1810 Fransız Ceza Kanunu, "Ceza Kanunnamei Hümayunu" adı ile aynen tercüme edilmiş, 28 Zilhicce 1274 (1858) tarihinde yürürlüğe girmiş ve 1926 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. Yerine, 1889 İtalyan Zanardelli Kanunundan iktibas edilerek alınan ve halen yürürlükte bulunan 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) kabul edildi. 62 defa değişikliğe uğratıldı. Şimdi de kaldırılacak ve yerine yeni yasa gelecek.
Hükümet, Adalet Bakanlığınca hazırlanan tasarıyı 14 Nisan 2003 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Meclis'e göndermişti Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 14 Eylül 2004'de toplanarak TCK tasarısını görüşmeye başlayacak. 78 yıllık uygulamaya sahip olan yasanın kaldırılması amacıyla hazırlanan tasarı için Meclis özel olarak toplanıyor..
Tasarının gerekçesine göre, TCK tasarısının hazırlık çalışmaları 1985'de başlamış. Tüm hükümetlerin ortak görüşü olan ve yasa tasarılarında bulunan "demokratik gelişmelere yer vermek"(!?) amacıyla yasa yapmak, bu Tasarının gerekçesinde de var. Şimdiye kadar 1989 Tasarısını, 1997 ve 2001 Tasarılarını hazırlayan üç Komisyon görev yapmış. 1987 Tasarının ortaya çıkmasından sonra Bakanlıklar, Üniversiteler, Barolar ve Yargı organlarından görüşler alınarak değerlendirilmiş ve 1989 TCK Tasarısı meydana getirilmiş. 1989 Tasarısından alınan bazı hükümlerle 21.11.1990 tarihli ve 3679 sayılı yasayla TCK önemli ölçüde değiştirilmiştir.
Gerekçeye göre, İkinci Komisyondan Tasarının yeniden gözden geçirilmesi istenmiştir. Komisyon Başkanlığına Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer seçilmiş ve metin bir yıl sonra Yasa Tasarısı haline getirilerek Bakanlar Kurulunca TBMM'ne gönderilmiştir. 1999 yılında seçimler yenilendiği için Tasarı, Hükümet tarafından, yeniden incelenmek üzere geri çekilmiştir. Yeni bir Komisyon kurulmuştur. 1997 metni bütün barolara, üniversitelere, bakanlıklara,Yargıtay, adlî kuruluşların tümüne, Askerî Yargıtay'a, Danıştay'a gönderilmiştir. Gelen görüşler Komisyon tarafından değerlendirilmiş ve ortaya çıkan 2001 TCK Tasarısı Adalet Bakanlığına teslim edilmiştir.
Adalet Bakanlığı Tasarıyı Barolara, üniversitelere ve yüksek yargı organları ile çeşitli kuruluşlara göndererek yeniden görüş istemiştir. Üç yılı aşan çalışmalardan sonra ortaya 2003'de TCK Tasarısı çıkmıştır. Hükümet, Tasarıyı 12 Mayıs 2003 tarihinde Meclise göndermiştir. Adalet Komisyonuna sevk edilen Tasarı, yapılan değişikliklerle kabul edilerek 2004 yılı Temmuz ayında Meclis Genel Kuruluna gönderilmiştir. Gerekçesinde ceza mevzuatının insan haklarını ve toplumsal güvenliği korumayı hedefleyen bir "suç ve ceza siyasetine" dayandırılması gerektiğinin altı çiziliyor. Ayrıca TCK'da yapılan önceki değişikliklerin aslında "panik mevzuatı"nın sonucu olduğu da kabul ediliyor.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 23 Haziran 1983 tarihli toplantısında alınan tavsiye kararı ile oluşturulmuş özel komitenin 1984 yılında yayınlanmış olan Raporuna göre; "Suç siyaseti, suçlularla meşgul olarak ve suç mağdurlarının haklarını güvence altına alarak, toplumu suça karşı korumayı hedef alan cezaî veya diğer nitelikteki değişik tedbirler ve araçlardan oluşan politikayı ifade eder."
O halde suça karşı mücadelede bir "siyaset" oluşturulmalıdır. Politikanız olmalıdır. Suça karşı mücadelede kullanılacak araçları ve nasıl kullanılacağı saptanmalıdır. Sonra da insan haklarını korumayı ve saygıyı daima göz önünde bulundurmak üzere "suç ve ceza siyasetiniz" olmalıdır. Bu suç ve ceza siyasetinizde saptanmış ilkelere göre ceza mevzuatınızı belirlemeniz gerekir.
Ancak Türkiye'nin suç ve ceza siyaseti olmadığı için hukuki düzen, panik mevzuatına teslim olmuştur. Gerekçede bu gerçek yazılıdır. Kuşkusuz her olayda "panikleyerek" ve yasaları sürekli değişikliğe uğratarak panik mevzuatı yaratmak çok kötü bir sonuç. Şimdi Yargıtay kararları ile ve 78 yıllık uygulamasıyla yürürlükte olan TCK'yı kaldırmaya hazırlanıyoruz. Çok dikkatli olmalıyız. Tasarıyı çok tartışmalıyız.
Ülkemizde her yasa değişikliği sorunlarımızı çözmek için yapılırken; hukuki düzen ve diğer yasalarla ortaya çıkacak çelişkiler düşünülmediği için, sorunlar yumağı çığ gibi büyüyor. Sorunları çözmek için üretilen yasalar sürekli sorun üretiyor. Bu yüzden her yasada olduğu gibi TCK Tasarısının da bir "suç ve ceza siyaseti" olmalıdır. Ama yoktur. Eğer varsa; TCK Tasarısının suç ve ceza siyasetinin ne olduğu tartışılmalı ve anlaşılmalıdır. Eğer anlaşılmadan, yeterince tartışılmadan, Tasarının hataları ve çelişkileri giderilmeden Meclis kabul eder ve yasalaşırsa, yaşamın her anında "kaos" yaşanacaktır. (EÖ/BB)