Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında TBMM’de kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" göreve başladı. 48 üyeden oluşan komisyon, dün (6 Temmuz) 8 saatten uzun süren ilk toplantısında, usul ve esaslar tartıştı.

TBMM Başkanı Kurtulmuş’un komisyon konuşmasının tam metni
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un açılış konuşmasının dışında, her siyasi partinin temsilcisi komisyonun kurulması ve faaliyete başlamasına ilişkin basın açıklaması yaptı.
bianet olarak, komisyona katılan siyasi parti temsilcilerinin yaptığı açıklamaları derledik:

DEM Parti'den 'güçlü demokrasi' vurgusu
Gülistan Kılıç Koçyiğit, DEM Parti adına komisyon konuşmasında usul ve esaslara ilişkin özetle şunları söyledi:
"Parlamento zemininde, komisyon düzeyinde bu sürecin başlatılması son derece kıymetli bir başlangıçtır. Kürt sorununun sağlıklı ve yapıcı bir şekilde ele alınması, izlenecek çözüm yollarının belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu çerçevenin adalet, eşit yurttaşlık, demokratik temsil, yerinden yönetim, kültürel çoğulculuk, toplumsal cinsiyet eşitliği ve barışçıl çözüm gibi evrensel değerler üzerinden şekillenmesi güçlü bir demokrasi için önem taşımaktadır.
Tartışmaların sınırı
Çalışmalar sadece Kürt sorununun sonuçları üzerinden yürütülecek tartışmalarla sınırlı kalmamalı; sorunun siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik tüm nedenlerini kapsamlı bir biçimde ele alan bir perspektifle yürütülmelidir. Siyasal irade, yürütmeyi harekete geçirecek somut ve pratik adımlara hızla dönüşmelidir. Bu adımlar yalnızca Kürt halkı için değil, Türkiye'de yaşayan tüm halklar için eşit ve demokratik bir geleceğin inşasında, demokratik bir geleceğin temelini de oluşturacaktır."

Beştaş önerileri sıraladı
Komisyonun DEM Parti'den doğru diğer üyesi Meral Danış Beştaş ise, "Kürt meselesinin bir güvenlik meselesine indirgenmesi kabul edilemez. Sorunun çözümü hukuk sisteminin demokratikleştirilmesiyle mümkündür" dedi ve önerilerini sıraladı:
Tutuklu siyasetçilerin durumu
"Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş 4 Kasım 2016'dan beri cezaevinde. Onlar hakkında iki defa hatta üç defa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 18. madde ihlal kararı verdi, derhal serbest bırakılmaları gerektiği yönünde kararlar verdi. Bu kararlar aynı zamanda Kobanî Davasında yargılanan tüm arkadaşlarımız için de geçerli. Öncelikle bu kararların uygulanması gerekiyor.
Aynı zamanda Mine Özer, Çiğdem Mater, Osman Kavala, Can Atalay, Leyla Güven ve siyasi sebeplerle içeride olan daha yüzlerce arkadaşımız için de aynı kararlar söz konusu. Komisyonun bu konuda inisiyatif alması ve irade ortaya koyması önemli.
"Umut hakkı uygulanmalı"
Şu anda çok önemli bir tarihsel olanakla ve sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzun hepimiz farkındayız. Sayın Öcalan bu sürecin sağlıklı ve başarılı şekilde sonuçlanması için büyük bir çaba içindedir. Sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarıyla ilgili defalarca taleplerde bulunuldu. Buna dair çalışmalar devam edecek ama ben yasaları anlattığım için ve kararları anlattığım için umut hakkına atıfta bulunmak isterim. Türkiye'den yapılan başvurularda Abdullah Öcalan davasında 18 Mart 2014 tarihinde karar verildi. Umut hakkının uygulanması gerektiği kararı aynı zamanda hukukun bir gereğidir.
"Kayyım uygulamaları sonlandırılmalı"
Diğer çok önemli bir mesele de kayyım uygulamalarıdır. Üç dönemdir belediyelerimize kayyım atanıyor ve burada da yine bir anayasaya aykırılık durumu söz konusu. Anayasanın 38 ve 127. maddelerine aykırı bir şekilde kayyım uygulaması aslında kolektif bir cezalandırma yöntemi olarak ortada duruyor. Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümünün ve demokratik bir toplumu inşa etmenin temel hareket noktalarından bir tanesi de halk iradesine duyulacak saygı ve kayyım uygulamalarının sonlandırılmasıdır."

CHP: Taleplerimiz büyük oranda karşılandı
Komisyonda CHP Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Murat Emir özetle şunları söyledi:
"Komisyonun çalışma usul ve esaslarına dönük olarak yaptığımız toplantıda, Cumhuriyet Halk Partisi'nin talepleri büyük oranda karşılandı diyebiliriz. Özellikle anayasa yapımına dönük olarak herhangi bir çalışma yapılmayacağı, Meclis Başkanı ve diğer siyasi partilerin ağzından ifade edilmiş oldu. Bunun dışında, sadece Kürt sorununa odaklanan değil; aynı zamanda özgürlük, demokrasi ve hukuk devletine odaklanan bir komisyon çalışması yapılacağı karara bağlandı.
'Nitelikli çoğunluk' şartı
Aynı şekilde, muhalefetin komisyona çağrılacak kişilerin belirlenmesinde ve gündeme ortak olacağının saptanmış olması kıymetli bir gelişmeydi. Kararların nitelikli çoğunlukla, üye tam sayısının 5’te 3’ü ile alınması önemli bir aşama. Biz aslında 3’te 2 olmasını arzu etmiştik, ama yapılan müzakereler sonucunda 5’te 3 noktasına gelmek durumunda kalındı.
"Tam tutanak altına alınacak"
Komisyon çalışmalarının tam tutanak altında yapılması ve tutanakların açık olması esas kabul edildi. Aynı zamanda çalışmaların basına açık olması da bizim için şeffaflık açısından olmazsa olmazdı. Bunun kabul edilmiş olması, bizim açımızdan memnuniyet verici bir gelişmedir.
"Anayasa tartışması yapılmayacak"
Herkesin içi rahat olsun ki CHP’nin olduğu komisyonda anayasa tartışması yapılmayacak; Cumhuriyetin temel nitelikleri tartışmaya açılmayacak. Özgürlük, demokrasi ve adalet mücadelesi sonuna kadar verilecek."

MHP'den sükunet çağrısı
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın komisyonda yaptığı konuşma özetle şöyle:
"Kendi dışındaki siyasi partileri düşman olarak görmeyen, politik anlayışını buna göre biçimlendiren bir duruşa ihtiyacımız var. Birbirimizi itibarsızlaştırmak yerine anlamaya çalışalım. Sükunetle düşünüp düşmanlık körüklemeye hevesli olan tuzağına düşmeyelim.
Ülkemizin enerjisini sömüren, sosyal maliyeti gerçekten çok yüksek bir terör belasını tarihin çöplüğüne atmak için elimizde büyük bir fırsat var bu fırsatı heba etmeyin.
"Anayasa yapma görevi yok"
2013 çözüm sürecinde görev alanların çalışmaları için bir yasa çıkarıldı ancak bugün böyle bir yasaya ihtiyaç yok. Komisyonun yeni anayasa yapmak gibi bir görevi yok ve Anayasa'nın ilk dört maddesi tartışmaya kapalı.
Biz bu süreci istihbarat örgütlerinin cirit attığı, her türlü entrikanın döndüğü Orta Doğu'da kimseden yardım almadan götürüyoruz, bunda da çok başarılıyız. Ülkedeki tüm mağdurların siyasi görüşü, inancı felsefesi, dünyaya bakışına aldırmadan bir eşitlik içinde bu meseleleri çözmek zorundayız."

AKP'den 'terörsüz Türkiye' vurgusu
AKP Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, Türkiye'nin tarihi bir kararın eşiğinde olduğunu söylerek şöyle devam etti:
"Terörsüz Türkiye, bu topraklarda yaşayan her bir ferdin, talep ve beklentisidir. Bu proje, emperyalizmin oyunlarını boşa çıkaran bir adımdır. Temsilin ve vekaletin olduğu yerde meşruiyet de vardır. Seçmenlerin kahir ekseriyetinin temsil edildiği, demokratik temsil kabiliyeti çok yüksek bir mecliste böyle bir heyetin süreci sahiplenmesi, Türk siyasi tarihimiz ve devlet pratiğimizde önemli bir örneklik teşkil etmektedir.
"Bu süreç kardeşlik projesidir"
Bu süreç, yarım asırlık bir acıyı sona erdirmeyi hedefleyen bir kardeşlik projesidir. Terörün aramıza koyduğu duvarları yıkmak, aynı bayrak altında yeniden kenetlenmek için daha güçlü bir şekilde buluşmak için, kenetlenmek için tarihi bir fırsattır. Terörsüz Türkiye hedefi ülkemizin tamamını, 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını yakından ve doğrudan ilgilendiren toplumsal barış ve bütünleşme perspektifidir. Bu hedef, çocuklarımızın yarınlarını, gençlerimizin umutlarını tüm prangalardan kurtarma gayesidir.
Artık anaların ağlamadığı, babaların evlatlarını toprağa vermediği, umutla ve güvenle yarına yürüyen bir Türkiye ideali hepimizin müşterek bir hedefi olmalı. Bundan dolayı geçmişin acılarından ders çıkarıp ortak geleceğimizi daha özgür, daha adil, daha huzurlu Türkiye olarak inşa etmek bizim asli sorumluluğumuzdur.
"Her partinin bulunması kıymetli"
Bu komisyon, milletimizin ve tüm bölgenin umudunu omuzlamaktadır. Bu sebeple komisyondaki her bir partinin bulunması gerçekten çok kıymetlidir. Böylece siyasi ve toplumsal mutabakatın tam manasıyla sağlanacağına inanıyoruz. Bu sorunun çözümünde sadece bir partinin değil, Tüm Türkiye'nin ortak başarısının olacağına inanıyoruz. Ortak akılla ortak geleceğe güçlü bir şekilde yürüyeceğimize inanıyoruz. Tüm bu sürecin popülist, dar siyasi hesaplara kurban edilmemesini ve üslubun usulün de esastan önce geldiğini bir kez daha hatırlatmak isterim.
"Pazarlık meselesi değil"
Türkiye'nin demokrasi tarihine yeni bir sayfa açılacağına inanıyorum. Demokrasimizin, ülkemizin kazanacağı bir sonuca ulaşacağız. Cumhur İttifakı olarak, insanımızın güvenlik ve özgürlük hakkını asla pazarlık konusu yapmayız. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da net tavrı tüm milletimizce malumdur. Hak ve özgürlük bir pazarlık meselesi değildir."

DEVA: Sürecin bugüne gemiş olması önemli
DEVA Partisi Milletvekili Mehmet Emin Ekmen de "Dünün kalıpları ve kabülleri ile bu süreci yürütemeyiz" uyarısı yaptı:
"Açık kaynaklardan tespit edildiği üzere; devletin en az 13 kez denemiş olduğu, örgütle görüşmeler suretiyle silahlı mücadeleyi sonlandırma çabasını, yani çatışma çözümü imkân, tecrübe ve müktesebatıyla yürütülecek bir süreci konuşuyoruz.
Türkiye’de daha önce tamamlanamamış süreçlere dair bir muhasebenin iki tarafça da sağlıklı bir şekilde yapılması ve süreç yönetenlerin bu tecrübelerden ve muhasebeden faydalanması gerektiğini düşünüyoruz.
"Dünün kalıplarıyla yürümez"
Eve dönüş yasasının öncelikli olarak ele alınması ihtiyacının farkındayız; ancak komisyon çalışmalarının sadece bu amaçla sınırlandırılamayacağını belirtmek gerekir. Komisyonun Sayın Numan Kurtulmuş’un ifade ettiği gibi; akademi, üniversite, sivil toplum ve toplumun geniş kesimleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclis üzerinden süreç yönetimi ile bir bağ ve köprü olması önemlidir.
Komisyonun inşa sürecindeki esneklik ve uzlaşma kültürünün korunması çok kıymetlidir. Sıkı bir iletişim ve diplomasi trafiği ile bunu sağlayan Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş’a teşekkür ediyoruz. Şimdi Mevlana’nın dediği gibi 'Dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni şeyler söylemek lazım'. Bu süreci dünün kalıpları, kabulleri ve retoriği ile yürütmeyeceğimiz açıktır. Tüm komisyon üyelerimizin katkısıyla başarıya ulaşacağımıza inancımız tamdır."
TİP 'acil atılması gereken adımları' sundu
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, 'Türkiye’de eşit bir yurttaşlık atmosferinin tesisi için atılması gereken acil adımları' şöyle sıraladı:
- Türkiye’nin Adalet, Özgürlük, Demokrasi ve Eşit Yurttaşlık ihtiyacı istisnasız herkes için haktır ve uygulanması bir zorunluluktur.
- Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları istisnasız uygulanmalı ve komisyon bu yönde yazılı ortak irade beyanı sergilemelidir.
- Başta, tamamen keyfi uygulanan Terörle Mücadele Kanununun kaldırılmalı; temel hak ve özgürlükleri sınırlayan ve kriminalize eden, düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşlerini engelleyen TCK’nin ilgili hükümleri ve 2911 Sayılı Kanun evrensel hukuk normlarına uygun hale getirilmelidir.
- Siyasi ve adli suçlarda infaz eşitliğinin sağlanması yönünde yasal değişiklik yapılmalı, bunun ötesinde siyasi suç mevhumu bütünüyle bertaraf edilmeli, devlet aygıtı bütünüyle siyasi suç kovuşturmaya yönelik bir araç olmaktan çıkarılmalıdır.
- Üniversite öğrencilerine okul ve yurtlarda disiplin soruşturmalarının kapsamının daraltılmasına dönük yasal değişiklikler yapılmalıdır.
- Tutuklama şartlarındaki cezaların alt sınırı arttırılarak pratikte de istisnailiği yasal güvenceye kavuşmalıdır.
- Hasta tutsakların tahliye süreçlerinin hızlandırılmasına dönük yasal değişiklik yapılmalıdır.
- Başta Barış akademisyenleri olmak üzere hukuksuz KHK’lerle işsiz bırakılanların görevlerine iadeleri ile geriye dönük haklarının tazmini sağlanmalıdır.
- Kayyımlar derhal kaldırılmalı ve seçilmişler görevlerine iade edilmelidir.
- Anadilinin, eğitim dahil her alanda kullanılması için imkanların geliştirilmelidir.
- Suç işleyen kamu görevlilerinin yargılanmalarının önündeki yasal engeller kaldırılmalıdır.
- Komşu ülke ve halklarla barışçıl bir dış politikada, savaşsız bir bölge ve dünya anlayışında buluşulmalıdır.
- Ayrıca, Türkiye’de Kürtler’in bir sorunu olmadığı algısı yıkılmak ve toplumsal barış sağlanmak isteniyorsa, adalet, hakikat ve hafıza komisyonları kurulmalı ve bunlar işletilmelidir. Toplumsal bir barış ancak böyle sağlanabilir.
(AB)






