TACSO Sivil Toplum Kuruluşları İçin Teknik Destek Programı'nın Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) işbirliğiyle düzenlediği “Sosyal Girişimcilik: Sosyal İçerme ve Sürdürülebilir Toplumsal Gelişme Olanakları Konferansı” Türkiye’den 50’ye yakın sivil toplum kurumu ve sosyal girişimci ile 10 da AB ve IPA ülkelerinden temsilcilerin katılımıyla SALT Galata’da gerçekleşti.
Konferansın ikinci paneli TÜSEV’denSevda Kılıçalp Iaconantonio’nun moderatörlüğünde “Sosyal Girişimcilik Yoluyla Uygulanan Başarılı Sosyal İçerme Modelleri” başlığıyla gerçekleşti.
Romanya’da Despina Iancu sosyal girişimcilere destek sağladıkları NESsT deneyiminde engelli bireylere yönelik destek örneklerini verirken Katalonya’dan Chema Elvira sosyal dışlanmaya maruz kalmış kişilere istihdam sağladıkları Roba Amiga deneyimini anlattı.
Ciprian Necula Romanya’daki Romanların geleneksel becerilerini kullabilecekleri yeni ürünleri üretmelerini ve satmalarını sağlayacak bir kooperatif sistemini gerçekleştirirken Hakan Elbir görme engellilerin istihdam edildiği ve görmeyen kişilere rehberlik yaptıkları Karanlıkta Diyolog projesini Türkiye’ye taşıdı.
Iancu: NESsT
Sürdürebilir sosyal girişimleri gelişmekte olan ülkelerde geliştirmeyi hedefliyoruz. Stklara ve kar odaklı kurum ve kuruluşlara destek veriyoruz. Yatırım, kapasite, eğitim destekleri sağlıyoruz.
Romanya’da çok az sayıda engelli iş bulabiliyor. Sosyal girişim araçlarında uzun dönem istihdam sağlamak ya da işgücü piyasasına geçişi kolaylaştıracak kısa dönemli işler sağlıyoruz.
Cafe ve restoranlar buna örnek. Burada kar marjı yüksek. İnsanların edindiği beceriler birincil işgücü piyasasına aktarılabiliyor. Zorlukları arasında yatırım için çok fazla para gerekebilmesi, iyi bir lokasyon bulmak ve kendinizi farklı kılacak unsur bulmak var.
Macaristan’da engellileri içeren Kek Madar restoranında 12 personel var. Engelliler yönetimde de yer alıyor.
Engellilerle ilgili el yapımı ürünlerde de istihdam da başka bir örnek. Fruit of Care engellilerin ürettiği bir marka. Kendi el yapımı ürünlerini yaratıyorlar. Çalışanların yüzde 30’unun engelli olduğu korumalı iş yerinde üretiyorlar. Macaristan hukukunda 50’den fazla çalışanı olan şirketlerin bir engelli istihdam etmesi ya da korumalı iş yerinde üretilen ürünleri alması zorunlu.
Sosyal girişim gerçekleştirmek için kendi becerilerinize, misyonuna uyan ve yüksek potansiyeli olan fikre bağlanmak önemli. Elinizdeki kaynak ve becerilerinize bakın. Bir fikir belirleyin. Kendi becerilerinize uyan ve piyasa potansiyeli olan bir fikir olmalı. Dışarıya çıkıp ürün ve hizmetlerinizin hedef tüketicileri tarafından nasıl karşılandığını görmeniz lazım. Hedef tüketici kitlesi önemli. Riskleri tespit etmeniz gerekli. Kilit noktadaki pozisyonlar için profesyoneller gerekiyor. Mali analizler önemli. Ortaya çıkan iş planının takip edin. Somut sosyal ve mali hedefleriniz olsun. Müşterilerinizi tanıyın. Kaliteye odaklanın. İhtiyaçlara cevap olmaya çalışın. Faaliyetlerinizi iyi planlayın, riskleri tespit edin.
Elmira: Roba Amiga
1992’de kurulan vakıfla sosyal dışlanmaya maruz kalmış insanlara yeterli olanakların tanınmasıyla insana yakışırı iş edinmelerini sağlamak, sosyal destek programlarını yönetmek ve geliştirmek, eğitim vermek, ekonomik güçleri az olan ailelere yiyecek ve giyecek desteği sağlamak üzere çalışıyoruz.
Düzenlediğimiz elli kurs ile kriz döneminde Katalonya’da farklı iş kollarının doğmasını sağlamış olduk. Katolonya yasalarına göre bu insanlara sosyal hizmet vermek belediyelerin görevi. Biz de Caritas ve kamu desteğini alıyoruz.
Kriz döneminde 11 milyon euroyu yatırıma ayırarak yeni aktiviteler ve şirketler kurmak için bir ekip oluşturduk.
Elektronik araçların ve mobilyaların toplanması, bakım ve inşaat, çamaşır ve ütüleme atık ve geri dönüşüm uygulamaları gerçekleştirdiğimiz faaliyetlere örnek.
Çalışanların yüzde 50’si sosyal dışlanmışlığa maruz kalmış gruplardan oluşuyor. Bizim sektörü düzenleyen yasaya göre maddi destek verdiğimiz kişilerin bu gruptan geliyor olması lazım. En az altı en fazla üç yıllığına böyle bir destek sunabiliyoruz. Bazen yeterli profille bu insanlar şirketimizde devamlı sözleşme ile çalışmaya başlayabiliyorlar.
Kullanılmış giysilerin yönetimi son 20 yılda gerçekleşen dönüşümün iyi bir sonucu. Hem yardım hem kar amacı var. Kullanılmayan eşyalar toplanıyor ve gelir durumu iyi olmayan insanlara dağıtılıyor. 250 kişinin çalıştığı alanın çevreye katkısı da büyük.
Bunların yanında öğrencilerin çalıştığı restoranımız, tren istasyonuna yakın bisiklet parkı, kullanılmış oyuncakların toplanması gibi faaliyetlerimiz de var. Yerel idare ile sözleşmemiz var.
Necula: Romano Butiq
Romanya’da Romanlar sosyal dışlanma ile mücadele ediyorlar, yoksulluk eşiğinin altındalar. Romanya’da Romanlar 14. Yüzyıldan 19. Yüzyıla dek köleydi. “Efendilerimiz” tarafından farklı meslek gruplarına göre ayrıldık. 16 farklı meslek grubu var. Ben demirciyim.
Şimdi Romanlar herkes gibi normal işçiler oldular, eğitimleri pek yok. Romanları hep suçlu görüyorlar, basm kalıp yargılarımız var. Fabrikalarındaki işlerinden çıkarılan Romanlar atık toplayıcısı oldular ya da kendi mesleklerini icra etmeye başladılar.
Romanlara karşı yapılan kötü ayrımcılığı durdurmak için aktivizm yaptım. Araştırmacı gazeteci olduğum dönemde katıldığım projede Roman’lara ekmek yapmayı öğretiyorlardı ama kimse satın almadı. Çünkü “kimse çingeneden ekmek almaz”.
Kültürel ortamı düşünemeden projeye başlamamalısınız. Bir arkadaşımla Bükreş’te bir şirket açtık. Kar amacı gütmüyoruz dedik, AB’ye müracaat ettik ve beş milyon avroluk bütçe çıktı.
Demirciyiz ama nal artık kimse ata binmiyor, nal yapamayız. Mesleğini piyasada çalışabileceğiniz hale uyarlamalısınız. Tasarımcılarla 16 farklı grubunun becerilerini kullanabileceği yeni ürünler yarattık.
300 üyesi olan 30 kooperatif kurduk. Kooperatifle kendi ürünlerini üretip satıyorlar. Bir binamız var, atölyeler gerçekleşiyor. Küçük bir köyde sepet örücüler vardı. Günde bir sepet yapabilirken küçük bir bütçeyle makineler aldık, artık daha fazla sepet üretiyorlar, hayatları değişti.
Elbir: Karanlıkta Diyalog
1995’te almanya’da Andreas Heinecke’nin geliştirdiği bir proje.Radyoda çalışırken direktörü görme engelli biriyle ilgilenmesini istiyor. Andreas “28 yaşında kör olsaydım muhtemelen intihar ederdim” diye düşünerek Mathias’ın evine gidiyor. Görme engelli birinin hayatını nasıl idame ettirdiğini burada görüyor.
Martin Buber’in “Öğrenmenin yolu karşılaşmaktan geçer” sözünü benimseyerek projeyi geliştiriyor. Karanlık bir ortamda “kimsenin kusuru gözükmez ve herkes eşit olarak algılanır” diye düşünüyor, görme engelli rehberler yetiştirmeye başlıyor, görenleri davet ediyor.
1988’den itibaren 30’dan fazla ülkede 8 milyondan fazla insan bunu deneyimliyor. Altı binden fazla görme engelli insanlar istihdam ediliyor.
Biz Kerem Okumuş ile bu projeyi Türkiye’ye getirdik. 35 çalışanımızın 25’i görme engelli. Gayrettepe metro istasyonunda yüzde yetmişi sponsor olmak üzere bir milyon lira yatırım yaptık. Çalışanların maaşları biletleri pek karşılamıyor ama devam ediyoruz. Bu proje için Hamburg’da maaşları bakanlık karşılıyor, İsrail’de maddi desteek veriyor, belediyelerin desteği var. Bizde ise sıfır teşvik. (BK)