Geçtiğimiz pazar günü İstanbul'un tarihi mahallelerinden Bedrettin Mahallesi'nde eski ahşap bir binada yangın çıktı. Buraya kadar İstanbullular için oldukça "sıradan" bir haber. Ancak Bedrettin Mahallesi Derneği Kurucusu Süleyman Songur'a göre çıkan yangının arkasında yine İstanbulluların son dönemlerde iyice alışık hale getirildiği "kentsel dönüşüm" projeleri yatıyor.
Bedrettin Mahallesi'nin önemi
Bedrettin Mahallesi Kasımpaşa ile Beyoğlu arasında kalan, Haliç'in yan tarafında bulunan bir mahalle.
1513 yılında Kurulan Bedrettin Mahallesi, İstanbul'un fethinden sonra kurulan ilk Osmanlı mahallesi. Adını da burada yaşayan Şeyh Bedrettin'den alan mahalle, Osmanlı'nın Haliç bölgesindeki tersanelerinin lojistiğini sağlamasında önemli bir yere sahip.
17 yıldır SİT alanı olan Bedrettin Mahallesi, önce "yenileme alanı" ilan edildi. Ardından koruma planlarının dışında bırakıldı.
Bedrettin Mahallesi Derneği Kurucusu Süleyman Songur, mahallenin koruma planları kapsamının dışına çıkartılmasından ilk başta hiç kimsenin haberi olmadığını söylüyor.
Songur ve arkadaşları haberi 1 Şubat tarihli Posta Gazetesi'nde yer alan "İstanbul'da yaşanacak yer kalmadı" başlıklı haber sayesinde öğrenmişler.
SİT alanı bir anda "yenileme alanı" oluverdi
Mahalleli, 17 yıl boyunca evlerini SİT alanı olması nedeniyle tamir ettirememiş. Evinin başının üstüne yıkılmasını istemeyen kimi mahalleli, bu dönemde çareyi evlerini boşaltıp başka yerlere taşınmakta bulmuş.
Boşalan evlere Tophane ve İstiklal Mahallesi'nden vatandaşların yerleştirildiğini ama kimler tarafından yerleştirildiğini bilmediğini söyleyen Süleyman Songur, bu insanların "işgalci" konumunda olmasına rağmen muhtarlık kayıtlarının yapıldığını anlatıyor.
Bir "garip" yangın
26 Şubat cumartesi günü mahallenin çocuk parkı ve spor alanı belediye ekipleri tarafından sökülmüş. Aynı gün belediye, işçiler için bu alan bir konteynır yerleştirmiş.
Ancak burada ne yapıldığını, kimsenin anlamadığını söyleyen Songur, pazar günü sökülen park ve spor alanının parçalarının belediye tarafından toplandığını, hemen sonra da mahalleye sonradan yerleşen ve 20 kişinin kaldığı evde yangın çıktığını anlatıyor.
Ya dalgıç pompa olmasaydı?
İTÜ'den bir grupla yangının çıktığı sokağın tarihi önemi nedeniyle koruma planı kapsamına alınması için çalışma başlattıklarını anlatan Süleyman Songur, bu sokakta dernek yöneticilerinin de evlerinin olduğunu vurguluyor.
Sokakların dar, evlerin eski ve ahşap olması nedeniyle yangının bir evde başlaması durumunda tüm sokağı sarmasının işten bile olmadığına işaret eden Songur, o sokakta bulunan bir arkadaşlarının evinin bahçesinde bulunan su kuyusuna bağladığı bir dalgıç pompa ile büyük bir felaketi engellediğini anlatıyor.
Biz bu planları daha önce gördük
Beyoğlu Belediyesi'nin mahalleliye yıkım yapmayacağını söylediğini aktaran Songur, Ahmet Misbah Demircan'ın önümüzdeki seçimlerde milletvekili adayı olacağını, bu durumda da doğal olarak "mahallenizi yıkacağım" diyemediği görüşünde.
Ancak Süleyman Songur, kendilerinin bu gibi yangınlar vb. yöntemlerle alt-üst edilen Süleymaniye, Fener-Balat ve Sulukule örneklerini yakından bildiklerini ifade ediyor. (EKN/EÖ)