Yapılı çevre çocuğu ne kadar etkiler?
Çocukları öncelik olarak belirlemiş yerleşimler, mahalleler var mı?
Ya da yapılı çevre çocuğun sosyalleşmesine, arkadaş edinmesine ne kadar yardımcı olabilir?
Kent mekânları çocuğun yürümeyi öğrenmesine yardım eder mi?
Kente ufak bir çocuğun perspektifinden bakmaya başladığımızda sorulmamış birçok soru var. Sokaklarında çocukların oynadığı, bisiklete bindiği kentler, tüm kentliler için bir özlem.
Kadir Has Üniversitesi işte bu sorulara yanıt arayacak tezsiz yüksek lisans modülünü hayata geçiriyor.
Tasarım Yüksek Lisansı altında Bahar 2019'da hayata geçecek İngilizce, Tezsiz Yüksek Lisans "Kent ve Çocuk Çalışmaları" adlı disiplinlerarası çalışma modülü, çocuğun kent yaşamı içindeki yerine odaklanıyor.
Kamu personelinin eğitimine de destek verilecek
Kadir Has ve Boğaziçi üniversiteleri ve Bernard van Leer Vakfı işbirliği içinde İstanbul ilçe belediyelerinin kapasitelerini güçlendirme amacını taşıyan İstanbul'daki Kent95 ortaklığı (İstanbul95) bu programın ilişkide olduğu paydaşlar arasında yer alıyor.
Programın hedeflerinden biri de kentsel mekân üzerinde aktif olarak çalışan kamu personelinin eğitimine, yani bilfiil icraatın içinde bulunan personelin eğitimine de destek vermek.
Programın paydaşları; Kadir Has Üniversitesi, Bernard van Leer Vakfı ve Superpool adına "Kent ve Çocuk Çalışmaları" çalışma ekibi sorularımızı yanıtladı:
"Çalışma modülü, çocuğun ve bakım verenlerinin kentsel ortamla kurdukları ilişkiyi, konunun psikolojik, sosyal, tasarım ve kamu idaresi boyutlarıyla birlikte ele alınması gereken bir çerçevede değerlendiriyor.
"Ciddi bir ihtiyaç olmasına karşın bu alanda, Türkiye'de verilen bir eğitim programı mevcut değil. Dünyadaki eğitim programları da oldukça sınırlıdır.
"Bu açıdan Kent ve Çocuk Çalışmaları'nın aciliyetli bir konuda öncü bir niteliğe sahip olacağını düşünüyoruz."
"Sokaklarda oyun vardı"
Kent ve Çocuk Çalışmaları ekibi kentlerin yaşanabilirliğinin bir göstergesi olarak çocukların kent içindeki yerlerinin önemli bir kriter olduğunu ve sokaklarında çocukların oynadığı, bisiklete bindiği kentlerin tüm kentliler için daha yaşanılabilir yerler olduğunu savunuyor:
"Türkiye'deki birçok şehir bir nesil öncesine kadar sokaklarında oyun olan yerlerdi.
"Çocukların ve onlara bakım veren kişilerin perspektifinden şehre baktığımızda konu evimizin kapısından çıktığımız anda başlıyor.
"Nasıl bir kaldırımda yürüyoruz, karşıdan karşıya nasıl geçiyoruz, Arabalar arasında mı yürüyoruz, toplu ulaşıma ne kadar yakınız, bisiklet kullanabiliyor muyuz, nereye park edebiliriz, yürüme mesafesinde soluklanabileceğimiz duraklar var mı, yağmur yağdığında sığınabileceğimiz saçaklar veya güneşte gölgesinde nefes alabileceğimiz ağaçlar var mı, ya da bir tanıdıkla sohbet edebileceğimiz banklar, geleni geçeni seyrederek keyifle vakit geçirebileceğimiz yerler, oyun oynayabileceğimiz alanlar ne mesafede, o oyun alanı gerçekten kullanılıyor mu?"
"Kentsel ortamları çocukların deneyimlerini gözeterek tasarlamanın azımsanmayacak bir tarihi olmakla birlikte yeterince yaygın şekilde uygulanan bir pratik olduğunu söylemek güç.
"Türkiye'deki güncel pratik içinde, kentsel tasarımın çocuklar gözetilerek uygulandığını söylemek, birkaç iyimser girişim dışında, henüz güç. Öğrenme aşamasında olduğumuzu söylemek daha gerçekçi olacaktır."
Tatlı bir yarış var"Kent ve çocuk son 150 yıl içinde kentlerdeki çocuk nüfusu arttıkça gündeme gelen bir konu. En son çokça tartışıldığı dönem 1970'ler. "Bugün çocuk konusunu bilinçli olarak gündeminde tutan Kopenhag gibi şehirlere baktığınızda aslında dönüşümün 1980'lerde alınan kararlarla yapıldığını görüyorsunuz. "Kopenhag'ın ilk güvenli bisiklet yolu 80'lerde yapılmış mesela. Yani Kopenhag oldum olası yayaları, çocukları önemseyen bir şehir değil. Meydanlarının park etmiş arabalar ile dolu fotoğrafları var." Bernard van Leer Vakfı'nın Kent95 programı içinde ise İstanbul ile birlikte Bhubaneswar, Boa Vista, Bogota, Lima ve Amsterdam var. "Tiran ve Rotterdam da çocuk öncelikli şehir konusunda bayrağı taşımakta kararlı. Aslında tatlı bir yarış var denebilir." |
(AÖ)