24 Haziran sonrasında medyada yapılan birçok yorumda, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin, partisinin yüzde 25 civarındaki oyunu yüzde 30’un üzerine çıkardığı vurgulandı.
İnce’nin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dan farklı olarak siyasete yeni bir enerji ve heyecan getirdiği, sadece yüzde 30’ların üzerine çıkan oyuyla değil, canlı yayınlarda sorulara verdiği yanıtlarla, partisince daha önce söylenmemiş şeyleri söyleyip sonra da gözünü kırpmadan bunların arkasında duruşuyla, miting alanlarına topladığı kalabalıklarla da görüldü zaten. Yüzde 31’e yaklaşan oy oranının da bunların sonucu olduğu söylenebilir.
Ama “CHP oylarında tarihî bir sıçrama yarattığı” konusunda iki şey var.
1 nokta 6 puan
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce dâhil dört muhalefet adayının aldığı oy oranlarının toplamı 47.2. Milletvekilliği seçimlerinde muhalefetin (CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi) oy oranlarının toplamı ise 45.6. Yani muhalif cumhurbaşkanı adaylarının aldığı oyların oranı, muhalif partilerin oy oranından 1.6 puan fazla. İnce dışındaki cumhurbaşkanı adaylarının partilerinden az oy aldıkları göz önünde bulundurulursa, aradaki bu puan farkı İnce’nin hanesine yazılabilir.
Yani İnce, siyasete getirdiği yeni enerji ve heyecanla muhalefet cephesindeki seçmen açısından güçlü bir mıknatıs olurken, iktidar cephesindeki seçmenden kayda değer bir oy almış gibi görünmüyor. CHP dışı seçmenden aldığı oyun büyük kısmı, muhalefet partilerinin seçmenlerinden geliyor. Zaten cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmamış olmasının temel nedeni de bu.
CHP’nin adayıydı; kurumsal temsilcisi değil
Bir de Muharrem İnce CHP olarak değil, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak oy aldı. Yani CHP’nin oylarını değil, aday olarak kendi oylarını yüzde 30’ların üzerine çıkardı. Zaten sembolikliği de aşan bir vurguyla, adaylığının ilân edildiği gün CHP rozetini yakasından çıkarmıştı.
Onun canlı yayınlarda stüdyoda, mitinglerde kürsüde kurumsal olarak CHP adına değil, fazlasıyla güçlü bir cumhurbaşkanlığı makamına aday önde gelen bir CHP’li olarak konuştuğunun tüm izleyiciler farkındaydı.
Bülent Ecevit’in 1977 seçimlerinde en büyük rakibi Adalet Partisi başta olmak üzere diğer cenahtan CHP'ye oy çekerek yüzde 40’lara ulaşmasına referans verirken bu iki noktayı herhalde göz önünde bulundurmak gerekiyor. (ŞA)