Hafta içi iş günlerindeki insan yoğunluğuyla -turistleri saymazsak- "herhangi" bir mekan görünümde Karaköy. Daha çok bir iş merkezi olduğu için de ailelerin yaşamayı tercih etmediği bir semt. Özetle, semtin sakinleri banka memurları, simitçiler, midyeciler, balıkçılar, polisler, bakkallar vb..
Bir 'erkek' semti: Karaköy
Buraya kadar her şey "normal". Yukarıda yazdıklarımız herhangi bir turist rehberinde yer alabilecek bilgiler. Ancak bu semtin rehberlere gir(e)meyecek bir başka önemli özelliği var.
Karaköy, bir iş merkezi olduğu için hafta içi günlerde kadın-erkek sayısında görece bir denklik görmek mümkün. Ancak, iş saatlerinin sona ermesi, çalışanların evlerine dönmeye başlamasıyla semtin sokaklarında kadın sayısında bariz bir düşüş yaşanıyor. Hafta sonlarında ise semt tek kelimeyle "erkek" semti haline geliyor. Bir başka yere gitmek için transit geçenler dışında kadın görmek mümkün olmuyor Karaköy'de.
Çünkü Karaköy, tarihi binalara ev sahipliğinin yanı sıra İstanbul'un en büyük ve tek genelevinin de merkezi. İstanbul'da yaşayan 18 yaş üstü hemen her erkeğin bildiği, hakkında geyikler çevirdiği Zürafa Sokak'ın bulunduğu semt.
Karaköy sokaklarında hafta sonlarında ve iş saatlerinden sonra kadın görmenin mümkün olmamasının nedeni de bu. Özellikle hafta sonları bu semte uğrayan erkeklerin önemli bir kısmının amacı buradaki genelevlerde "ihtiyaç" gidermek oluyor. Karaköy, hafta sonlarında gruplar halinde gezen ve genelevin bulunduğu sokağın başında bekleşen erkeklerin mekanı oluyor.
Hafta sonu vurgusu yapıyor olmamız, söz konusu erkeklerin hafta içi bu sokaklarda beklemedikleri manasına gelmiyor. Ancak hafta sonları bu yoğunluk o kadar artıyor ki, çoğu zaman SSK binalarının önlerinde görmeye alışık olduğumuz kuyruklar bu defa genelevlerin önlerinde oluşuyor. Onlarca, yüzlerce kişi...
İstanbul'un genelevi bir başkadır...
Karaköy'deki genelevde şu anda kaç seks işçisinin çalıştığını bilmiyoruz. Ancak Hürriyetim'in 2001 şehir rehberi sayfalarında 364 kadının çalıştığından söz ediliyor. İnternet'te araştırma yaparken böylesi bir sayfayla karşılaşmak soğuk duş etkisi yapmakla birlikte durumun vahametini gösteren çok iyi bir örnek oluşturuyor aslında.
Sitede tıpkı restoran, cafe-bar, çiçekçi, müze gibi İstanbul'da çeşitli ihtiyaçlara cevap veren mekanlardan biri olduğu düşünülen Karaköy Genelevi hakkında da bilgi veriliyor. "Şehirde Seks" başlığıyla yer alan yazıda vizite ücreti ve geneleve gitmeden önce yenebilecek afrodizyak etkisi gösteren yiyeceklerin bulunduğu "fallik dekorasyon"lu bir lokanta bile önerilmiş.
Para karşılığında seks hizmeti sunan kadınların genelevlerde devlet eli ve onayıyla çalıştırılması o kadar normalleşmiş ve içselleştirilmiş ki, mesela yerli veya yabancı erkek turistler seks ihtiyaçlarını karşılayamadan şehri terk etmesinler diye böyle bir rehberlik hizmeti sunuluyor kendilerine.
Talep "masum", arz "kaka"
Ankara Ticaret Odası'nın geçtiğimiz aylarda yayınladığı raporda belirtildiğine göre Türkiye'de faaliyet gösteren 56 genelevde 3 bin kayıtlı seks işçisi çalışıyor. Vesikalı ya da gizli çalışan kadınların sayısının ise 100 bine yaklaştığı vurgulanıyor.
Bu verilere göre, Türkiye'deki kadın nüfusunun yaklaşık 35 milyon olduğu düşünüldüğünde her 350 kadından birinin fuhuş sektörüyle ilişkili olduğu söyleniyor. Üstelik bu sayılara travesti, transseksüel ve eşcinsel fuhşu dahil değil. Kayıtlı seks işçilerinin 21 yaşın üzerinde, T.C. vatandaşı ve evli olmadıklarını varsayabiliriz. Çünkü genelevde çalışabilmek için bu koşullara sahip olmak gerekiyor.
Diğerlerinin yüzde 30'u kocası, yüzde 10'u baba, anne, ağabey gibi diğer yakınları, yüzde 3.4'ü de beraber oldukları erkekler tarafından satılıyor. Para karşılığı cinsel ilişkiye girenlerin yüzde 63.4'ü resmen, yüzde 12.2'si ise imam nikahıyla evli kadınlardan oluşuyor.
Sayılardan da anlaşılacağı gibi toplumun iki yüzlü ahlak anlayışı bu modern kölelik sisteminin sürmesini sağlıyor... Aile babası "masum" erkekler, devlet babanın kanunuyla koruduğu genelevlerden seks hizmeti talep ediyor, hizmet arzını karşılayan 'kötü kadınlar' ise bu sistemin bedelini ödüyor. Günde 30-40 "müşteri"ye "ağır işçilik" hizmeti veren seks işçileri, sosyal güvenlikten yoksun, tümüyle sömürüye dayanan bir "sektörde" çalışmanın yanı sıra cinsel hastalıklarla uğraşıyor, aşağılanma ve toplumdan dışlanmaya maruz kalıyor. Böylece bir yandan kutsal aile kurumu korunurken, bir yandan da yakınları tarafından pazarlanan kadınlar çalışmak üzere genelevlere akmaya devam ediyor.
Çözüm: İstihdam ve sığınma evi
Çözüm mü? Hakkında bu kadar az konuşulabilen, üzerine yapılan araştırma sayılı olan bir konuda çözüm önermek kadar, bu önerilerin gerçekleşmesi halinde sonuçlarını kestirmek de zor. Genelevlerin kapatılması ve ulaşılabilen kayıtlı ya da kayıtsız seks işçilerinin farklı sektörlerde istihdam edilmesi akla gelen ilk çözüm elbette ki.
Çoğunluğu yoksul, eğitimsiz, şiddete uğramış bu kadınların seks işçiliğine başlamadan önce sığınabilecekleri, hayatlarına yeni bir yön vermek üzere durup bir nefes alabilecekleri sığınma evlerinin sayısının artırılması da çözümün bir parçası olabilir belki. Örneğin AB kriterlerine göre her 7 bin 500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınma evi açılması gerekiyor ve şu anda Türkiye'de 10 kadın sığınma evi, 11 yardım merkezi bulunuyor. 35 milyonluk kadın nüfusunu göz önünde bulundurursak daha 4 binin üzerinde sığınma evi açılması gerekiyor.
Tüm bunları soğuk kanlılıkla sayıp dökmek irkiltici geliyor olabilir. Amacımız tasvirini yaptığımız bu semtte yaşanan insanlık dışı bir uygulamaya dikkatleri çekmek. Meselenin toplumsal cinsiyet rolleri ile ne kadar ilgili olduğunu belirtmeye gerek bile yok. Bahsini ettiğimiz, anlatmaya çalıştığımız o yaşantılar belki tikel boyutuyla o semtte birkaç kadını etkiliyor. Ancak vurguladığımız gibi, toplumsal rol dağılımı, kapitalizm ve başka birçok nedenle kadınların seks metası haline getirilmesi yaşanılan o çirkefliğin bütün kadınları ve tabii ki tüm toplumu ilgilendirdiğini anlatıyor. (HA/EK)