Henrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin düzenlediği 4. Yeşil Ekonomi Konferansı, “Müşterekler” kavramı çerçevesinde Cezayir toplantı salonunda gerçekleşiyor.
Müşterekler fikri “herkese ait kaynaklar üzerinde yeniden hak iddia etmek, onları paylaşmak ve birlikte yönetmek” olarak tanımlanıyor. İlk gün paneller, ikinci gün ise forumla devam edecek konferansta şu sorulara cevap aranıyor:
* Suyu, toprağı, bilgiyi, tohumları, genleri, parkları, atmosferi ve kentlerdeki kamusal alanları eşitlik ve sürdürebilirlik temelinde yönetecek yeni bir sistem kurabilir miyiz?
* Müşterekler kavramı, ortak kamusal mallar bize yeni bir ekonomik sistemin yolunu açabilir mi?
Konferansın bugünkü ilk oturumunda “Müşterekler nedir?” sorusu ele alınırken öğleden sonraki oturum “Kuşatılmış müşterekler ve direniş” başlığıyla gerçekleşti.
Prof. Dr. Fikret Adaman moderatörlüğündeki ikinci oturumda yerel sorunların küreselle ilişkisi ele alındı. Yrd. Doç.Dr. Begüm Özden Fırat kentsel müşterekler konusuna değindi, İktisatçı Thomas H. Greco müşterekler kavramının finansal sistemi nasıl değiştireceğini anlatırken, Dr. Nikolaos Anastasopulos ekonomik kriz sonrası Yunanistan’daki durumu ve müştereklerin ekonomik krize etkisini ele aldı.
Fırat: Müşterikleştirme yeni toplumsal iletişimler üretiyor
"Müşterekler konusu anti-kapitalist bir anlayışla ele alınmalı. Kamusal hakların ve hizmetlerin çitlenmesine karşı çıkmayı ele alalım; kamusal üniversite talebiyle yola çıkıyoruz. Müşterek pratik ise üniversiteyi müşterek alana çevirmek için tüm bileşenleri iştirakçiler hale getirir, eğitimin ne olduğu tartışır.
"Müşterikleştirme pratikleri alan ve mekan üretttiği kadar yeni toplumsal iletişimler de üretiyor. Kamusal alanın müşterikleştirilmesini Gezi de gördük. Parkın çitlenmesine karşı çıkışla başladı, taksim komünü dediğimiz noktada da müşterek bir alan ve ilişki üretmeye başladık. Müşterik pratiklerden önce müşterik alan var olamaz.
"Gezi’deki metasızlaştırma süreci ihtiyaçlarımızdan yola çıktı. Köfte kokusu, bira satışını nasıl engelleyeceği soruları köftecilerin parktan çıkarılması, parkta paranın geçmemesini getirdi, metasızlaştırma sürecine girdik."
Greco: Özel para birimleri ve kredi takas sistemi kurmalıyız
“Politik para gücü merkezileştiriyor ve zenginliği birkaç kişinin eline veriyor. Bu yapay bir büyümeye yol açıyor. Çünkü bankalara kredi verip faiz uyguluyorlar ve yapay büyümenin temelinde bu yer alıyor. Bu doğal, sosyal, politik ve ekonomik anlamda tahribatı getiriyor. Sosyal yapının erozyonu, çevrenin tahribatını görüyoruz. Bu sürdürülebilir durum değil.
“Borçlanma oranı tüm ülkelerde artıyor. Kredi müşterekleri ekonomik alışverişi mümkün kılan sanal kredi havuzu. Bankalar bizim adımıza krediyi tahsis ediyor. Bankaya veriyor, sonra geri vermesi için yalvarıyoruz. Kredi, ertelenmiş ödeme demek. Krediye erişim bankacılık kartelince kontrol ediliyor. Hükümetler de ayrıcalıklı bir erişim sağlıyorlar krediye. Bu sürecin sonuçlarında faiz ve enflasyon ortaya çıkıyor.
“Yapmamız gereken kredinin toplum tarafından kontrol edilmesi. Demokratik yönetim istiyorsak kredi müştereklerini geri almamız gerekiyor. Şu anda faşist dünya düzenine götüren bir süreç var, müştereklerin özelleştirilmesi süreci bu.
“Kredi müşterekleri nasıl geri kazanacağız? Bankaları, politik parayı kullanmadan kendi aramızda ödeme yöntemi ve karşılıklı kredi takas sistemiyle bunu başarabiliriz.
“Gelecekte karşılıklı kredi takas sistemi ve özel para birimleri yayılacak ve yerel değişimler ağa dönüşecek. Yerel olarak kontrol edilen ama küresel olarak faydalı bir sistem olacak.”
Anastasopulos: Toplumsal hareket, Atina’da ilk müştereği oluşturdu
“Yunanistan’da son birkaç yıldır çok büyük bir değişim var. Bu değişim aslında bir süredir devam eden bir sürecin sonucuydu. 6 Aralık 2008 öne çıkan bir tarih, o gün bir genç polis tarafından öldürüldü ve bunun sonucunda her kesimden çok büyük sayıda protestolar patlak verdi. İkinci tarih ise, borç krizi. Bunların ardından bir girişimler patlaması yaşadık.
“Belli grup ve girişimler 6 Aralık 2008’den sonra, bazıları ise borç krizinden sonra seferber oldu. İlk grubu pro-aktif olarak, ikincisini ise reaktif olarak tanımlayabiliriz.
“Toplumda ve siyasi hayatta biriken sorunlar, öyle patlama noktasına geldi ki, 2008 yılı sonunda patlak verdi, toplum harekete geçmeye karar verdi.
“2009 Mart’ında görülmedik bir olay yaşandı. İnsanlar sosyal medya üzerinden birleştiler ve kullanılmamış bir araba park alanını alıp yeşil park alanı yaratmayı planladılar. Şehir merkezinde çok yoğun yapılaşma sorunu var çünkü. Bu pro-aktif bir eylem oldu. Yüzlerce insan meydanda toplandık. Ellerinde bitki, araç, yemek, müzikle gelenler vardı. Bu seferberliğin sonucunda yepyeni bir park ortaya çıktı. Atina’da oluşan ilk müşterekti. Daha sonra başka müşterekler de ortaya çıktı.
“İstanbul için ise Gezi Parkı’ndaki olayları müşterekler meselesinde referans noktası olarak düşünüyorum.”
Konferans yarın “Müştereklerimize nasıl sahip çıkar nasıl çoğaltırız?” başlıklı forumla devam edecek. (BK)