Bilinmeyen geleceğe dair temennilerin adresi bir parlamento veya bir hükümet olabilir mi? Yani, "Ey saygıdeğer parlamento üyeleri, lütfen evime bolluk, çocuklarıma sağlık, anne babama uzun ömür bahşedin" gibi bir cümle kurulabilir mi?
Çok önemli bir kararın eşiğindeki insan, bilinmeyen geleceğe uzanan yolda hangi patikayı seçmesinin isabetli olacağını, mektup yazıp bir bakana falan sorar mı?
Doğanın kaprislerine ve "Beyaz adam"a rağmen
"Bilinmeyen gelecek"le bağlantılı bir "temenni" mefhumunu zihninde ve dilinde barındıran tüm halklar gibi, Kuzey Amerika'nın Lakota Siuları da temennilerini üstün gücü temsil eden varlığa yöneltmişlerdir.
290 milyon nüfuslu koca bir ülkede bugün damla kadar bir topluluk olan bu halk, binlerce yıldır doğanın kaprislerine, yüzlerce yıldır da "beyaz adam"ın kötülüklerine karşı inançlarına, inandıkları güçlere sığınmaktadır.
Siuların "varolan her şeyin merkezi", "kutsal topraklar" olarak kabul ettikleri "Paha Sapa"nın (ABD'nin Güney Dakota eyaletinde, Nebraska sınırı yakınlarındaki "Black Hills") Siu inançlarında çok özel bir yeri vardır.
Altının fışkırdığı tepeler
Binlerce yıldır hem dua etmek için, hem de geleceğe dair kararlar verirken güç bulmak için gidilen Paha Sapa'daki büyük taşlara ve kayalara Siular "Inyan" demektedir.
"Varolan en eski şeyler" olduğuna inanılan bu taşlar ve kayalar onlara "yaratan"ı hatırlatmakta, mesajlar vermekte ve doğru patikayı seçmelerinde ilham kaynağı olmaktadır. (Tom Charging Eagle ve Ron Zeilinger tarafından yazılan "Black Hills: Sacred Hills"de Black Elk'in anlattıklarından)
1868'de Paha Sapa, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hükümeti tarafından bir anlaşma ile Siu kabilelerine bırakılmıştır. Ama anlaşmadan kısa bir süre sonra general Custer'ın "Bu tepelerde her yerden altın fışkırıyor" demesi üzerine altın avcılarının bölgeye hücumu başlamıştır.
İşe yaramaz denen topraklar
1875 baharında artık bölge altın avcılarıyla kaynamaktadır. General Custer'ın malzeme arabaları tarafından açılan ve zamanla adı "Hırsızlar Yolu"na ("Thieves' Road") çıkan yoldan gelenlerin ardı arkası kesilmemekte, Paha Sapa altın için delik deşik edilmekte, av hayvanları giderek ölçüsüzleşen bir biçimde öldürülüp tüketilmektedir.
Bismarck Tribune gazetesinin 2 Eylül 1874 tarihli nüshasında şöyle yazmaktadır: "General G.A. Custer'ın bitip tükenmeyen enerjisi sonucu daha önce bilinmeyen, pek çok maden açısından zengin bir Cennetten dünya haberdar oldu ve şimdi tek yapılması gereken, Kongre'nin bu güzel yerleri yerleşime açması ve oraya gidenleri, halen orada yaşayan beş para etmez Kızılderililerden koruması."
1877 yılında, daha sekiz yıl önce "işe yaramaz" diye kabilelere bırakılan Paha Sapa'ya, yeni bir hükümet kararıyla el koyulur.
Tazminat yarım milyar doları aştı
Bazı gerçekler dağın birinde, kendi halinde yaşıyor. Bazıları ise şehir meydanlarında, herkesin duyabileceği bir sesle kendini dünyaya haykırıyor; gazete kâğıtlarına, televizyon ekranlarına akıp gündem oluyor.
Bundan 126 yıl önce "Paha Sapa"ları ellerinden alınan Siu halkına, 1980'de ABD Yüksek Mahkeme kararıyla 106 milyon dolar tazminat ödenmesine karar verildi. Banka faizleriyle bugün 600 milyon dolar civarında olan tazminata Siuların el sürmeme kararlılığı, "dağın birinde kendi halinde yaşayan sessiz gerçek" sınıfına giriyor ve kolay kolay haber olmuyor; "küresel medya"ya bir gündem olarak sızmıyor.
Türkiye'ye Amerikan yönetimin desteğiyle açılacak toplam sekiz buçuk milyar dolar kredi ve Türkiye yönetiminin Irak'a asker gönderme yetkisini meclisten almış olması ise küresel gündem paketinde yer alıyor ve "tüm dünyada yankılanan gerçek" sınıfına giriyor.
El sürülmeyen para
Lakota Siularına Paha Sapa'nın ellerinden alınması karşılığı yaklaşık 100 yıl sonra tazminat olarak verilen ve kimse el sürmediği için bankada büyümeye devam eden dolar çuvalı, 70 milyonluk Türkiye'ye kredi olarak verilen dolar çuvalından kat kat daha zenginleştirici. Çünkü, birincisi kredi değil.
İkincisi de, Lakotalar 70 milyonluk bir halk değil. Oglala kabilesinin yaşadığı rezervasyonun yıllık bütçesi 15 milyon dolar. Tazminattan kabilenin payına düşen para miktarı olan 170 milyon doların yılda getireceği faiz ise 17 milyon dolar civarında.
İşsizlik oranının yüzde 80'lerde gezindiği bir yöre için (Pine Ridge Rezervasyonu), barınak, eğitim ve iş olanakları açısından hayatı bir anda değiştirecek böyle bir faiz parası neden "Tanrı'nın lütfu" olarak kabul edilmez de, bankada kendi başına ve kimseye hayrı dokunmadan büyümeye bırakılır?
Havayı dolar olarak düşünmemek
Associated Press muhabiri Frederic J. Frommer'ın bir makalesinde 1960'larda Oglala kabilesinin reisi olan Holy Rock'un sözlerine yer veriliyor.
Makalenin yazıldığı 2001'de 82 yaşındaki Siu, Paha Sapa'ya karşılık verilen paranın Siular tarafından reddedilmesinin yanlış anlaşıldığını söylüyor:
"Para orada duruyor. Çekilmeye hazır. Tek yapmamız gereken 'tamam' demek. Ama fakirlik içinde yaşamayı tercih ediyoruz; fakir, cahil, putperest vahşiler olarak.. Bizim farklı değerlerimiz var. Havayı ve suyu dolar ve cent olarak düşünmüyoruz.."
"İnancı politika ve adaletle karıştırma!"
Lakota Siularının onurlarını ve inançlarını sınayan koca bir 150 yıl geçmiş. Daha Paha Sapa'nın altın avcıları tarafından istila edildiği dönemde, daha o zamandan "kaybetmeler" başlıyor.
25 Eylül 1997 tarihli CNN haberi ile, 1892'de Albay "Buffalo Bill" Cody'nin "Wild West" gösteri grubunda Londra'ya giden Siu reisi "Long Wolf"tan ("Uzun Kurt") haberdar oluyoruz.
Londra'da zatürreeden ölen Long Wolf'un ölüm döşeğinde son dileği topraklarına geri dönmek.. CNN haberi, bu dileğin 105 yıl sonra gerçekleştiğini bildiriyor.
Amerikan sirkinin soytarısı olan Siu reisi gibi, aradan geçen 150 yılda muhakkak binlerce Siu, toprağı ile birlikte onurunu, belki inancını da kaybetmiştir. Ama 2000'ler itibarıyla, Lakotaların yüzde 90'ının "tazminata el sürmeme"yi seçmesi yeterince temel bir gösterge.
Afrika kökenliler ve bilumum renkli azınlıklar arasında tercih edilen parti olan Demoktratlar'ın günümüzdeki liderlerinden senatör Tom Daschle'ın, 1985 ve 1987'de "Sioux Nation Black Hills" kanun tasarısını iki kez gündeme getiren senatör Bill Bradley'e en sert yanıtı veren, büyük bir kararlılıkla karşı koyan kişi olması da temel bir gösterge.
"Inanç"ın yaşamı
Lakota Siuları, "hayatın güven ve mutluluk içinde devamı" için politik ve hukuki mekanizmalara bel bağlanamadığında, "inanç"ın nasıl bütün gerçekliği ve görkemiyle yaşamak zorunda olduğunu ve yaşadığını gösteriyor.
"İnanç"ın, nerede ve ne zaman olursa olsun, "kader" ya da "alınyazısı"yla, "adalet"le ve "iman"la nasıl güçlü bağlar içinde yaşayan bir şey olduğunu gösteriyor.
"Kader"in yerini "geleceğin toplumsal irade ile belirlenebilir olması" alana kadar, dünya üzerinde "adalet" sağlanana kadar, "wakan tanka"nın (Lakota dilinde "tanrı") yeryüzüne inip aramıza karışmayacağını gösteriyor.
İktidarı vatandaşları ile paylaşmayan, onlardan aldığı güçle adaleti hakim kılmayan devletler ise, "1984"ün (George Orwell) -en büyük bayrağı asmak için kan ter içinde kalan- Tom Parsons'ı gibi kıt akıllı vatandaşlarının bollaşmasına ve "ne kadar mükemmel bir düzen içinde yaşadıkları"na dair telkinlere sorgusuz inanmalarına dua etmekten başka bir şey yapamıyorlar.
Siu'nun onuru
Bir taraftan da "inanç"ın politika ve adaletle ilişkilendirilmesine öfkeleniyor ve vatandaşlarından inancı bu alanların dışında, mümkün olduğunca yalnız başlarına ve sükûnet içinde yaşamalarını istiyorlar. Bu arada hem "inançlı" hem de "inancın bizzat temsilcisi" olduğunu iddia eden bazıları da, "alınyazısına dair temenniler" ve "adalet"in adresi olarak kendilerini gösteriyor, öbürlerinin yanına ilişmeye çabalıyor.
Lakota Siularının gözü kara tazminat boykotu, dünyanın farklı coğrafyalarında İslam ile Hıristiyanlık, Hıristiyanlık ile Musevilik, Katoliklik ile Protestanlık ya da mesela Fransa ya da İspanya Katolikliği ile Güney Amerika Katolikliği arasındaki muazzam farkları anlamamıza da yardımcı oluyor.
2003 Türkiye coğrafyasında kredi ve işgal ortaklığı anlaşmalarına imza atanların (inancın toplumsal olarak temel bir önemi olduğu ve inancın bizzat temsilcisi olduğu iddiasıyla ortaya çıkan da, politik sistem ve adalet sistemine güven telkin eden de) sahip olabileceği onur ise, ancak "tazminatı kabul edelim, Paha Sapa'yı unutalım" diyen Siu'nun onuru kadar olabilir. (ŞA/NM)