22 yıl hapse mahkum edilen yaklaşık dört yıldır cezaevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve HDP Hakkari eski milletvekili Leyla Güven, tutulduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nden Kürt sorunun çözümüne yazı kaleme aldı.
Güven’in yazısı Mezopotamya Ajansı’nda “Ah tekoşîn (mücadele) sen nelere kadirsin" başlığıyla yayımlandı.
"Kürt sorununun çözümüne aklıselim yaklaşılması gerektiğini" ifade eden Güven, sorunun doğru muhataplarla çözülmesi gerektiğini söyledi.
Güven, “Kürt sorununun çözümünde muhatabın PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu” belirtti.
Güven’in yazısı özetle şöyle:
“Eğer aklıselim bir yaklaşım sergilenirse; kazan kazan temelinde tüm halklar kazanacaktır. Elbette bizler de çözümün doğru muhataplarla çözülmesini istiyoruz. Ömrünü bir halkın özgürlüğü için adayan, bu uğurda paradigması, plan ve projesi olan Kürt halkı önderi en doğru kişi olacaktır.
Zaten bizler açısından Kurdistan birdir. Yani aramızda çekilen suni sınırları asla meşru görmedik. Hal böyle olunca, çözüm bu bütünlük olmak durumundadır. Yani, Başur’daki seçimlerde, Rojava’daki gelişmeler de, Rojhilat’daki dengelerde bizi çok yakından ilgilendiriyor.
"Savaş yayıldıkça çoklu krizler devam edecek"
Eğer AKP-MHP iktidarı geçmişte olduğu gibi Ortadoğu’da gelişen ‘Arap Baharı’ döneminde olduğu gibi taktiksel bir sürecin peşindeyse çok büyük yanılırlar. Bugün daha net anlaşılıyor ki o dönem Irak, İran ve Suriye’nin gelişen de-facto durumdan etkilenebileceği kaygısıyla içteki Kürtler ‘Çözüm süreci’ ile tehlike geçene kadar oyalanmak istenmiş ancak istemeden de olsa bir olguyu gözler önüne serdiler. Birincisi Kürt Halk Önderliğinin gücü, ikincisi Türkiye halklarının çözüme verdiği başta can kaybı olmaması konusunda bir rahatlamanın olduğu ortaya çıktı.
Artık büyük bir çoğunluk biliyor ki savaş yayıldıkça ekonomik ve çoklu krizler devam edecektir. Ayrıca aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek büyük bir yanılgıdır. Ana muhalefet başta olmak üzere tüm muhalif kesimlerin bu can yakıcı sorunu günlük politikalarına malzeme yapmadan hakiki bir çözüme odaklanmalıdır.
"En büyük umut direngen kadın hareketidir"
Eğer ‘Bu iktidarla olmaz’ diyorlarsa; o zaman kendi çözüm yöntemlerini kamuoyuna sunsunlar. Doğrusu en büyük umudumuz, Türkiye’nin direngen kadın hareketidir. Çünkü kadınlar birlikte hareket ettiklerinde erkek egemen zihniyetlerin nasıl ürktüğünü yakinen biliyoruz. Rotamız belli; ya özgürlük ya amargi…
Rıza üretmediği için sağa sola tehditler savuran AKP-MHP ve danışanlarına söylemek isteriz ki kendilerine halk tarafından sunulan desteğin kıymetini bilmedikleri için çok yakında hukuk yoluyla (seçimler) tasfiye edilecekler.
"Türkiye halkları kötü yönetilmeyi hak etmiyor"
Sonuç olarak bizler ruhumuzun havuzundaki umutla kanatlanıp; tüm coğrafyamızdaki dağa, taşa, dereye, toprağa zaferi müjdelemek için isyanı büyütüyoruz. 21’inci yüzyıl Kürt halkının yüzyılı olacak.
Bu iktidar ya da başka iktidarlar Kürt sorununu yerinde bütünlüklü demokratik-ulus perspektifi ile çözmek durumunda. Aksi savaştır, yıkımdır, sefalettir, acı ve gözyaşıdır.
Türkiye halkları kötü yönetilmeyi hak etmiyor. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir anlayışla yaşamı yeniden örmek hepimizin tarihe karşı sorumluluğudur. Berxwedan jiyan e (Direnmek yaşamaktır)."
(RT)