Tarih Vakfı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (SEÇBİR) ile yürüttüğü “Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi III”ün rapor sonuçlarını bugün açıkladı.
Proje kapsamında 2012-2013 eğitim-öğretim yılında okutulan hemen her branştan 245 ders kitabı insan hakları ölçütlerine göre taradılar.
Kitaplar 38 maddeden oluşan Niteliksel Tarama Ölçütleri’ne göre ihlal ve iyi örnekler yönünden incelendi. “Biz ve ötekiler,” “insan hakları”, “devlet, demokrasi ve laiklik kavramları,” “toplumsal cinsiyet eşitliği” ve “eğitim felsefesi” bu ölçütlerin ara başlıklarıydı.
“Ders Kitapları Türkiye’deki toplumsal değişimin gerisinde ve toplumsal barışı, demokratik vatandaşlığı güçlendirme hedefinden uzak” başlığıyla duyurulan raporda öneriler yer aldı.
Ders kitapları ve resmi söylem
Cezayir Toplantı Salonu’ndaki basın toplantısına Tarih Vakfı Başkanı Bülent Bilmez ve SEÇBİR Müdürü ve raporun yazarı Kenan Çayır katıldı.
Bülent Bilmez 2002 yılından beri sürdürdükleri projenin üçüncüsüne dair ders kitaplarında olumlu bazı gelişmeler olduğunu ancak özellikle ayrımcılık ve tekçi vatandaş zihniyetinin devam ettiğini söyledi.
Kenan Çayır “ders kitaplarında resmi söylemin sınırlarının görüldüğünü” söyledi ve raporu kitaplardan alıntılar ile paylaştı. Rapordan öne çıkan başlıklar ve öneriler şöyle:
“Biz” ve “ötekiler”
* Biz'den kastedilen yalnızca kökleri Orta Asya’ya dayanan ve Müslüman olan Türkler.
* Türkiye’de yaşayan her vatandaş Müslüman sayılıyor.
“Dini ve milli bayramlar öncesi evinizde hangi hazırlıklar yapılır?” (Türkçe 3 Öğretmen Kılavuz Kitabı, Dörtel, 252).
* Okullara seçmeli Kürtçe, Abazaca, Lazca gibi dersler konulmasına rağmen ders kitapları hala bu grupları görmezden gelen tek dillli, tek kültürlü bir anlayışla yazılıyor.
* Kitaplar kentli, eğitimli, orta sınıf kültürüne dayanan metinler ve görseller üzerine kurulu.
* Türkiye'deki toplumsal çeşitliliği yansıtmaktan çok uzak. Kürtler, Ermeniler, Museviler, Rumlar, Abhazlar, Lazlar, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim grupları ve başörtülüler yer almıyor.
Biz, üstün ve zayıf
* Biz hem üstün kültür hem de zayıf ve tehdit altında. “Türk en disiplinli ordu”, “Türkçe en mükemmel lisan” ama sürekli tehdit altında olma, zayıf olma vurgusu var.
“Bizim milletimiz temelinden demokrattır.” (Sosyal Bilgiler 7, MEB, 149).
“(Türkçe) Dünyada kulağa en hoş gelen ve anlamayanları bile meftun ve hayran eden bir lisan.” (Dil ve Anlatım 10, MEB, 48).
“Türk milleti… -kendi kabahati olmaksızın- Batı’dan geri kalmıştı. Oysaki, bir zamanlar Batı, Türklerden geriydi.” ( Türk Edebiyatı 11, MEB, 23).
İnsan hakları, devlet, demokrasi, laiklik
Bazı iyi örneklere rağmen kitaplarda insan hakları, demokrasi ve laiklik gibi kavramlar tarihsel ve sosyolojik bir bağlama oturtulmak yerine anakronik ve özcü bir biçimde aktarılıyor. Bu şekilde kitaplar bu kavramları doğru bir şekilde aktarmaktan çok tarih dışı ve Türklere özgü bir dünya görüşünü vazediyor.
“İnsan hakları, Hz. Muhammed’in önemle üzerinde durduğu bir konudur. Batıda kabul görmüş evrensel değerler, insan haklarına ilişkin hükümler asırlar önce Hz. Muhammed tarafından dünyaya ilan edildi.” (Sosyal Bilgiler 6, MEB, 161).
Militarizm
* Bu örüntü ders kitaplarındaki militarizmi besliyor. Milli güvenlik dersi 2012’de kaldırıldı ancak araştırmanın bulguları gösteriyor ki militarist değerler kitaplarda var.
1. sınıf Türkçe dersi “er” hecesiyle başlıyor, “Ata er ol” cümlesiyle tamamlanıyor. (Türkçe 1, MEB, 52). Çocuk asker fotoğrafları Türkçe kitaplarında görülüyor (Türkçe 2, 2. kitap, Yıldırım, 125).
* Çağın Polisi Dergisi’nden alıntı yapılarak Sosyolojideki toplum düzen kavramı polisin vizyonu ile anlatılıyor.
* "Cemil büyüdüğün zaman ne olacaksın?
__ Asker olacağım.
__ Asker olup da ne yapacaksın?
__ Düşman, bu topraklara olur da bir daha ayak basarsa onu buradan kovacağım." (Türkçe 1, Ders ve Öğrenci Çalışma Kitabı, Kartopu, 26-7).
Toplumsal cinsiyet
* İyi örneklerin sayısı giderek artıyor. Görsellerde eşitliğe daha çok yer verilirken cinsiyetçi dil kullanımında da azalma var.
“Uzun yıllar önce Hazerfan Ahmet Çelebi adında bir bilim insanı yaşarmış”. (Türkçe 1 ÖKK, MEB, 133).
* Süre giden cinsiyetçi roller de var. Bu matematik kitaplarında da görülüyor. Cinsiyetçiliği aşan, şiddeti besleyen alıntılara da rastlıyoruz.
“Sağlam temel, sağlam evler/Sözüm size mimar beyler…” (Sosyal Bilgiler 5, 1. Kitap, MEB, 75).
* İrem hanım bedenleri aynı 10 adet gömleği yıkamak üzere çamaşır makinesine attı…” (Matematik 6, MEB, 249).
“Kız öğrencilerinizden birine gelin rolü veriniz… kına türküsünü söylenirken gelinin eline kına yakılmasını canlandırmalarını isteyiniz. … kınanın gelin olacak kızın evine bağlı kalacağını sembolize etmek üzere yakıldığını, gelinin evinin ve kocasının yoluna gerekirse kurban olacağının vurgulandığını söyleyiniz.” (Sosyal Bilgiler 5, Öğretmen Kılavuz Kitabı, Pasifik Yayınları, 83).
Eğitim felsefesi
* Yapılandırmacı müfredata geçildi ama tek perspektifli mevcut eğitim felsefesi bunu karşılamıyor.
* Ders kitaplarının niteliğini sorunlu hale getiren unsulardan biri de konuların Atatürkçülükle ilişkilendirilme zorunluluğu. Bu durum yazarları sorunlu metinler üretmeye de itiyor. Örneğin Fen ve Teknoloji dersinde “canlı uyumu” konusunda birden Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerine atlanıyor.
“Canlı için söz konusu olan uyum, birlik ve beraberlik toplumlar için de geçerlidir. Toplumları oluşturan sistem ve ögelerin uyumsuzluğu toplumun huzurunu bozar. Bir toplumu yüz yüze geldiği engeller karşısında dirençli ve muzaffer kılan, o toplumu oluşturan bireyler arasındaki milli dayanışma ve birlik ruhudur. Bu birlik bağı Büyük Önder Atatürk tarafından ‘Biz milli mevcudiyetimizin temelini, milli birlik ve beraberlikte ve milli şuurda görmekteyiz’ sözüyle ifade edildiği gibi bir milletin varlığını koruyan ve fertlerini bir arada tutan en güçlü bağdır.” (Fen ve Teknoloji 6, MEB, 22).
Öneriler
* Türkiye'deki son toplumsal gelişmelere, müfredata dahil edilen farklı seçmeli dil derslerine rağmen, ders kitapları hala tek dilli, tek dinli bir vatandaşlık anlayışına kurulu. Kitaplarda sunulan 'Biz anlayışı' Türkiye'deki gelişmelerin gerisinde. Ders kitapları yeni bir 'Biz bilinci' oluşturma, çoğulcu muhayyileyi ve barışı tesis etme yolunda önemli araçlar olabilir. Ders kitaplarının bu açıdan yeniden yazılmaları gerekir. Kitaplarda etno-kültürel kimliği temel alan bir milliyetçilik yerine vatandaşlık bağını temel alan çoğulcu bir 'Biz kurgusu' geliştirilmeli. * Ders kitaplarında Türkiye'yi sürekli çağın gerisinde ve tehdit altında olan bir ülke olarak sunulmaktan vazgeçilmeli. Türkiye çağın içine oturtularak sunulmalı, modernleşme sürecinin doğurduğu farklı yapılar eleştirel bir düşünme perspektifiyle ele alınmalı. * Ders kitaplarında ateistlere, engellilere, gençlere, çocuklara karşı önyargı oluşturacak genellemeler ve ifadeler çıkarılmalı. Farklı grupları hak temelli ve çoğulcu bir perspektifle ele alan örneklere yer verilmeli. * Ders kitaplarında cinsiyetçi kalıpyargıları ve işbölümünü destekleyen ifadeleri çıkarılmalı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen örneklerin sayısı artırılmalı. * Militarist değerleri açıkça aşılamaya çalışması, misyonerler gibi ifadelerle farklı grupları hedef göstermesi, Türklüğü 'sarı ırk, beyaz ırk' gibi arkaik kavramlarla tartışması bakımından diğer kitaplardan ayrı bir yerde duran T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi kaldırılmalı, kapsadığı dönem çağdaş bir Tarih dersinin içeriğine yedirilmeli. * Bir yandan Türkiye'de Barış Süreci yürütülüyor, 'artık ölümler olmuyor' deniliyor ama kitaplar savaşı normalleştiren, ölümü yücelten, çocuk askerleri rol modeli olarak gösteren ifade ve görsellerle dolu. Siyasal alanı daraltan, eleştirel düşünceyi kapatan bu militarist içerik ivedilikle temizlenmeli. (BK) |
* Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın.