Türk Tabipler Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO) yöneticileri ile Gezi direnişçilerine gönüllü sağlık hizmeti veren diğer sağlık çalışanları Sağlık Bakanlığı Başdenetçisinin dün İstanbul Tabip Odası’na gönderdiği inceleme/soruşturma yazısına Gezi Parkı’ndan cevap verdi: “Tek bir hastamızın, tek bir meslektaşımızın ismini dahi sağlık bakanlığına vermeyeceğiz.”
Sağlık Bakanlığı Başdenetçisi B. İzzet Taşçı, dün İstanbul Tabip Odası’na gönderdiği “inceleme/soruşturma” konulu yazıda, polis şiddetine uğrayan Gezi Parkı direnişçilerine hizmet veren “gönüllü revirler” hakkında inceleme/soruşturma açıldığını bildirip bu revirlerde görev alanların isimlerini ve revirlerde tedavi edilen hastaların listesinin “ivedilikle” teslim edilmesini istemişti.
Bugün önlükleri ve maskeleri ile Gezi Parkı’nda olan sağlık çalışanları haklarında soruşturma açılan durumun görevleri olduğunu belirtti. Asıl Sağlık Bakanlığı'nın görevini ihmal ettiğini ve bunun için suç duyurusunda bulunacaklarını vurguladı. Türk Tabipler Birliği başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, İstanbul Tabip Odası’ndan Hüseyin Demirdizen, İTO Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu söz alırken, TTB ve İTO’nun ortak açıklamasını TTB Merkez Konseyi Yönetim Kurulu üyesi Osman Öztürk okudu.
Aktan: Biz bu suçu işlemek üzere yemin ettik
“Sağlık Bakanı mesleğimizi yaptığımız için bizi suçlamaya çalışıyor. Biz bu suçu işlemek üzere yemin ettik. Her koşulda, acil durumda ihtiyacı olanlara bakacağız dedik. Suçsa, daha önce de işledik bundan sonra da işlemeye devam edeceğiz
“Tüm evrensel bildiriler ve tıp bildirileri acil durumda sağlık çalışanlarının hastaya müdahale etmesini önkoşul olarak koyar, zorlar, yapmazsa suç olduğunu belirtir. Sağlık çalışanları bu görevi yerine getirmiştir.
“Binlerce insan biber gazından etkilendi, yaralandı, öldü. Sağlık çalışanları bunu için buradaydı. Ben de buradaydım, bu görevi yapmaktan gurur duyuyorum. Suçsa, soruşturma açılacaksa da onur duyarım.
Aktan, tüm illerde hizmet vermeye çalışan sağlık çalışanlarına ve “Geleceğe ümitle bakabileceğimizi anlattılar” dediği tıp öğrencilerine teşekkür etti.
Demirdizen ise bu yeminden bir bölümü paylaştı, gönüllü revirlerde ve kendi kurumlarında yardımcı olan sağlık çalışanlarına teşekkür etti: “İnsan onuruna ve yaşamına yönelik tehdit ve saldırılar kimden ve nereden gelirse gelsin, insanlar arasında herhangi bir ayrım yapmaksızın… bilgimi, mesleğimi onların sağlığı, güvenliği ve mutluluğu için, hiçbir baskı altında kalmadan uygulamaya yemin ederim.”
Gören: Kalp durması olsa, müdahaleden önce izin mi alacağım?
“Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı en somut şey bu soruşturmayı açmak oldu. Ama kendi kalesine gol atan futbolcu konumuna düştü. Kimden izin aldınız, neden izin almadınız diye soruyor. Şu anda bir kalp durması olayı olsa, bir kalp uzmanı olarak müdahale etmek için izin mi alacağım? Bu soruşturmanın bundan farkı yok.
“Bu soruşturma bizim Sağlık Bakanlığı ile yüzleşmemiz için bir fırsat. Biz hekimler hiç kimseden izin almayız, diplomamız bize yetki verir. Nerede olursak olalım ihtiyacı olana sağlık hizmeti vermek görevimiz, yapmazsak suçumuz bu olur.
“Salı günü ben de buradaydım. Eğer o revir olmasaydı çok sayıda insan hayatını kaybedebilirdi. Bu soruşturma bizim hizmetimizin ne kadar önemli olduğunu anlatan bir ibret belgesidir.”
Çerkezoğlu: Sağlık Bakanlığı görevini ihmal etti
“Bu soruşturmayı açanlar 18 gündür bu ülkede yaşananları kavramayan zihniyettir. Bu halk sokaklardan ben böyle yönetilmek istemiyorum, özgürlük istiyorum diye haykırıyor.
“Bize soruşturma açanları Hipokrat’a havale ediyoruz.
“Sen neredesin Sağlık Bakanlığı? Neden revir kurmadın, ambulanslarla donatmadın, övündüğünüz uçak ambulanslar Gezi’ye niye gelmedi? Buradakiler bu ülkenin yurttaşları değil mi, yüzde 50’nin içine girmiyor mu?
“Beş bini aşkın yaralının olduğu yerde revir kurmaya, ambulans desteği yapmayan, acil durum diyerek hekimler çağırmayan Sağlık Bakanlığı suç işlemiş, görevini ihmal etmiştir. Bize soruşturma açanları önce halka şikayet ediyoruz, savcılığa da suç duyurusunda bulunacağız.
“Mazlumun yanında olacağız”
TTB Merkez Konseyi ve İTO Yönetim Kurulu’nun ortak açıklamasını Öztürk okudu:
“Türkiye’de on sekiz gündür AKP’nin çevre, doğa, insan düşmanı politikalarına, tüm toplumu yukarıdan aşağıya dizayn etmeye çalışan toplum mühendisliği uygulamalarına, diktatörlük girişimlerine karşı milyonlarca insan sokaklarda demokratik tepkilerini gösteriyor.
“Türkiye’de on sekiz gündür insanlara kitlesel şiddet uygulanıyor.
“Sağlık çalışanları büyük bir hekimlik, insanlık dersi veriyor. Sağlık Bakanlığı’nın bu hekimlik dersini algılayabileceğini, siyasi iktidarın bu insanlık dersini algılayabileceğini düşünmemiştik. Fakat, Nazi Almanyası, Mussolini İtalyası, Franco İspanyası, gelmiş geçmiş hiçbir faşist rejimde bile yapılmayanı yapabileceğini de düşünmemiştik.”
“Sağlık Bakanlığı Başdenetçisi ve kendisini üzerimize görevlendirenler bilsinler ki: * On sekiz gündür şiddete, vahşete, zulme, faşizme karşı direnen bütün yurttaşlarımız bizim onurumuzdur. * On sekiz gündür direnirken yaralanan, acı-ızdırap çeken, ağrılar içinde kıvranan, acil müdahaleleri tarafımızdan yapılan tüm hastaların bilgileri bizim teminatımız altındadır. * On sekiz gündür gece gündüz demeden, gaz bombalarından, tazyikli sulardan, TOMA’lardan korkmadan yaralı direnişçilerin yardımına koşan tüm meslektaşlarımız bizim onurumuzdur. * Tek bir hastamızın, tek bir meslektaşımızın ismini dahi Sağlık Bakanlığı’na vermeyeceğiz.” |
Öztürk sözlerini şöyle sonlandırdı: “Zalimin zulmü, AKP’si, copu, toması, gazı varsa mazlumun da örgütlü doktorları vardır. TTB ve İTO olarak on sekiz gündür olduğu gibi bundan sonra da sokaklarda mazlumun yanında olacağız.” (BK/HK)