Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te 15 sivilin, bir askerin ve dönemin Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesiyle sonuçlanan katliamında yargılandığı Lice Davasının 19. duruşması bugün İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Tek sanık Eşref Hatipoğlu duruşmaya katılmadı.
Mahkeme Başkanı Ünal Yalçınkaya, müşteki avukatlarının, “olay yerinde keşif yapılması” talebini, “dosyanın kapsamı, yargılamanın ulaştığı aşama nazara alındığında; dosyaya katkısı olmayacağı kanaatine varıldığından” reddine hükmetti.
Müştekilerin avukatlarından Yunus Muratakan, “Olay yerinin mahkemeniz tarafından incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mahkemenizin inceleme yapması halinde orada bulunan evlerin çatılarının ateş açmaya uygun olmadığı da görülecektir” diyerek olay yerinde keşif yapılmasını istemişti.
Bir sonraki duruşma 6 Temmuz 2018’de görülecek ve mahkemenin kararını bu duruşmada vermesi bekleniyor.
“1993’te gördüklerini mahkemede anlatacaktı”
Katliamda yakınlarını kaybedenlerden, müşteki Şerefcan Can duruşmada söz alarak, “Uzman çavuş Nedim'i ifadeye çağırmamıza rağmen gelmedi. Bu kişinin dinlenmesini talep ediyorum. Ben kendisiyle 1993 yılında görüştüğümde bana gördüklerini mahkemede anlatacağını söylemişti. Kendisi olaylara tanık olmuştur” dedi.
Mahkeme Can’ın talebini de “dosyaya katkısı olmayacağından” reddetti.
Katliamda öldürülenlerden Jandarma Uzman Çavuş Yüksel Bayar’ın kardeşleri İlhami Bayar ve Muhammet Bayar da “Kardeşimi vuranın cezalandırılmasını istiyorum” diye konuştu.
“Tahir Elçi adalet beklemediğimizi söylemişti, haklı çıktı”
Avukat Muratakan da şu beyanlarda bulundu:
“Bizim geçmişe dönüp geçmişi buraya getirsek dahi siz olaylara inanmayacaksınız. Daha önceki celselerde de bu dosyayı yüzlerce insan takip ediyordu. Tevsii tahkikak taleplerimizi daha önce de dile getirdik reddedildi. Aynı taleplerimizi tekrarlıyoruz.”
Yine müşteki avukatlarından Halil Dönmez de şunları söyledi:
“Tahir Elçi bu yargılama başladığında katılan vekillerinin yanında yer alıyordu. O zamanlar ‘mahkemenizden herhangi bir adalet beklentimiz yoktur’ demişti. Bu yargılama sonucunda da insanların acılarını dindirecek bir sonucun çıkmayacağını belirtmişti. Maalesef Tahir Elçi haklı çıktı.
“Daha önceki celselerdeki taleplerimiz bu davanın önünü açacak taleplerdi. Fakat sizden önceki heyetler sadece usulen dosyayı tamamladı. Çok basit bir talebimiz vardı. O da olay yerinde keşif yapılması. Olay mahallini size tahayyül etmeye çalıştık. Fakat keşif yapılmadığından bu tespit edilemedi. Bizim bir adalet beklentimiz kalmadı. Son noktayı koyun ki biz de hakkımızı başka mercilerde arayalım.”
Savcı tek sanığın beraatını istedi
Savcı Kemal Çakır esas hakkındaki mütalaasını verdi, “sanık Eşref Hatipoğlu'nun isnat edilen suçları işlediğine dair hakkında cezalandırmaya yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden” beraatına karar verilmesini istedi.
Sanık Tünay Yanardağ’ın hayatını kaybetmiş olmasından dolayı davanın düşürülmesini istedi.
Mütalaayı duyan İlhami Bayar, “80 yaşındaki anama oğlunun neden şehit atıldığını nasıl izah edeceğimi düşünüyorum” yorumunu yaptı.
“Savcı tanıklıkları önemsemedi, mütalaa yüz yıllık zulmün sonucu”
Avukat Yunus Muratakan, mütalaayla ilgili şunları söyledi:
“Yıllar önce bu devlet kendi halkına en büyük kötülüğü yaptı. Buna benzer olaylar Şırnak, Cizre, Lice’de yaşandı, İstanbul’da bile işkenceler yaşandı.
“Bu mahkeme salonuna yüzlerce Kürt geldi ve yaşadıklarını, başlarına neler geldiğini tek tek anlattı. Kürt'ün dili dil değil, Kürt’ün tanıklığı bile tanıklık sayılmadı. Sayın savcımız buraya gelip anlatan yüzlerce insanın anlattıklarını önemsemedi.
“Bu yargılama neticesi yüz yıllık zulmün sonucudur. 22 Ekim 1993’te 15 yurttaşın öldürülmesi, 402 konut 200'den fazla işyerinin yakılması, köylerin yakılması olaylarının sebepleri bunlardır.”
Mahkeme, mütalaaya karşılık müşteki avukatlarının beyanlarını hazırlaması için süre verdi, taleplerinin hepsinin reddetti. Dava 6 Temmuz 2018’de devam edecek.
Ne olmuştu? |
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993'te 16 kişi öldürüldü, çok sayıda ev ve işyeri yakıldı. Yüzlerce kişi göçe zorlandı. Öldürülenler arasında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da vardı. Katliamla ilgili iddianame zamanaşımına bir gün kala kabul edildi, yargılama 21 yıl sonra, 16 Ocak'ta başladı. İddianameye göre saldırıyı, o dönem yetkililerin açıkladığının tersine, PKK yapmadı. Olayın failleri olarak belirlenen, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında "Taammüden öldürme", "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıla kadar hapis cezası istendi. Sanıklar tutuklanmadı. Dava Diyarbakır'dan Eskişehir'e, oradan tekrar Diyarbakır'a gönderildi, burada Terörle Mücadele Kanunu 10. maddeyle yetkili ağır ceza mahkemesi olmadığından dava İzmir'e taşındı. 13 Haziran 2014'te dava durduruldu. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından, sanıkların yargılanmasının izne tabi olduğunu öne sürerek yargılamayı durdurdu. HSYK 3. Dairesi ise 29 Ocak 2015'te verdiği kararla adavanın durdurulma kararını bozdu, davanın İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmesine karar verdi. Sanıklardan Tünay Yanardağ Ağustos 2015'te hayatını kaybetti. Davanın tek sanığı Hatipoğlu kaldı. Ancak mağdur avukatları Yanardağ'ın ölümüne inanmadıklarını söylüyor ve mahkemeden araştırma talep ediyor. |
(AS)