Çağdaş Gazeteciler Derneği ÇGD), Danıştay’ın Basın Kartı Yönetmeliği’nde keyfi uygulamayla kart iptaline ve kart vermemeye dayanak olan, hukuksuz ve tartışmalı pek çok maddenin yürütmesi durdurmasıyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.
TIKLAYIN - Danıştay’dan basın kartı için “makbul gazeteci” düzenlemesine iptal
Zoom üzerinden online gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan ÇGD Genel Başkanı Can Güleryüzlü, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun tarihi bir karara imza attığını ifade etti.
Güleryüzlü, kararı son dönemin en önemli hukuki kazanımlarından biri olarak nitelendirdi.
Basın kartı prosedürünün Türkiye’de gazetecilere yönelik bir baskı aracı olarak kullanıldığını ifade eden Güleryüzlü, toplantıda özetle şunları söyledi:
“Yaklaşık iki yıl üç önce yürürlüğe giren yeni Basın Kartı Yönetmeliği gazetecileri belli bir kalıba sokma, adeta deli gömleği giydirerek zapt etme amacı taşıyordu. İletişim Başkanlığı istediğine kart vermeyecek, istediğini ömür boyu kart başvurusu yapamayacak şekilde reddedecekti.
Buna karşılık açtığımız davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yani ülkenin en yüksek idari yargı mercii, kararında basın özgürlüğü tarifi yaptı, mevcut yasalar ve Anayasa uyarınca idareyi, hukuka uymaya çağırdı.
Bir kez daha İletişim Başkanlığı’nın hukuk dışı eylemlere imza attığı ortaya çıktı. Bu yönetmelik hükümlerine göre verilen ve hukuk dışı olduğu ortaya çıkan tüm kararlar iptal edilmeli.”
"İletişim Başkanlığı, Danıştay kararından ders çıkarmalı"
İletişim Başkanlığını hukuka uymaya çağıran Güleryüzlü, basın kartları üzerindeki keyfiliğin önlenemez sonuçlar ve mağduriyetler yaratığını söyledi. Güleryüzlü, mahkemelerin gazetecilerin basın kartı taşıyıp taşımadıklarına bakarak karar verdiğini söyledi.
Anayasa Mahkemesi’nin, bianet eski muhabiri Beyza Kural kararında İletişim Başkanlığı’nın ‘…gazetecilik faaliyetinde bulunmak için basın kartı şart değil’ şeklinde savunma yaptığını fakat söylemleriyle eylemleri arasında büyük bir farklılık olduğunu dile getiren Güleryüzlü şöyle devam etti:
“Demokrasinin daraldığı ülkelerde devletler önce gerçek verilere ulaşımı engeller. Türkiye’de de aynı durumla karşı karşıyayız. Kaç gazetecinin basın kartı iptal edildi, kaçı başvuruya rağmen bekliyor, kaçının başvurusu reddedildi. Bunların hiçbiri idare tarafından açıklanmıyor. Hatta bireysel dilekçeler bile İletişim Başkanlığınca ‘Kart durumunuz inceleniyor’ yanıtıyla geçiştiriliyor. Basın kartı ya da sürekli basın kartı verme işlemi sınırsız bir keyfiyetle yürütülüyor.
İletişim Başkanlığı, Danıştay kararından ders çıkarmalı ve derhal basın kartı başvurularıyla ilgili verileri şeffaf biçimde açıklamalıdır.”
"Basın kartlarını meslek örgütleri vermeli"
Basın kartı sahibi gazetecilerin her geçen gün azaldığını ifade eden Güleryüzlü “İki yıl önce 15 bin 206 basın kartlı gazeteci varken 2020 sonunda bu sayı 15 bin 148’e düştü. İki yıldır beklemede olan 600’e yakın kart başvurusuna hala cevap verilmiş değil” dedi ve Basın Kartı Komisyonu’na yüklendi.
Güleryüzlü “Tüm üyeleri İletişim Başkanlığı tarafından belirlenen bir komisyon. Bu bile komisyonun göstermelik olduğunun kanıtı. Basın kartları basın meslek örgütleri dışlanarak verilemez. Bizim sendikalarımız var, cemiyetlerimiz, derneklerimiz var. Yurt çapında örgütlü gazetecileriz ama kimin gazeteci olduğuna hayatında bir gün bile gazetecilik yapmamış memurlar karar veriyor” diye konuştu.
İnternet basınında çalışan binlerce basın çalışanının gazeteci sayılmadan çalışmaya devam ettiğini de sözlerine ekleyen Güleryüz “Yasal olarak hiçbir hakları yok. İşte mevcut basın yasası böyle hukuksuz, anti demokratik yönetmeliklerle işletiliyor. Danıştay kararı da göstermiştir ki önümüzdeki en önemli sınav yeni Basın Kanunu ve bu kanun için birlikte mücadele olacak. Basın meslek örgütleri olarak daha fazla bir araya gelelim, ortak mücadele verelim” diye konuştu.
Keskin: Yönetmelik değil kanun gerekli
Daha sonra konuşan ÇGD'nin avukatlarından Onur Can Keskin Danıştay'ın kararının Basın Kartı Yönetmeliği'ndeki ilgili maddelerin yürütmesinin durdurulması şeklinde olduğunu, nihai kararın Danış'tay 10. Dairesi'nin vereceğini söyledi.
Danıştay'ın İletişim Başkanlığı'na 'basın kartlarını iptal ediyorken mahkeme kararı aramıyorsan burada hukukilik yok' dediğini söyleyen Keskin "Bu kararla birlikte kartı verilmeyen gazetecilere İletişim Başkanlığı'nın 'Ben sizi araştırıyorum, bakalım zararlı alışkanlıkların var mı' deme şansının kalmadığını ifade etti.
Keskin, Danıştay'ın İletişim Başkanlığı'na 'Basın kartlarını vermeyerek toplumun haber alma hakkını engelliyorsunuz. Böyle bir şey olacaksa bile yönetmelikle değil kanunla yapılmalı' dediğini söyledi. (HA)