TACSO Sivil Toplum Kuruluşları İçin Teknik Destek Programı'nın Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) işbirliğiyle düzenlediği “Sosyal Girişimcilik: Sosyal İçerme ve Sürdürülebilir Toplumsal Gelişme Olanakları Konferansı” Türkiye’den 50’ye yakın sivil toplum kurumu ve sosyal girişimci ile 10 da AB ve IPA ülkelerinden temsilcilerin katılımıyla gerçekleşti.
Konferansın ilk paneli “Sürdürülebilir Toplumsal Gelişim için Başarılı Sosyal Girişim Deneyimleri”. TACSO’dan Neslihan Özgüneş moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Ryan Foley (L’apebianca, Italya), Jasmin Sadikovic (Green Osijek, Hırvatistan), Zoran Puljic ( Mozaik, Bosna Hersek) ve Nebahat Akkoç (KAMER, Türkiye) kendi sosyal girişim deneyimlerini paylaştı.
Foley: L’apebianca
L’apebianca ticari ve kültürel bir merkez. Eko-yaşam için sosyal kooperatif kurduk. Ticari ve kültür merkezini bir araya getiren bir sosyal kooperatif. 2009’da ortaya çıkan fikir 2011’de finansmana kavuştu 2012’de kuruldu.
20 kurucu üye ve finans ortaklarımız var. İki katlı bir bina kiraladık. Farklı toplumsal grupların kullanabileceği alanlar var. Bu bina perakende alanı, haftada iki gün kurulan yerel Pazar alanı, restoran, organik ve yerel tarım yapan ürünlerin satıldığı yerleri içeriyor.
Buranın yerel halk için oluşturulmuş mekan olsun istedik. İtalya’da tüm şirketler engellileri çalıştırıyor ama bizde üçte bir oran.
Farklı konularda uzmanlar insanlara danışmanlıklar sunuyorlar. Kendi alanını açamayanlar için teşhir alanı sağlıyoruz. Organik gıda alanımız var. Organik kıyafet ya da ev eşyaları sattığımız alan da var.
Sadikovic: Eco Centre Zlatna Greda
Green Osijek çevreyi koruma amacıyla 1995’te Hırvatistan’ın doğusunda oluşmuş bir doğa derneği. Çeşitli sürdürebilir kalkınma konularında, çevre koruma, eğitim gibi pek çok konuda çalışıyoruz. Eko-turizm de faaliyet alanlarımızdan biri.
Kopacki’de çalışıyoruz. Mevzuata ve korunan alan olmasın rağmen büyük sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Atık suların nehre boşaltılıyor, nehre kanalizasyon gönderiliyor. Nehir havzasına zarar veriliyor.
Savaştan sonra sosyal anlamda da sorunlar yaşanıyordu. Burası yoksul bir yerdi. Projeyi burada başlatıp yerel insanların kırsal alanları genişletip, çevreyi korurken yerli grupların kendi kazançlarını sağlamasını istedik.
2003’te en “Eco Centre Zlatna Greda” adlı projeyi başlattık. Kopacki’nin kenarında terk edilmiş, az insanın yaşadığı bir yer vardı. Bir evi on beş yılığına kiralayıp restore ettik. Kırsal turizmi canlandırıp sürdürülebilir kalkınmayı canlandırmayı amaçladık
Doğa ve çevre koruması, eğitim, okullara çevre konusunda eğitim veriyor, eko-turizm gerçekleştiriyoruz. Hayvan gözlemciliği, bisiklet turları, yerel mutfağın tanıması için faaliyetler, festivaller var.
2007’de Centre Zlatna Greda Turizm Acentası’nı kurduk. Eko-turizmi yürüten ilk acenta oldu. Ticari faaliyetten kazandığımız paraları çevre ve doğa korumasına aktardık. Yerel halkı tüm programlarımıza dahil ediyoruz.
Hayalimiz bir çiftlik kurmak. Bir yıl önce bunun için finansman aldık. Binada çıkan yangın nedeniyle açılışımız altı ay ertelendi.
Puljic: Mozaik
Toplumsal gelişim vakfı olarak kurulduk. Bosna’da korkunç bir savaş yaşandı, güvensizlik yaygındı. Vakıf 2001’de üç etnik grup ve azınlıkları bir araya getirmek amacıyla onların ortak ilgi alanlarını bulmak için kuruldu.
Toplumları merkeze koymaya ve elimizdeki kaynakları kullanmaya çalıştık. Çünkü Savaştan sonra neler eksik diye soruduğumuzda her şey eksik diye cevap verirdik.
Biz kaynak aktardık vakıf olarak birkaç bin avroyla pek çok yerel desteği seferber etmeyi başardık. Çevre, kültür gibi pek çok proje yaptık.
Vakfın altında kar amacı gütmeyen bölümün altında iki limited şirket var. Biri tarım şirketi. Arıcılık yapıyoruz. 1995’teki soykırımın gerçekleştirildiği noktaya yakınız. Farklı etnik gruplardan yüzde 99’u kadın çalışanlarımız var. Yüzde 60’tan fazla yerel istihdam sağlıyoruz. Belediye bize 20 yıllığına eski bir ordu tesisini tahsis etti. Arazi de verdiler. 20 tam zamanlı çalışanımız 140 mevsimsel işçimiz var.
İkinci şirket yedi kişilik bir ajans. Etkinlik yönetimi ve kurumsal sosyal sorumluluk geliştirmede önemli bir şirket oldu. Şirketler sosyal sorumluluk sahibi olmak için bu şirketle ilişkideler.
Akkoç: KAMER
Kadın ve insan hakları alanında çalışan bir kuruluş. İlk iki işimiz Diyarbakır’da açtığımız ilk lokaldi. Şiddet çalışıyorduk. Şiddet çalışılan yer için sakin yer lazım. STK’ların ayrıca oturma salonu olur. Biz de merkezin karşısına lokal açtık. Bizimle vakit geçirmeye gelen kadınları oraya götürüyorduk.
İkincisi çocuk yuvasıydı. Şiddet yaşadığı için destek almaya gelen ya da farkındalık gruplarına gelen kadınlar çocukları ile gelmeye başladı. Çocuk odası yaptık olmadı, bir çocuk yuvası açtık.
Başta kadının insan hakları çalışmaları üzerinden çıkan ihtiyaçlarla başladı. Farkındalık gruplarına katılan, destek alan kadınlar KAMER’in kapısına dayandı, ‘şimdi ne yapıyoruz?’ diye. Diyarbakır’da konferans yaptık.
İlk lokantaları kadınlarla açtık. Üretim atölyeleri kurduk. Şimdi kadınlar kendileri işletiyorlar lokantaları. Kaliteli yerler. Avluda en iyi çayı biz veriyoruz, en iyi kahve bizimdir, gelmezseniz siz kaybedersiniz diyoruz.
Yerel kaynaklar nelerdir diye yerel üretici kadınlarla görüştük, onlardan öğrendik. Kaybolmaya yüz tutmuş yerel ürünlere dikkat ediyoruz. Bunları üretiyoruz. Dünyada pazarlama zincirimiz var ama hepsi feminist kadınlar. Artık seri üretimler başladı.
Satışlarda da kadınları görsel olarak kullanan firmalara yanaşmıyoruz. (BK)