Halkların Demokratik Kongresi (HDK) / Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eğitim Meclisleri bugün Divriği Kültür Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında eğitimdeki sorunlara işaret etti.
Okulların açılmasına bir hafta kala yapılan toplantıda Eşit, engelsiz, özgür, cinsiyet özgürlükçü, çok dilli, çok renkli, anadili temelli ve laik okullar için birlikte mücadelenin önemine dikkat çekildi.
Eğitim Meclisleri eğitimdeki sorunlar ve çözüm yollarını tartışmak için 14 Eylül’de düzenlenecek foruma herkesi davet etti. Forumun yeri ve saati henüz kesinleşmedi.
Birlikte Mücadele Çağrısı
HDK/HDP Eğitim Meclisleri adına Mutlu Öztürk’ün okuduğu basın açıklamasında ders müfredatları, engellilerin erişimi düşünülmeyen okul binaları, zorunlu din dersleri, anadilinin seçmeli ders olması, azınlık okullarının sorunları, homofobik, ataerkil yapı gibi sorunlara işaret edildi.
Öztürk "okulları hepimizin kılalım" diyerek HDK/HDP Eğitim Meclisleri’nde bir araya gelme çağrısı yaptı.
Toplantıya katılanlar eğitim sisteminin cinsiyetçi yapısı, ders kitapları, azınlık okullarındaki sorunlar, zorunlu din eğitimi, atanamayan öğretmenler gibi sorunları hakkında konuştu.
Fatma Gök, eğitimin bir hak olduğunu, herkesin nitelikli, eşit, kendi dillerinde, parasız bir eğitim alması gerektiğini söyledi.
Cinsiyetçi eğitim
Ayşe Panuş sistemin kendini yapılandırmaya kadınların emek ve bedenlerini yapılandırarak başladığını söyledi. Eğitim sisteminin aile merkezli, muhafazakar ve cinsiyetçi olduğunu ve kadını yok saydığını anlattı.
Azınlık okulları
Arno Kalaycı Ermeni okulunda okuyan bir öğrenci olarak Ermeni öğrencilerin karşılaştığı zorlukları anlattı. Zorunlu Türk müdür başyardımcısının fiilen müdür görevi yürüttüklerini ve devleti temsilen bulunduğunu belirten Kalaycı Ermenileri düşman gören zihniyetin devam ettiğine dikkat çekti.
“Ermeni, Rum, Süryanilerin sahip olduğu iddia edilen anadilde eğitim diğer halklardan esirgenmekte” diyen Kalaycı azınlık okullarının parasını kendilerinin ödediğine ve bütçe olmadığı için miktarların çok yüksek olduğunu anlattı.
Kalaycı bürokratik engeller nedeniyle eğitim materyallerinin yenilenmemesi sorununa da değindi.
Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı (TEOG) sınavının ardından iki Ermeni öğrencinin imam hatip lisesine yerleştirilmesine “devletin tekçi olduğunun kanıtı” diyen Kalaycı şöyle konuştu.
“Bizler, ‘çok afedersiniz Ermeniler’ ırkçı, asimilasyoncu, cinsiyetçi eğitimi reddediyoruz. Eğitimi halkların bir arada, eşit ve kardeşçe yaşamasının en önemli aracı olduğunu görüyoruz. Çerçevesinin demokrasi, insan hakları ve barıştan yana çizilmesi, talep eden her halka kendi ana dilinde eğitimi hak olarak tanıması halklar arası önyargıyı kıracak ve toplumsal barışı sağlayacak en önemli adımdır.”
Ders kitapları
Melisa Soral 250 ders kitabını kapsayan çalışmalarını paylaşarak kitaplarda Türk ve Sünni Müslüman olan bir “Biz” algısı olduğunu söyledi.
Kitaplardaki hak ihlallerinin azaldığını ancak devam ettiğini belirten Soral, Kürtçe seçmeli ders kitaplarında Kürt adının geçmemesi, tarih kitaplarında Ermenilerin Türkiye topraklarında kirli emelleri olan ve dış mihraklarla ilişkili olarak tanımlanması, çocuk askerler, kız çocuklarına ailesi ve kocası için kendini feda etmesi öğütleri, engellilere yönelik ayrımcı tanımlamaları örnekleri verdi.
“Ayrımcı ve dışlayıcı zihniyeti ders kitaplarında görmek mümkün” diyen Soral ders kitaplarının barışçı ve özgürlükçü olmasının önemine değindi.
Anadilinde eğitim
İstanbul Kürt Enstitüsü’nden Sami Tan eğitimin devletin ideolojik aygıtlarından biri olduğunu söylerken, “eğitim ve iletişim araçları yaratılan tekçi sistemin yaygınlaştırılmasının araçlarıdır, bu siteme karşı mücadele eğitimden başlamalı” dedi.
“Çoğulcu, çok dilli, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik, demokratik eğitim için mücadele etmek gerekiyor. Kürt halkı kendi anadillerinde eğitimleri için yollardır mücadele veriyor. Bu yıl da okullarda boykot eylemi olacak.”
Tan Mardin’de atanmayan Kürtçe öğretmenlerinin açlık grevi yaptıklarını hatırlattı.
Zorunlu din eğitimi
“Türkiye’deki eğitim sistemini neresinden tutsak elimizde kalıyor” diyen Hüda Kaya şöyle devam etti: “Okul öncesinden üniversiteye dek evrensel insan haklarının dışında, bilimsellikten uzak, faşizan öğretilerle çocukları geleceğin potansiyel suçlu insanı haline getiren bir yapıya sahip.”
Kaya, iki Ermeni öğrencinin TEOG’un ardından imam hatip lisesine yerleştirilmesiyle ilgili “Bu dindarlığa da Müslümanlığa da yakışmıyor” dedi. Kaya, Kuran’da ve peygamberin pratiğinde ‘herkesin inancı kendinedir’ vurgusu olduğunu belirtti.
“Bir Müslüman olarak, bu uygulamayı Muhammed’in diniyle bağdaştıramıyorum” diyen Kaya, “böyle mahalle baskısı, devlet baskısı olabilir mi” diye konuştu.
Aleviler
Ali Kenanoğlu Alevilerin eğitimde karşılaştığı sorunlara dikkat çekti. Zorunlu din derslerinin mücadele alanları olduğunu belirten Kenanoğlu, buna karşı açtıkları davaları kazandıklarını anlattı.
Mevcut kitaplara Alevilik ile ilgili iki ünite konulduğunu ancak bunların öğrencilerin okulda olmadığı son aya denk geldiğini belirten Kenanoğlu kitaptaki Alevilik anlatımına da itiraz ettiklerini belirtti.
Alevi çocukların seçmeli din derslerini zorunlu olarak seçmesiyle ilgili şikayetler, Alevi mahallelerindeki okulların imam hatipe çevrilmesi gibi sorunlara dikkat çeken Kenanoğlu devletin dini eğitim vermemesi gerektiğini, dinlerin kendi inanç kurumlarında öğretilmesi gerektiğini söyledi.
LGBTİ öğrenciler
LGBTİ aktivisti ve öğrenci olan Giray Poyraz LGBTİ öğrencilerin okullarda öğretmenleri ve arkadaşları tarafında taciz, homofobik ve transfobik söylemle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
“Eğitimin iki cinsiyetli olması nedeniyle trans erkekler etek giymek zorunda bırakılıyorlar. LGBTİ bireyle sadece nefret suçuyla ölmüyorlar, aile baskısı, eğitimde öğretmen ve arkadaş baskısı da hayatlarına son verme nedeni olabiliyor. LGBTİ bireyler için psikolojik rehberlik bulunmaması ileride intiharla sonuçlanabiliyor. Üniversitede aynı yapı var. Tekçi, faşist eğitim sistemini reddediyoruz.”
Toplantıda ayrıca Sami Tan, Alaaddin Dinçel, Şengül Güneş, Hüseyin Tosun da konuştu. (BK)