Boy Oy" sistemi getirilebilir. Güneydoğu'da her Kürt ailesinden sadece bir kişiye oy verme hakkı tanınabilir. Böylece HADEP'in oyları düşer.
Eğer Avrupa Birliği'ne girecek ülkede böyle "kör gözüm parmağına modeli" olmaz denilirse, parlamentoya avantaj sağlayan sisteme geçilebilir.
Parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin oyları ''iki'' sayılır. Böylece parlamenter sistem OHAL bölgesinde desteklenmiş olur.
Ama Ankara'nın HADEP kaygısını tümden ortadan kaldırmak için Kürtlerin bir süre seçimlerde oy kullanmamaları yönünde "tavsiye kararı" alınabilir. İyi Kürtler(!) de buna uyar. Bunun bir de bayraklaşmış sloganı olur: En iyi Kürt, oy kullanmayan Kürt'tür!
İlerde bugünlerin tarihi yazılırken en fazla şu yorum yapılabilir:
-Kart-kurt'tan çıkan demokrasi de ancak bu kadar oluyordu!