Kürtaj politikaları, kürtajın yasal ve kadınların nitelikli uzmanlar tarafından güvenli kürtaj yaptırma hakkına sahip olduğu pek çok ülkede dahi tartışılmayı sürdürüyor. Macaristan, Polonya, Almanya, İspanya, İsveç ve ABD'de bulunan bazı siyasi ve dini gruplar günümüzde hala kürtajı yasaklamayı ya da bir şekilde kısıtlamayı hedefliyorlar.
Yasal kürtaj tartışmasının hem destekçileri hem de karşı çıkanları bu konuyu kadın hakları, cenin hakları, dini teoriler ya da yasal ilkeler üzerinden tartışıyor. Ancak bu konuda nihai kararı verenler er ya da geç kürtaj yasaklandığı takdirde kadınların ve çocukların başına gelebileceklerle yüzleşmek zorunda kalacaklar.
Güvenli Kürtaj ve Anne Ölümleri
Bir ülkede güvenli kürtaja erişim kaldırıldığında anne ölümlerinin de arttığı gözleniyor. ABD'de 1960'lı yıllar sırasında bazı eyaletler kürtaj hakkındaki yasaları değiştirmeye başladığında ve hastaneler kürtaj politikalarını esnekleştirdiğinde anne ölümlerinde kayda değer bir azalma gözlendi. ABD Yüksek Mahkemesi (US Supreme Court) 1973 yılında ulusal çapta kürtajı yasallaştırdıktan sonra da anne ölümlerindeki azalmaya devam etti. İngiltere'de ve Galler'de 1982 ve 1984 yılları arasında güvenli olmayan kürtajdan kaynaklı hiç ölüm yaşanmadı. Kürtajı yasallaştıran kanunun 1967'de kabul edilmesinden önceki üç yıllık dönemde ise bu ölümlerin sayısı 80 olarak kaydedilmişti. Anne ölümlerinin azalmasındaki eğilim değişen kürtaj yasalarıyla açıklanabilse de, başka faktörlerin simultane etkilerini de göz ardı etmemek gerekir.
Bir ülkede güvenli kürtaj erişimi kadınların elinden alındığında ve kürtaj yasallığını kaybettiğinde neler olduğuna bakmak daha öğretici olabilir. 1966'dan önce Romanyalı kadınların (diğer Doğu Avrupalı komşuları gibi) sağlık hizmetleri kapsamında güvenli kürtaj olanakları vardı. 1966 yılında devlet başkanı Nicolae Ceaucescu, kürtaj karşıtı politikalar doğrultusunda kürtajı ve doğum kontrol yöntemlerini yasaklayan bir kanunu yürürlüğe soktu. Doğurgan kadınlara çalıştıkları yerde zorunlu fiziksel tetkikler uygulanmaya başladı. Jinekologlar tarafından yapılan bu tetkikler pelvik organları kapsıyordu (vulva, rahim, rahim ağzı, fallop tüpleri, yumurtalıklar, idrar kesesi, rektum.)
Pek çok polis ihbarcısı kadın doğum hastanelerinde görevlendirilmişti, doktorlar yetki olmadan kürtaj yapmaktan yargılanabiliyordu. Hemşireler ise yeni annelere habersiz denetleyici ziyaretler düzenleyerek bebeklerine iyi bakıp bakmadıklarını kontrol edebiliyorlardı.
Bu politikanın sonuçları Romanya'nın doğum ve ölüm kayıt sistemlerinden ve ulusal anne ölümü denetim sistemlerinden alınan bilgiler ışığında Tablo 1, 2 ve 3'te görülebilir. (Dünya Sağlık Örgütü'nün 1991 ile 1992 arasında bölgeye yaptığı ziyaretler, bu sistemlerin kayıt yöntemlerinin ve veri güvenilirliğinin Batı Avrupadakilerle karşılaştırılabilir derecede iyi olduğu gösterdi. Romanya'nın yaşamsal veri sistemleri ve anne ölümü raporları ICD-9 CM tanımlarını ve tanısal sınıflandırmalarını kullanıyor.) Kısa bir artışın ardından brüt doğum oranının düşmeye başladığı ve de düşmeyi sürdürdüğü gözleniyor (Figür 1). Yani, doğum oranını artırması planlanan bu politika başarısız oldu.
1966'da kürtaj kanunu yürürlüğe girmeden önce Romanya'da anne ölümleri oranı diğer Doğu Avrupa ülkelerine yakındı. Kanun yürürlüğe girdikten sonra ise, kürtaj kaynaklı anne ölümlerinin oranı diğer Avrupa ülkelerini ona katladı (Figür 2 ve 3). 1980-1989 yılları arasında Romanya'da anne ölümleri ortalama 100 bin doğumda 150 kadın olarak kaydedildi. Pek çok kadın yasadışı yollardan kürtaj yaptırdı ve her yıl ortalama 500 doğurma çağındaki sağlıklı kadın yasadışı kürtaj sonrası kan kaybından, kana karışan toksinlerden, zehirlenmeden ve karın travmasından hayatını kaybetti.
Romanya'da o dönemde yaşanan kürtaj sonrası ölümlerin yaygınlığı konusunda kesin rakamlar yok. Ülkede gebelikle ilgili ölümler arasında en yaygın sebepler ise doğum sonrası kan kaybı ile enfeksiyon; bunlar güvenli olmayan yöntemlerle yapılan kürtaj ile bağdaştırılabilecek ölüm sebepleri olarak kaydediliyor. Romanya'da yerel sağlık uzmanları, güvenli olmayan yollarla yapılan kürtajın (kadının tarafından kendi kendine uygulanan ya da yetkisi olmayan, eğitim almamış kişiler tarafından uygulanan) pek çok tehlikeli teknikleri de beraberinde getireceğini söylüyor. Bu tehlikeli tekniklerden bazıları: rahmi lastik bir tüp ile kazıma, rahmi su ya da yakıcı bir madde ile yıkama, rahmi yabancı organizmalara maruz bırakma ve dışarıdan uygulanan darbeler. Uzmanlara göre bu tür yöntemler rahim ağzına hasar verebilir, kronik enfeksiyona sebep olabilir, şiddetli anemiyi tetikleyerek doğum sonrası kan kaybı ve enfeksiyon riskini artırabilir, kısırlığa ve erken doğuma da sebep olabilir.
Kürtajı Yasaklamanın Sosyal Etkileri
Ceaucescu'nun kürtaj karşıtı politikalarının üzücü miraslarından biri de çocuk esirgeme kurumlarında ve yetimhanelerde büyüyen pek çok Romanyalı çocuk oldu. Yasadışı yollardan kürtaj olmayan bazı kadınlar istenmeyen hamileliklerden doğan çocukları bu kurumlara bıraktı çünkü ailelerin çocuklara bakacak maddi ya da manevi gücü yoktu.
Ceaucescu hükümeti devrilmeden önce bu kurumlara verilen çocukların sayısı bilinmemesine rağmen devrimden kısa bir süre sonra 150 bin ile 200 bin arasında çocuğun bu kurumlara bırakıldığı biliniyor. Çocukların bu şekilde kurumlara depolanması sağlık hizmetleri üzerinde büyük bir oluşturdu ve kurumlarda sağlanan sağlık hizmetlerinin kalitesi büyük oranda düştü. Günümüzde uygulanan programlar sayesinde bu kurumlardaki çocukların büyük bir kısmını ya ailelerine geri verildi ya da evlatlık edinildi. Buna rağmen birkaç bin zihinsel ve fiziksel engelli çocuğun hayatları boyunca bu kurumlarda kalacağı öngörülüyor.
Sonuçlar
Aralık 1989'da gerçekleşen Romanya devriminin ardından geçici hükümetin yaptığı ilk işlerden biri 1966'da yürürlüğe giren kürtaj ve doğum kontrol yasağının feshedilmesi oldu. Bu yasanın kaldırılması, halk sağlığının kalitesini artırmak için alınan acil bir önlem niteliği taşıyordu. Geçici hükümet, güvenli olmayan yollardan yapılan kürtaj kaynaklı anne ölümleri oranını düşürmeye çalışıyordu. 1989'dan beri yetkili doktorlar tarafından hastanelerde ve kliniklerde gerçekleştirilen kürtajların sayısı arttı ve anne ölümleri yasanın feshedilmesinin daha ilk yılında yüzde 50 oranında düştü. Kadınlar güvenli kürtajdan faydalanmayı sürdürdükçe bu oran düşmeyi sürdürüyor. Üstelik ülke ekonomisinin kötüleşmeye devam etmesine rağmen kurumlara bırakılan çocukların sayısı da büyük oranda düştü.
Romanya deneyimi, üreme faaliyetlerini hukuki yollarla kontrol etmeye çalışmanın ne kadar faydasız ve budalaca olduğunu bizlere gösteriyor. Kürtajı yasaklayan bir yasa, kadınların istenmeyen hamilelikleri bitirmesine engel olmuyor. Bugün kürtajın yasak olduğu İrlanda'da her yıl yaklaşık 4 bin kadın kürtaj olmak için İngiltere'ye gidiyor. Üreme faaliyetleri üzerinde kontrol sağlayan yasaların tam olarak uygulanması da çok güç, örneğin kürtaj karşıtı politikalar Romanya'da istenilen nüfus artışını sağlayamadı.
Kürtajı azaltmak ya da bir seçenek olmaktan çıkartmak için atılması gereken en mantıklı adım, doğum kontrol yöntemlerinin yaygınlaşması olacaktır.1984'te düzenlenen Uluslararası Nüfus Konferansı'nın konu hakkındaki görüşünü açıkladığı raporu yinelemek gerekirse, kürtaj sorununun çözümü istenmeyen hamileliklerin azaltılmasından geçer. Kürtajın ve doğum kontrol yöntemlerinin yasaklanması doğum oranını artıracağına azaltır çünkü bu yasalar yüzünden çocuk sahibi olabilecek pek çok kadın daha az sağlıklı ve doğurgan hale gelir, doğurganlık oranı geniş çaplı jinekolojik enfeksiyonlar nedeniyle düşer ve sağlıksız ve hasarlı bebeklerin doğumu artar. Kısacası bu yasaklar daha sağlıklı değil, daha sağlıksız bireyler yaratmaktan başka işe yaramıyor.
Kürtajı engelleyen yasa, yürürlükte kaldığı 23 yıl boyunca 10 binden fazla kadının ölümüne sebep oldu. Kürtaj karşıtı politikalar nedeniyle binlerce çocuk kurumlara yerleştirildi ve bebek ölümlerinde büyük bir artış yaşandı. Normalde yasalara saygın pek çok kadın ve partnerleri "suçlu" durumuna düştüler; kadınlar hükümet ve hükümet temsilcilerinden korkar hale geldi. Günümüzde kadınlara verilen sağlık hizmetlerini geliştirmeye çalışan Romanyalı doktorlar, kadınların hala sağlık hizmetlerinden yararlanma konuşunda kuşkulu ve korkulu olduğunu belirtiyor.
Romanya örneğinin verdiği dersler kendi ülkelerinde kürtaj yasallaşmadan önce yaşanmış olayları hatırlayabilen bizleri can evimizden vuruyor. Başka ülkelere seyahat edecek maddi güce sahip olanlar yabancı ülkelerde yasal ve güvenli kürtaja erişebiliyor, diğerleri ise "yer altı" prosedürler uygulatıyor ya da doğan çocuklarını yetimhanelere bırakıyordu. Biz bu konuda o kadar ilerlemiş ve o kadar çok başarı kazanmış olmalıyız ki güvenli kürtaja erişimin yasaklanmasının halk sağlığı üzerindeki sonuçlarını unutur hale geldik.
Bu sonuçların ışığında biz sağlık uzmanları da hayatın döllenme ile başladığına inansa ya da 8 haftalık fetüslerin hukuki olarak bizlerle eşit hakları sahip olduğunu düşünse bile bunun hiçbir önemi olmayacak. Kürtaj hakkındaki yasalar, yasama organlarının, parlementoların, toplantı salonlarının ve mahkemelerin seyreltilmiş atmosferlerinde formüle ediliyor. Umuyoruz ki siyasetçiler kadınların ve çocukların sağlıkları ile hayatlarını koruma sorumluluğunu sahiplenirler ve bu sorumluluğa yakışır şekilde davranırlar. (EK/ÇT)
* Yazarlar: Patricia Stephenson, Marsden Wagner, Mihaela Badea,Florina Serbanescu
Kaynaklar:
1. United Kingdom Department of Health. Report on Confidential Enquries into Matemal Deaths in Enland and Wales, 1982-84. Report on Health and Social Subjects 34. London, England: Her Majesty's Stationery Office; 1990.
2. World Health Organization, European Regional Office, Maternal and Child Health
Unit. Report of an MCH M1sion to Romania. Copenhagen, Denmark: World Health Organization; January 1991.
3. Birth and Death Register. Bucharest, Romania: Ministry of Health of Romania;1992.
4. Maternal Mortality Audit System. Bucharest, Romania: Ministiy of Health of Romania; 1992.
5. Health for All Database. Copenhagen, Denmark: World Health Organization, European Regional Office; 1991.
6. Tabulated Birth and Death Statistics, 1991. Bucharest, Romania: Ministry of Health of Romania; 1992.
7. World Health Organization, Maternal and Child Health Unit and Family Planning Division of Family Health. Abortion: A Tabulation of Available Data on the Frequency and Mortality of Unsafe Abortion. Geneva, Switzerland: World Health Organization; 1990.
8. Royston E, Armstrong S. Preventing Maternal Deaths. Geneva, Switzerland: World Health Organization; 1989.
9. The Children's Health Care Coilaborative Study Group. The Causes of Instiutionalization in Romanian Leagane and Sectii de Distrfici Report of a Popukation-based Stuy with Recommendations. Bucharest, Romania: Ministry of Health of Romania, Institute for Care of Mother and Child, and the United Nations Children's Fund; 1991.
10. Report of a UNICEF Mission to Develop EmergencyAssistance Programme for Institutionalized Chilren in Romania. New York, NY: United Nations Children's Fund; 1990.
* American Journal of Public Health'de yayınlanan bu makaleyi Ece Koçak Türkçeleştirdi.