17 Mayıs Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Kaos GL, SPoD, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye, 2025 yılı İstanbul Trans ve LGBTİ+ Onur Haftalarına dair kapsamlı bir izleme raporu yayımladı.
Rapor, bugün Beyoğlu'ndaki İHD'de toplantı salonunda basınla paylaşıldı.
Raporda, barışçıl gösterilere yönelik yasaklamalar, gözaltılar, polis şiddeti ve kötü muamele uygulamaları ayrıntılı biçimde belgelenerek, bu hak ihlallerine derhal son verilmesi çağrısı yapıldı.
Rapora göre, LGBTİ+’lara yönelik hak ihlalleri 2015’ten bu yana sistematik biçimde devam ediyor ve 2025’te kamu otoritelerinin ayrımcı tutumu daha da derinleşmiş durumda.
Hukuksuz yasaklamalar
Raporda İstanbul Valiliği ile Şişli, Kadıköy, Beyoğlu ve Beşiktaş kaymakamlıklarının yürüyüş öncesi aldığı yasaklama kararlarının hukuka aykırı olduğu belirtildi. Bu yasakların güvenliğe dayalı somut gerekçeler taşımadığı, orantılılık ilkesini ihlal ettiği ve kamu yaşamını gereksiz yere aksattığı vurgulandı.
Yetkililerin aldığı önlemler, yalnızca yürüyüşleri engellemekle kalmadı; toplu ulaşımı ve günlük yaşamı da olumsuz etkiledi.
Polis şiddeti ve gözaltılarda kötü muamele
Yürüyüşlerde gözaltına alınan en az 95 kişinin sadece kamusal alanda bulunmaları ya da LGBTİ+ sembolleri taşımaları nedeniyle hedef alındığı belirtildi. Sivil polislerin kimlik göstermeden müdahalede bulunduğu ve kişileri zorla araçlara bindirdiği ifade edildi.
Kadıköy’de gözaltına alınan bir avukatın ters kelepçeye itiraz etmesi üzerine, bir polis amirinin “Sen de rahat dursaydın!” şeklinde karşılık verdiği olay da raporda yer aldı. Diğer vakalarda, yere düşürülen, başı yere vurulan, boğazı sıkılan ve tekmelenen kişilerin yaşadıkları detaylandırıldı.
Ters kelepçenin sistematik bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığı ve bu uygulamaların açık biçimde işkence ve kötü muamele yasağını ihlal ettiği vurgulandı. Gözaltına alınan üç avukatın da fiziksel şiddetle karşılaştığı, avukat desteğine erişimlerinin engellendiği kaydedildi.
Gözaltına alınan kişilerin hangi hastaneye götürüldüğü ailelerine ve avukatlarına bildirilmedi. Sağlık muayenelerinin İstanbul Protokolü’ne uygun yapılmadığı, kelepçeli muayene uygulandığı ve polislerin muayene sırasında odada bulunduğu tespit edildi. Bazı kişilerde kızarıklık, morluk ve yaralanmalar görüldü.
Keyfi tutuklamalar ve davalar
Gözlemci kuruluşlar, üç kişinin hiçbir şiddet unsuru bulunmadığı halde “kanuna aykırı toplantıya katılmak” gerekçesiyle keyfi olarak tutuklandığını bildirdi. 29 Haziran’daki yürüyüşe ilişkin davanın ilk duruşması 8 Ağustos’ta İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Raporda açılan davaların, adil yargılanma hakkı ile ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma ve ayrımcılıktan korunma haklarıyla çeliştiği ifade edildi. Savcılık makamlarının cezalandırıcı ve hak temelli olmayan bir tutum sergilediği belirtildi.
Raporda şu talepler sıralandı:
- LGBTİ+’lara yönelik ifade, barışçıl toplanma, kişi güvenliği ve ayrımcılıktan korunma haklarına yönelik ihlaller son bulmalıdır.
- Barışçıl toplanmalara getirilen genel yasaklar kaldırılmalı, bu haklara etkin koruma sağlanmalıdır.
- Yalnızca barışçıl gösteriye katıldıkları için hakkında dava açılan kişilere yönelik tüm suçlamalar koşulsuz düşürülmeli, tutuklu bulunan iki kişi derhal serbest bırakılmalıdır.
- Protestolarda polis şiddeti ve kötü muamele iddiaları etkili, tarafsız ve hızlı soruşturmalara tabi tutulmalıdır.
İnsan hakları savunucuları, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uygun hareket etmeye ve LGBTİ+'ların temel haklarına saygı göstermeye davet edildi.
Raporun tamamını buradan okuyabilirsiniz.

İstanbul Onur Yürüyüşü’nde yaşanan ihlallere dair açıklama

23. İstanbul Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı
(EMK)


