Gazeteciler, 2 Temmuz Pazartesi akşamı işten çıkarmanın kendilerine mesai sonrası telefonla bildirildiğini, dün de (3 Temmuz) şirketin insan kaynakları birimiyle görüştüklerini anlattı.
"İşten çıkarırsak tazminat vermeyiz, gider dava açarsınız"
bianet'in edindiği bilgiye göre, insan kaynakları birimi gazetecilere "Sizi işten çıkarırsak tazminatlarınızı vermeyiz, nasıl olsa gidip dava açarsınız" dedi; tazminatların verilmesi karşılığında istifaya zorladı.
Gazeteciler bunun üzerine tazminatlarını alabilmek için istifa ettiklerini bildirir belgeleri imzaladı.
Show TV'de kısa vadede toplam 40 kişinin işten çıkarılacağı konuşuluyor.
Yılmaz: İstifa zorlamasını kabul etmemek gerek
bianet'in görüştüğü Avukat Rana Yılmaz, gazetecilerin istifa zorlamasını kabul etmemesi gerektiğini söyledi; sonuçlarını şöyle sıraladı:
* İstifa edildiğinde işe iade ve diğer haklar için dava olanağı kayboluyor. Oysa işe iade davası açıldığında, işveren işten çıkarma gerekçelerini belgeyle kanıtlamak durumunda.
* Gazeteci istifa etmiş olduğu için işsizlik sigortasından yararlanamıyor.
"Bir şey imzalamadan önce avukatla görüşün"
Yılmaz, gazetecilerin işten çıkarılmaları halinde, herhangi bir belgeyi imzalamadan önce mutlaka bu konuda uzman bir hukukçuyla görüşmelerini öneriyor. Çünkü işverenler, haklarını bilmeyen çalışanları, daha sonra hak kaybına uğramalarına neden olacak ve hak arama yollarını kapatacak uygulamalara zorlayabiliyor. İstifaya zorlama, eksik tazminat hesaplama bunlardan ikisi.
Avukatla görüşmenin gazeteciye zaman kazandıracağını vurgulayan Yılmaz, "Bundan sonra gazeteci aynı yolu seçse de, bu sefer haklarını, sonuçlarını bilerek seçmiş olur" diyor.
Gazeteciler, böyle bir durumda Türkiye Gazeteciler Sendikası'na (TGS) da danışabilirler.
"Büyük patron karşısında bir şey yapamayız, diye bakmamalı"
Yılmaz, gazetecilerin hak arama yolunu tercih etmemesinde en önemli faktörün, hak arama süresinin olası uzunluğu ve işverenin her durumda kazanacağı algısı olduğunu söylüyor.
"Ama 'Büyük patron karşısında bir şey yapamayız' diye düşünülmemeli. Süren davalar bile işyerlerindeki hukuk dışı uygulamaların değişmesini sağlayabiliyor. En önemlisi topluca hareket etmek.
"Elbette insan hayatını idame ettirmeye öncelik veriyor; ama hak aranmadıkça işverenin hukuk dışı uygulamaları meşrulaşmış oluyor. Karşı çıkılmadıkça bu düzen böyle sürüyor."
Yılmaz, "Davalar olması gerekenden daha uzun sürüyor. Ama gelişmeler de var" diyor, Bakırköy'deki iş mahkemelerinin sayısının ikiden altıya çıktığı bilgisini veriyor.
Her hak arama girişiminin aslında bütün gazeteciler için hak aramak anlamına geldiğini söyleyen Yılmaz, "Bu gazetecinin ifade özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına dair de bir sorundur" diye konuşuyor. (TK)