İnsan Hakları Derneği (İHD) tutuklu Resul Güner'in ölümü üzerine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazdı; cezaevindeki ağır hasta kişileri affetmesini istedi.
Kolon kanseri Güner, tutuklu olarak tedavi gördüğü Kartal Araştırma Hastanesi'nin mahkum koğuşunda, önceki gün (17 Ağustos) hayatını kaybetti.
Ailesi "Öleceğini biliyoruz. Son günlerini bizimle geçirsin" diyerek tahliyesini istemiş, ancak Bursa Savcılığı, Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı'ndan olumlu yanıt alamamıştı.
Güner, bir kişiyi öldürdüğü iddiasıyla Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor, sağlık durumu elvermediği için duruşmalara katılamıyordu. Sekiz aylık tutukluluğunda ifadesi de alınmamış, Adli Tıp Kurumu'na da sevk edilmemişti.
Güner bu yıl cezaevinde ölen yedinci ağır hasta
Resul Güner, bu yıl cezaevlerinde ölen yedinci ağır hasta. Daha önce Mustafa Elelçi, Gurbet Mete, Hasan Kert, Beşir Özer, Recep Çelik ve İsmet Ablak sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybetmişti.
Demokratik Toplum Partisi (DTP) Milletvekili Şerafettin Halis, Güner'in ve 20 Temmuz'da Erzurum'da ölen İsmet Ablak'ı daha önce gündeme getirmiş ve Gül'ün af yetkisini kullanmasını istemişti.
DTP Milletvekili ve eski İHD Başkanı Akın Birdal da Gül'e yazdığı mektupta, Gül'ün basit bir araştırmayla cezaevindeki ağır hastaları öğrenebileceğini yazmış ve "Korkum odur ki, bu araştırmayı yaptırırken bir mahkum daha yaşamını yitirebilir" demişti.
İHD'nin raporuna göre, 2008'de cezaevlerinde 37 kişi öldü.
Derneğin Gül'e yazdığı mektubun tam metni şöyle.
Sayın Cumhurbaşkanı,
İnsan Hakları Savunucuları iki yıldan beri bu ülkedeki hasta mahpusların sağlık sorunlarını kamuoyuna, yetkililere ve bizzat şahsınıza iletmektedir.
Ama ne acıdır ki sizler hala bizi ve cezaevinde her gün ölümü bekleyen onlarca insanı duymak, görmek istemiyorsunuz.
Sizler, Yüksel Caddesi'nde eşi mesane kanseri olan ve onun acısı ile vücudunu açlığa yatıran Elif Zavar'ı anlamak istemiyorsunuz.
Yine size, Bitlis'in Ahlat ilçesindeki ziyaretiniz sırasında elinize bir mektup tutuşturan Gülezar Akın'ın 85 yaşında kalp yetmezliği ve tansiyon sorunu olan babasının "Sizden tek dileğimiz yıllardır cezaevinde ağır hastalıklar yaşayan, aynı zamanda bu durumu bize de acı çektiren kızımı daha iyi şartlarda doktor kontrolünde tedavisinin başlatılmasını arz ediyorum" talebi de bir şey ifade etmiyor.
Yine, ilik kanseri olan A. Samet Çelik için cezaevlerinden onlarca insanın ilik nakli için başvurması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yine, Güler Zere'nin damarlarının bile artık bir şey kabul etmediğini biliyor musunuz?
Haklı çıkmak kadar zor bir durum yoktur İnsan Hakları Savunucuları için, ne yazık ki bizler deneyimlerimizden yola çıkarak olabilecekleri tahmin edebilmenin ağırlığını yaşıyoruz. Daha birkaç gün önce yine feryat ettik bu insanlar ölecek duyun sesimizi, seslerini diye... Duymadınız ve Resul Güner yaşamını kaybetti.
Resul Güner kolon kanseriydi, yakınları, arkadaşları ve bizler ileri derecede hasta olan Resul için serbest bırakılsın çağrısı yaptık defalarca, yetkililere yazdık, sokaklarda bağırdık, kimse biz duymadık diyemez, bizim haberimiz olmadı diyemez...
Biz insan hakları savunucuları size böyle onlarca örnek verebiliriz.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Sağlık ve Yaşam hakkı en vazgeçilmez haklarımızdandır. Sürekli hastalık nedeniyle bu yurttaşların tedavilerinin önündeki engelleri kaldırmalı bu kişilerin son günlerini ailelerinin yanında geçirmelerini sağlamanızı talep ediyoruz.
Kısa bir süre önce kanser hastalığı nedeniyle kaybettiğimiz İsmet Ablak'ın son satırları ile bitiriyoruz, "Beni son günlerimde sevenlerimle vedalaşma şansından mahrum bırakanlara da kırgın değilim."
Bu ölümleri durdurmak artık sizin yetkinizde...
Biz her ölümde aslında ölen insanlıktır diyoruz... Ya siz... (TK)