Geçtiğimiz hafta sonu birçok gazete bir kez daha N.Ç. olayı özelinde tecavüzü gündemine aldı. Hürriyet gazetesi N.Ç. ile yapılan görüşmenin ardından tecavüzün tüm ayrıntılarını kamuoyuna sundu.
Erkek egemen medya dünyasında tecavüzler bir fantezi gibi yansıtılıyor. Artık "arka sayfada yer alan 'yavru'lar(!) olmasa gazete satmıyor" savunmaları, "halk istiyor" teraneleri, tecavüzün ayrıntılarını anlatarak mastürbasyon malzemesi yaratma, küçücük bir kızın anlattıkları yedi düvelin malumu olurken erkeklerin küvezde korunması... Kabul etmek lazım, N.Ç. olayı basın için iyi bir malzeme!..
Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar, "Hürriyet, önce mektubu, sonra N.Ç.'nin mahkemedeki ifadesini yayımlayarak sahip çıktı küçük kıza..." diyor. Küçücük bir kızın anlattıklarının deşifre olması acaba ona sahip çıkmak mı? Yoksa erkeklerin fantezi dünyasına dolaylı bir katkı mı? Erkek egemen medya dünyasında farklı olmayı başarabilen birkaç yazardan biri olan Can Dündar yaptığı yorumda biraz yolunu şaşırmış gibi...
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Mardin Milletvekili Mehmet Beşir, "Bu adi bir suçtur. Mardin bizim kültür şehrimiz, iki bin yıllık bir ilimiz. Bu tip ufak adi suçlar için Mardin'i karalamak doğru değildir. Adalet her zaman yerini bulur." dedi. Türkiye'de adalet mekanizması yeterince işliyor mu? Milletvekili olaya sadece coğrafi açıdan baktığı için olayın insani boyutunu görememiş anlaşılan.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mardin Milletvekili Mahmut Duyan Mardin'de yaşanan olayın bir "lobi faaliyeti" olduğunu, abartılmaması gerektiğini belirterek Mardin'in UNESCO'nun Dünya Şehri adayı olduğunu söylemiş.
Biz de Mardin'in Dünya Şehri olmasını gönülden istiyoruz elbette, söz konusu olayı da Mardin'e mâl etmiyoruz ayrıca. Ancak, o kentte yaşanan tecavüzün, üstelik bir çocuğa tecavüzün üstünü kapatmanın da doğru olmadığına inanıyoruz. Olayın sebepleri ve sonuçları üzerinde durulmalı ve yeni tecavüz olaylarının yaşanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. Dünya Şehri olabilmek için sadece çevre düzenlemesi yeterli mi? Sayın Duyan "duysun" sesimizi!
Bazı gazeteciler N.Ç. olayında tepkilerini oldukça sert bir biçimde gösteriyorlar. Örneğin Vatan gazetesi yazarı Tuğçe Baran tecavüzcülerin hadım edilmesi gerektiğini, böylelikle bu kişilerin saldırganlıklarının önlenebileceğini söylüyor.
Yine aynı gazeteden Ruhat Mengi de "Başkasının haklarına saldırıda bulunan birine aynı duyguyu yaşatmak güzel ceza değil mi? Tabii şüphesiz o ceza orada bitmiyor." diyerek "kısasa kısas" yöntemini savunuyor.
Emel Armutçu Hürriyet gazetesindeki haberinde N.Ç.'nin yaşadıklarını tüm ayrıntılarıyla yazmış ve cinsel istismar kavramından bahsetmiş. Acaba kendisi de tecavüzün "detaylarını" yazarak cinsel istismara prim vermiş olmuyor mu?
Hürriyet yazarlarından Ferai Tınç ise " Evet şimdi tam zamanı, biraz gayret edilirse tecavüz suçuna hafifletici nedenler bulmaya meyilli zihniyet püskürtülebilir." diyerek çağrıda bulunuyor. Tınç, olayın kökten çözülmesi gerektiğini vurguluyor yazısında.
Sonuç olarak medyada konuyla ilgili pek çok şey yazıldı çizildi. Biz de konuyu tartışmaya açıyoruz. Yozlaşan medya dünyasında tartışmanın yıkıcı değil yapıcı olmasını diliyoruz... Unutmayalım ki N.Ç. iki harften ibaret değil, sayısı belirsiz kişilerce defalarca tecavüze uğrayan ve daha 13 yaşında küçücük bir kız çocuğu! (NK/BB)