Suruç Aileleri İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şube binasında düzenledikleri basın toplantısıyla Suruç davasının yarın (8 Şubat) Urfa’daki Hilvan Adliyesi’nde görülecek dördüncü duruşmasına çağrı yaptı.
Urfa’nın Suruç kentinde 33 kişinin hayatını kaybettiği, 100’e yakın kişinin yaralandığı Suruç Katliamı’yla ilgili dava, olaydan 21 ay sonra, 4 Mayıs 2017’de Hilvan Adliyesi’nde başlamıştı.
Açıklamada katliamın üzerinden 31 ay geçmesine rağmen faillerin hala aydınlatılmadığı hatırlatıldı. Bu süreçte davanın avukatlarının tutuklu olduğu ve katliamdan yaralı kurtulanlara yönelik gözaltı operasyonları ile tutuklamaların devam ettiği belirtildi.
İki polis ihmalkarlıktan yargılanacak
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eş Başkanı Okan Danacı, Suruç ailelerinin ve yaralılarının katliam sonrasında emniyet yetkilileriyle ilgili açtığı davaya ilişkin ilk duruşmanın 14 Şubat’ta Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görüleceğini söyledi.
Danacı’nın açıklamada verdiği bilgiye göre, suç duyurusu sonrası Suruç Emniyeti’nden iki polisin “ihmalkarlık” suçuyla yargılanmasına karar verildi.
“Yargılamaların somut gerçeğe ulaşma çabası yok”
Basın açıklamasını Suruç’ta hayatını kaybedenlerden Vatan Budak’ın babası Murat Budak okudu. Açıklamada tutuklu bulunan Suruç yaralıları ile dava avukatlarının serbest bırakılması ve davaya katılım çağrısı yapıldı:
“Toplumsal adaleti, barışı sağlamak bir yana dursun, katliama ilişkin somut gerçeğe ulaşma çabası içinde dahi olmayan yargılamalar zinciri hala sürdürülmektedir.
“Dava hasıraltı edilmeye çalışılıyor”
“Geçmişte benzerlerini defalarca gördüğümüz bir yöntem olarak Suruç Davası da unutturulmaya, hasıraltı edilmeye çalışılmaktadır.
“Ancak şu unutulmamalıdır ki, bizler, 33 Düş Yolcumuzun aileleri, arkadaşları, yoldaşları, Suruç Katliamı yaralıları ve tanıkları olarak, adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”
Suruç davasının iki avukatı tutuklu
Suruç katliamı davasının 13 Kasım 2017’de görülecek üçüncü duruşması öncesi tutuklanan dava avukatlarından Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar hala cezaevinde.
Dönemin SGDF Eş Başkanı ve kardeşi Hatice Ezgi Sadet’i katliamda kaybeden Özgen Sadet, yaralılardan Havva Cuştan, İlke Başak Baydar ve Mazlum Demirtaş da üçüncü duruşma öncesi tutuklanan isimlerdendi.
Suruç yaralılarından Koray Türkay 24 Ocak’ta, 1 Şubat’ta gözaltına alınan Ali Deniz Esen de katıldığı cenaze törenleri gerekçe gösterilerek dün (6 Şubat) tutuklandı.
Ne olmuştu? 20 Temmuz 2015’te, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla, Kobanê’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suruç’ta olan 300 genç, konakladıkları Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaptıkları sırada intihar saldırısı gerçekleşti. Meydana gelen patlamada 33 kişi hayatını kaybetti. Saldırıyla ilgili soruşturmaya 23 Temmuz 2015’te “dosya içerisinde bulunulan belgelerin incelenmesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği” gerekçesiyle gizlilik kararı getirildi. Katliama ilişkin, 9 Ocak 2017’de görülen kamu görevlilerin yargılandığı davada, dönemin ilçe emniyet müdürü Mehmet Yapalıal’a “görevi ihmal ve kötüye kullanma” suçundan 7 bin 500 TL para cezası verildi, ceza 12 takside bölündü. Saldırıda ölenlerin isimleri: Koray Çapoğlu, Cebrail Günebakan, Hatice Ezgi Sadet, Uğur Özkan, Nartan Kılıç, Veysel Özdemir, Nazegül Boyraz, Kasım Deprem, Alper Sapan, Cemil Yıldız, Okan Pirinç, Ferdane Kılıç, Yunus Emre Şen, Çağdaş Aydın, Alican Vural, Osman Çiçek, Mücahit Erol, Medali Barutçu, Aydan Ezgi Salcı, Nazlı Akyürek, Serhat Devrim, Ece Dinç, Emrullah Akhamur, Murat Yurtgül, Erdal Bozkurt, İsmet Şeker, Süleyman Aksu, Büşra Mete, Duygu Tuna, Polen Ünlü, Nuray Koçan, Vatan Budak, Mert Cömert. İddianame Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın katliamın üzerinden 18 ay geçtikten sonra hazırladığı iddianamede, biri tutuklu üç sanık hakkında 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Sanıklardan Yakup Şahin, Ankara Tren Garı patlaması şüphelisi olarak tutuklu. Deniz Büyükçelebi ve İlhami Ballı ise iddianameye göre, Suriye’de. İddianameye göre, bombalı saldırıyı gerçekleştiren kişinin, incelenen deliller, kamera kayıtları ve teşhis yapılması sonucu, Abdurrahman Alagöz olduğu kesinleştirildi. |
(TP)