"Kentleşme sadece altyapı sağlamak, binalar, yollar yapmak anlamına gelmiyor. Toplumla tartışılmayan, halkla buluşmadan alınan her kararın karşısındayız."
Demokratik Toplum Partisi (DTP) Milletvekili Sebahat Tuncel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş'ın da doğruladığı üzere Tarabya-Beykoz arasında yapılması planlanan üçüncü köprü projesi için böyle söylüyor.
"Burnumuza rant kokuları geliyor"
Tuncel'e göre trafik sorunu yeni bir köprü yapmakla çözülecek gibi görünmüyor. Öyleyken de o bölgede yaşayan insanların, ekolojik dengenin çıkarlarını gözden çıkarmayı anlaşılır bulmadığını söylüyor.
"Kentlerde esas olarak insanlar yaşıyor. İnsanlar olmadan ne körülerin ne binaların önemi kalıyor. Eğer insanların yaşamının kolaylaşması isteniyorsa onlara danışılmalı."
Milletvekili sadece İstanbulluların değil uzmanların da görüşünün alınmasından yana:
"Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası gibi meslek gruplarına da sorulmalı ki uzmanlar zaten üçüncü köprü fikrine karşı çıkıyorlar."
Üçüncü Köpür Yerien Yaşam Platformu gibi oluşumlara da dikkat çeken Tuncel "Ne halkın ne uzmanların evet dediği bir proje. Buna rağmen AKP'nin ısrarla savunması burnumuza rant kokularının gelmesine neden oluyor. BTıpkı kentsel dönüşüm projelerinin kentsel rant alanlarına dönüşmesi gibi."
"Tüp geçit projesine ne oldu?"
Metrobüsü "fiyasko" diye nitelendiren Tuncel ulaşım politikalarını eleştiriyor:
"Eğer köprü projesi halkın ve ilgili kuruluşlarının dahil olduğu katılımcı bir süreçten geçmeden Meclis gündemine giriyorsa AKP kendi çoğunluğuna güveniyor olacak. Çünkü Meclis'te üçüncü köpürünün doğru mu yanlış mı olacağına dair bir tartışmadan çok ellerin havaya kalkıp inmesinden ibaret bir manzara olacağını sanıyorum."
Tuncel ulaşım konusunda uzman olmadığını ancak İstanbul'da yaşayan bir birey olarak tüp geçiti daha iyi bir alternatif olarak gördüğünü aktarıyor ve soruyor: Ne oldu tüp geçit projesine?
"Toplu ulaşıma ağırlık verilmesi bir zorunluluk. Tüm kesimlerin bir araya gelerek tartışması gerekiyor. Geçici çözümlerle sorunlar hallolmuyor. Hem siyaseten hem de toplumsal olarak kente dair kararların nasıl alınacağına dair yeni bir tartışma gündeme gelmeli."(EZÖ)